MHP’li Özdemir: Türkiye artık bölgesel düzeyde politikalar uygulayan ve yalnızca kendi gündemine hapsolan bir ülke değildir

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Türkiye’nin artık bölgesel düzeyde politikalar uygulayan bir ülke olmadığını söyleyerek, “Son dönemde küresel gelişmeleri etkileyen sıcak gelişmelerin yaşandığı coğrafyalar ülkemiz etrafında toplanmıştır” dedi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) MHP Grubu adına konuştu. Havacılık sektörünün gelişmesinin Türkiye’nin diplomasi sahasında da önemli sonuçlar doğurmasına aday olduğunu söyleyen Özdemir, “Geçmişte Fransa sömürgesi altında yaşayan ve 13 milyonu aşan nüfusuyla Gine, Sahra Altı Afrika coğrafyasının stratejik öneme sahip ülkeleri arasında yer almaktadır. 1958 yılına kadar sömürgeyle idare edilen Gine, Afrika’da bu düzene karşı bağımsızlığını kazanan ilk ülke olarak da öne çıkmaktadır. Her ne kadar aradan geçen uzun yıllar boyunca Fransa’dan bağımsız gibi görünse de bu ülkeyle olan örtülü bazı münasebetler Gine’yi yine Fransa’ya bağımlı hâle getirmiştir. Mevcut durumda askeri cunta tarafından idare edilen Gine’yle ilişkilerimiz ise iki ülkenin karşılıklı olarak büyükelçiliklerini açtığı 2013 yılından itibaren hız kazanmıştır. Bu haliyle de Afrika açılımımızın bir parçası olarak Gine’yle ilişkilerimiz gelişme zeminine koyulmuştur. 2016 Haziran ayında TİKA ofisinin açılmasıyla ülkemizden Gine’ye yönelik insani yardımlar artmış ve iki ülke arasında kalkınma alanındaki iş birliği ivme kazanmıştır. Yine Maarif Vakfımız, Gine’de eğitim öğretim faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir. Dışişleri Bakanlığımızın kamuoyuyla paylaştığı diğer bir bilgide ise bu ülkede görev yapan büyükelçiliğimiz bünyesinde Şubat 2018 tarihi itibarıyla askeri ataşeliğimiz de faaliyetlerine koyulmuştur. Dolayısıyla gündemimizde bulunan anlaşmayla Türkiye ve Gine arasında gelişmekte olan ilişkilere katkı sağlanması amaçlanmakta, hava trafiğiyle ilgili ulusal kanun ve nizamlara uymak şartıyla iki ülke arasında hava seferlerinin yapılması da öngörülmektedir. Türkiye’nin en önemli yumuşak güç unsuru olan Türk Hava Yollarının tüm Afrika kıtasında olduğu gibi Gine’de de faaliyet göstermesi hem toplumları hem de kamuyu birbirine yakınlaştıracak önemli bir etken doğuracaktır. Afrika’nın dünyaya açılan kapısı Türkiye oldukça ülkemizin imkân ve potansiyeli kuşku yoktur ki daha da fazla artacak, kurulan hava köprüsü kolaylıkla gönül köprüsüne dönüşecek ve Afrika konusunda ayrıcalığımız olan farklılığımız kendisini bu vesileyle tescilleyecektir. Bu çerçevede havacılık sektörünün gelişmesi, ülkemizin bu alanda elde ettiği başarılar ve ulaştığı yüksek seviye diplomasi sahasında da önemli sonuçlar doğurmaya adaydır. Aynı sebeple Türkiye’nin havacılıkla ilgili eriştiği büyük gücünü yüce Meclisimizin dikkatine arz etmeyi yerinde görüyoruz” dedi.
Özdemir, Türkiye’nin hava ve ulaşım faaliyetleri ile dünyada en hızlı gelişim gösteren ülkelerden birisi haline geldiğini söyleyerek, “Sayın milletvekilleri, dünyada ticaret hacminin hızla artış göstermesi, ulaşım sektörünü ticari faaliyetler içerisinde önemli bir aktör hâline getirmiştir. Buna paralel olarak tüm dünyada havacılık faaliyetleri sürekli gelişmeye koyulmuş, küresel entegrasyon ve bütünleşmede önemli bir rol oynar hale gelmiştir. Küresel anlamda yaşanan bu gelişmeler Türkiye’de de sektörün hızla büyümesini beraberinde getirmiştir. Gelinen aşamada havacılık sektörü, ekonomimizin büyümesinde önemi giderek artan bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, Asya ve Avrupa arasında doğal bir köprü olmasıyla beraber yine, Kafkasya ve Rusya’dan Afrika Kıtası’na uzanan kuzey-güney koridorunun tam ortasındaki konumuyla önemli bir potansiyele sahiptir. Ülkemiz coğrafi bakımdan üç kıtanın birleştiği kilit bir noktada yer alırken, gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlar arasındaki uçuş rotalarının merkezinde yer almaktadır. Bu kapsamda Türkiye, hava ulaşım faaliyetleri ve politikalarıyla dünyada en hızlı gelişim gösteren ülkelerden biri hâline gelmiştir. Havacılık sektöründe gösterdiğimiz gelişimle günümüzde 130 ülke, 343 noktaya ulaşırken, hava ulaştırma anlaşması yaptığımız ülke sayısı ise bugün 173’e yükselmiştir. 