TERAVİH NAMAZI

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan nafile namazın adıdır.

 “Teravih” kelimesi Arapça, “Terviha”nın çoğuludur ve “oturmak, istirahat etmek” anlamına gelmektedir. Teravih namazı her dört rekâtın sonunda oturulup biraz dinlenildiği için, bu adı almıştır.

Teravih namazı, kadın erkek her Müslüman için sünnet-i müekkededir.

Teravih, orucun sünneti değil, vaktin sünnetidir. Dolayısıyla bir mazereti dolayısıyla oruç tutamayanlar da teravih namazı kılarlar.

Ramazan gecelerini ihya etmek için kılınan Teravih namazı, Kur`an`da geçmemektedir. Fakat hakkında çok sayıda hadis bulunmaktadır.

Ebû Hureyre`nin naklettiği bir hadise göre Resulullah (s.a.s), Ramazan gecelerini ihya etmeyi teşvik etmiş, fakat bunu kesin olarak emretmemiştir. Bu konuda; “Her kim inanarak ve karşılığını Allah`tan bekleyerek Ramazan`ı ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır”  diye buyurmuştur.

Hz. Muhammed (s.a.s): “Şüphesiz Allah Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de Ramazan gecelerini ihya etmeyi sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını Allah`tan bekleyerek Ramazan`ı oruçla, gecelerini namazla ihya ederse, anasından doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur” buyurmaktadır.

Allah’ın elçisi Ramazan ayında mescidde bir namaz kıldı. Sahabenin çoğu da onunla birlikte o namazı kıldı. İkinci gece yine aynı namazı kıldı. Bu kez O`na tabi olarak ayni namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed (s.a.s) mescide gitmedi. Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Rasülullah (s.a.s) ancak sabah olunca mescide çıktı ve cemaate şöyle buyurdu:

“Sizin cemaatle teravih namazını kılmaya ne kadar istekli olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir konu da yoktu. Ancak ben size, teravih namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım.”

Ebû Zer (r.a)`dan nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.s) Ramazan ayının sonuna doğru bazı gecelerde arkadaşlarına, gecenin üçte birini geçinceye kadar teravih namazını kıldırmıştır.

Ebû Hüreyse (r.a)`nın naklettiği bir başka hadiste de Rasûlüllah (s.a.s)`in Ramazan ayında, ashaptan bir grubu, Ubey b. Kab (r.a)`ın arkasında cemaatle namaz kılarken gördü ve “Doğru yapıyorlar, yaptıkları şey ne güzeldir” diyerek, bu durumu onayladıkları haber verilmiştir.

Yine Hz. Âişe validemiz (r.a) Hz. Peygamber (s.a.s)`in kıldığı teravih namazı hakkında şu bilgileri vermiştir:

“Allah`ın elçisi ne Ramazanda, ne de diğer zamanlarda on bir rekâttan fazla namaz kılmazdı. Dört rekat namaz kılardı ki, güzelliği ve uzunluğunu anlatamam! Nihayet üç rekat daha kılardı. Bir defasında, Ey Allah`ın Resulü! Vitir namazını kılmadan uyuyor musun? diye sorduğumda:

 “Ey Âişe! Benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz” buyurdu.

Hanefilere göre, teravih namazının rekât sayısı Hz. Ömer (r.a)`ın uygulamasına dayanır. Hz. Ömer Mescid-i Nebevî`de halifeliğinin son zamanlarında teravih namazını yirmi rekât olarak kıldırdı. Dört halife devrinden sonra da kimse teravihin yirmi rekât olarak cemaatle kılınmasına karşı çıkmadı. Âlimler bu hususta Hz. Muhammed (s.a.v)`in şu hadisine göre hareket etmişlerdir: “Benden sonra benim sünnetimden ve Raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın.”

Teravih namazı, Ramazan ayına mahsustur; vakti, tercih edilen görüşe göre, yatsı namazından sonradır, sabah namazının vaktine kadar devam eder. Vitir namazı teravih namazından sonra kılınır. Ancak teravih namazından önce kılınmasında da herhangi bir sakınca yoktur. Ancak teravih namazı yatsı namazından önce kılınmaz. Kılındığı takdirde, iadesi gerekir. Teravih namazı tek başına kılınabilir. Fakat cemaatle kılınması daha faziletlidir. Hatim ile teravih namazını kılmak ise sünnettir.

Teravih namazını, her iki rekatta bir selâm vererek on selâm ile bitirmek daha faziletlidir, sünnete uygundur. Dört rekatta bir selam vermek de caizdir.

Teravih namazını kılarken, iki rekatta bir selâm verilse, normal olarak akşam namazının iki rekat sünneti gibi ve dört rekatta bir selâm verilse, yatsı namazının dört rekat sünneti gibi kılınır. Başlarken ve her iki rekâtın başında “Sübhâneke”, “Ezûzü-besmele” ve her oturuşta “et-Tahiyyat” ile “Salli-barik” duaları okunur. Cemaatle kılınınca, cemaat hem teravihe, hem de imama uymaya niyet eder. İmam teravih namazını sesli olarak kıldırır.

Teravih namazı, diğer namazlara nispetle biraz seri kılınır. Ama bu, harflerin mahreci(harflerin çıkış yerleri) anlaşılmayacak şekilde bozuk bir telaffuzla kılınabileceği anlamına gelmez. Bu bakımdan teravih namazının normalin dışındaki bir şekilde acele kılınması mekruhtur. Namazın rükünlerini yerine getirirken de acele edilmez. Kelimeleri tane tane okumak, mahreçlere dikkat etmek ve rükünleri gerektiği gibi yerine getirmek gerekir.

Teravih namazı hatimle kılınmayan camilerde, herhangi bir yanlışlığa meydan vermemek ve cemaatin da kısa sureleri iyice ezberlemelerini sağlamak için, “Fil sûresi”nden sonraki sureleri okumakta yarar vardır. Bu durumda imam, rekat sayılarında da tereddüde düşmekten korunmuş olur.

Bazı camilerde teravih namazı maalesef hızlı kılınmakta, hatta teravih namazının hızlı kılındığı camiler tercih edilmekte ve cemaat bundan hoşnut olmaktadır.

Sevgili okurlar ve değerli Din Görevlisi hocalarım, hızlı namaz ile yavaş namaz arasında toplamda sadece 5 dakika fark etmektedir. Beş dakikada cemaati hoşnut edelim derken, Allah’ın rızasını kaybetmek, bana pek mantıklı gelmiyor, doğrusu.

Unutmayalım ki sonuçta teravih de bir namazdır…

TERAVİH NAMAZI

Yorumlar kapalı.