Prebiyotikli besinleri sofrada eksik etmeyin

Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, Ramazan ayında sık yaşanan tansiyon, mide-bağırsak hastalıkları, kilo alımı, kabızlık gibi sorunlardan...

Prebiyotikli besinleri sofrada eksik etmeyin
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, Ramazan ayında sık yaşanan tansiyon, mide-bağırsak hastalıkları, kilo alımı, kabızlık gibi sorunlardan uzak durabilmek için normal zamanda 4-5 öğünde tüketilen besinlerin Ramazan’da aşırıya kaçmadan iftar, iftar sonrası ve sahur olmak üzere 3 öğünde dengelenerek tüketilmesinin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, Ramazan boyunca çeşitliliği bol, glisemik indeksi düşük besinler yanında, bağırsakları olumlu yönde yapılandıran ve bu yolla bağışıklığı güçlendiren, prebiyotik ve probiyotik besinlere de yer verilmesinin vücut sağlığı için yararlı olduğunu ifade etti.

Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyaç olduğunu, bunun için vücutta görevleri farklı olan çeşitli türden besinlerin günlük beslenmede yer alması gerektiğini, bu besinler arasında probiyotikler ve prebiyotiklerin de bulunduğunu vurgulayan Garipağaoğlu, probiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasını/florasını olumlu yönde yapılandıran, bağışıklığı güçlendiren canlı mikroorganizmalar olduklarını belirtti. Garipağaoğlu, probiyotiklerin bu özellikleri ile bağışıklık sistemini güçlendirdiklerini, sindirim sistemi hastalıklarını önledikleri, kolesterol, egzama-alerji riskini düşürdüklerini belirtti. Probiyotikler tarafından seçici olarak kullanılan bileşikler olan prebiyotiklerin ise bağırsaklarda yararlı bakterilerin (probiyotiklerin) çoğalmaları için ortam hazırladıklarını ilave etti.

SAYMAKLA BİTMİYOR

Prof. Garipağaoğlu açıklamalarına şöyle devam etti: Vücudun yararlı mikroorganizmaları tarafından seçici olarak kullanılan prebiyotiklerin sağlığı olumlu yönde etkiledikleri tespit edilmiştir. Prebiyotiklerin kalsiyum emilimini artırarak kemik sağlığını korudukları, dışkı ağırlığını artırarak kabızlığı önledikleri, kan lipid düzeylerini düşürerek, kalp-damar hastalıklarını kontrol ettikleri, yeme isteğini, enerji dengesini ve glikoz metabolizmasını düzenledikleri, insülin direncini normalleştirerek obezite ve Tip 2 diyabet riskini düşürdükleri, bilişsel bozuklukları önledikleri, bağışıklık sistemini destekledikleri ve bu yolla atopik dermatit ve egzama gelişimini, besin alerjilerini ve birçok enfeksiyonu önledikleri ya da ciddiyetini azalttıkları, karaciğer yağlanması ve iltihaplanmayı azalttıklarını söyleyebiliriz.

SAMİME EKTİR

Bakmadan Geçme