2022 yılı verilerine göre Türkiye, havalimanı yolcu trafiğine göre 128 milyondan fazla yolcu sayısıyla dünyada 6’ncı, Avrupa’da ise 3’üncü sırada yer almıştır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın 2022 Kasım ayı verilerine göre iç ve dış hat toplamı olmak üzere yolcu trafiği sayımız 161 milyon seviyesini aşmıştır. Yine 2023 yılı itibarıyla havaalanı sayımız Türkiye genelinde 57’ye ulaşırken, hava aracı sayımız ise bin 821’e çıkmıştır. 2018 yılında hizmete açılan İstanbul Havalimanı kapasite ve etkinliğiyle Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 7’nci sıraya kadar yükselmiştir. Açıldığı günden bu yana İstanbul Havalimanı’nda 177 milyondan fazla yolcu trafiği gerçekleşirken, gayrisafi milli hasılayla 23 milyar 750 milyon avro ekonomik katkı sağlanmıştır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin coğrafi konumunun önemli stratejik kazanımları beraberinde getirdiğini söyleyen Özdemir, “Hava yolu ulaşımı zaman ve mesafe açısından büyük avantajlar sağlarken çeşitli afet ve krizlerde de etkin bir şekilde kullanılması gerekli yardım ve ikmallerin yerine ulaştırılması ile tahliye işlemlerinin hızlı bir şekilde gerçekleşmesinde de önemli role sahiptir. Nitekim, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinde de hava yolu faaliyetleriyle afet lojistiğimiz sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmiş, 720 bin vatandaşımız bölgeden tahliye edilmiştir. Havacılık sektörünün üst düzey gelişim göstermesi sadece ekonomik getirileri ifade etmekle sınırlı değildir. 21’inci yüzyılda dünyanın farklı coğrafyalarında çok boyutlu krizler vasat bulmakta, sonuçları itibarıyla da küresel anlamda yeni etkilere sebep olmaktadır. Krizlerin vasat bulduğu coğrafyalarda ihtiyaç duyulan lojistiğin devamlılığının sağlanması ya da bölgelerden insani tahliyelerin gerçekleştirilebilmesi açısından hava yolu trafiği en etkin araç olarak tüm devletlerin dikkatini celbetmektedir. Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konum bu anlamda önemli stratejik kazanımları beraberinde getirmektedir, buna mukabil olarak da sürekli gelişen havacılık sektörü önemli diplomatik avantajlara olanak tanımaktadır. Günümüzde ekonomik koridor çalışmaları hız kazanmıştır. Çinin başlattığı Tek Kuşak Tek Yol Projesi, Irak Kalkınma Yolu Projesi ve Zengezur Koridoru dikkate alındığında Türkiye’nin stratejik konumuyla son derece önemli bir merkez olduğu açıkça görülebilmektedir. Diğer yandan, Hindistan’da yapılan G20 zirvesi sonrası duyurulan Hindistan Orta Doğu Avrupa Ekonomik Koridoru yani IMEC Projesi’nin uygulanabilirliği bugün bir tartışma konusudur. Türkiye’yi baypas eden IMEC Projesi görünen aşamada reaksiyonel bir yaklaşımla altı boş biçimle ortaya atılmış durumdadır. Zira, defalarca kez yapılacak yük aktarımının iktisadi açıdan kârlı olmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Bütün bunlar olurken hiç kimse masum Filistinlilerin ve çocukların kanı üzerinden hesap kurmasın. Zira, bu projenin Akdeniz’e açılması öngörülen ayağının Gazze bölgesini de kapsadığı, bugünlerde yaygınlık kazanmış durumda olan yorumların başında gelmektedir. Dolayısıyla Türkiye olarak bu hesabı güdenler varsa bu hesabı da sahiplerinin başlarına geçirmeyi bildiğimizi, bileceğimizi ifade etmek istiyorum” dedi.

İHA

MHP’li Özdemir: Türkiye artık bölgesel düzeyde politikalar uygulayan ve yalnızca kendi gündemine hapsolan bir ülke değildir

Yorumlar kapalı.