TÜYAP’ın ardından

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir.” Fakir Bayburt

 

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.  tarafından, Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğin ile gerçekleşen İzmir Kitap Fuarı, kitapseverleri  ağırladı. 25. kez düzenlenen fuar boyunca; panel, söyleşi, atölye çalışmaları gibi bir dizi etkinlik gerçekleşti.

Ülkemizin üstünden hatta dünyanın üstünden kara bulut gibi geçen pandemi  kitap fuarını da etkisi altına almış ve ertelenmişti ta ki bu yıla kadar. Bu yıl  sözü  yerindeyse  İzmir TÜYAP’a susamış okurlar vardı, vardı da ne kadar çok kişiydi işte orası tartışılır. Okullardan gelen öğrenciler, her zaman ki gibi sistemin dayatması olarak test kitaplarının önünde soluğu aldı.  Bir nesil ki kitap okumayı, ders kitabı okumak ile testleri çözmek, testin çözümlü cevaplarını okumak olarak algılasın. Bir nesil ki şair arkadaşların sorduğu ‘şiir sever misin? Soruna ‘hayır’ cevabı verip, ardından bakmadan kaçsın… Öğretmenlerinin zorlamasıyla fuara gelen öğrenciler mi dersin, sanki kordonda denize karşı yürüyüşe çıkmış gibi öylesine dolaşanları mı dersin… Oysa ki, çok kıymetli edebiyatçıların bir araya geldiği, söyleşiler, paneller düzenlediği bir yer fuar. Bu sene sevgili öğretmenimiz, şair, yazar, düşünür Veysel Çolak onur konuğuydu. İzmir’in değerlerinden birisi olan Çolak ile birebir tanışma, sohbet etme ve kitaplarını imzalama olanağı vardı. Fuar aslında bir nevi de kentimizin kültür-sanatı omuzlayan, okurlar ile yazarlar arasında bir köprü niteliğini taşıyor. Hepimiz, bunun farkında olmalıyız. Farkında olanlar yani fuarı elzem hissedenlere tabi sözüm yok, hatta içinde okuma tutkusu kor ateş gibi yananların da artmasını dilerek, onları alkışlıyorum. Ancak fuarın değerini ekmek almak için fırına çıkan birisinin dahi anlamasını temenni ediyorum.

Evet fuarın öneminden kısaca bahsettikten sonra asıl kelamıma geleyim, çünkü ben anlayamadım, okurlarımızdan biri anlarsa lütfen benimle iletişime geçsin. Geçtiğimiz aylarda 28 Ekim ile 5 Kasım tarihleri arasında İzmir Kitap Fuarı (İZKİTAP) gerçekleşti. Fuar alanına gitmek isteyenler için ise özel otobüs ayarlandı. Özel otobüs derken, ESHOT’un otobüsleri İZKİTAP için adeta seferber oldu. Bornova metronun Ege Üniversitesi çıkışı tarafından belli saat aralıklarıyla otobüs seferleri gerçekleşti. Hatta  ben dahil birçok yazar, şair arkadaşımız otobüsler ile İZKİTAP’a gitti. Fuardan dönerken de yine aynı şekilde tek vasıta ile evlerimize  vardık. Fakat İzmir TÜYAP’da nedense bu olmadı. Bazılarımız Gaziemir Fuar alanına gitmek için 3 aktarma bazılarımız 2 aktarma yaptık. Sizlerde tahmin ederseniz aktarma yaparken de İZBAN olsun, metro olsun yahut otobüs olsun iner inmez başka bir toplu taşıma aracına hemen binilmiyor. Mutlaka bir bekleme süresi oluyor. Ve alana gitmek  2 saati aşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in yaşanan durumdan haberi var mı bilmiyorum. Varsa, mutlaka çözüm üretirdi diye düşünüyorum. Lakin ulaşım sorunu, büyük bir sorun. Adı TÜYAP olan bir fuar düzenleniyor ve o alana ulaşmak için 2 saat harcanıyor… İzmir kendisini sanata edebiyata adamış bir şehir hatta hatta marka şehir olarak adlandırırken bu şehrimize yakışmadı.

TÜYAP’ın asıl yeri İstanbul. İstanbul demek nasıl Türkiye’nin atar damarı demekse, TÜYAP içinde öyle. Şunu düşünebilirsiniz, İstanbul’da daha büyük sorun oluyordur diye, oysa durum öyle değil.  3-11 Aralık tarihleri arasında 39. kez düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Beylikdüzü’nde yaptı, ben oradaydım. İzmir’den biletimi aldım akşam arabasıyla İstanbul’a vardım. Sağ olsunlar  teyzem ve dayımlar fuarda beni yalnız bırakmadı. Fuar alanına gitmek için ki, o kalabalığı anlatmam çok çok zor. Orhan Veli diyordu, “Anlatamıyorum” dilimin döndüğünce anlatacağım sizlere. İstanbul TÜYAP tam anlamıyla bir merkez. Çok yoğun olmasına rağmen, İstanbul genel itibariyle kalabalık bir şehir olmasına rağmen, fuarcılık anlamında sistemli.  O sistemi görmemek imkansız.  Elbette 39 senedir yapılıyor olması bir tecrübe getiriyordur, o yadsınamaz bir gerçek.  Ancak ve ancak İzmir’de fuara gölge düşürülmeyerek  özellikle erişilebilirlik noktasında daha iyi seviyelerde olabilirdi. Kültürpark alanında tıpkı eskisi gibi eski yerinde düzenlenebilirdi ki Türkiye’de okuma oranı gittikçe azalıyor, maalesef insanlarımız okumayı sosyal medya üzerinden paylaşılan bir yazıyı okumak olarak algılarken, kitap fuarının da ulaşabilir olması gerekir. Gaziemir Fuar alanında kitap fuarı yerine mobilya, mermer gibi sektörün fuarları gerçekleşebilir, gerçekleşsin de. Okuma oranımız  gün geçtikçe kan kaybederken fuarın canlanması ve sonsuzlaşması adına kimin üstüne ne görev düşüyorsa, ne yapması gerekiyorsa yapmasını  arzu ediyorum.

 

 

 

TÜYAP’ın ardından

Yorumlar kapalı.