Gülşah Elikbank

Çocukla İletişim

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ne zaman anne babalarla sohbet etsem, ya çocuklarınızın yeterince kitap okumadığından, ya ders çalışmadığından ya da sosyal medyada, bilgisayarda çok fazla zaman geçirdiğinden yakınırlar. Çocuklarınızla iletişim kurmanızın en iyi yolu onları gerçekten dinlemektir. Elinizde telefon ya da bilgisayar olmadan, gözünüz televizyonda olmadan, gözlerinin içine bakarak ve anlattığını iyice duyarak. Çünkü çocuklar anlaşılmak değil, dikkate alınmak ister aslında. Seni önemsiyorum, senin ne düşündüğünü bilmek benim için önemli, demek sadece sözlerle olmaz. Sevmek, eylemdir ne de olsa. Davranışlarınız çocuğunuza bu sevgiyi göstermiyorsa, sözlerinizi davranışlarınız tamamlamıyorsa çocuk o iletişimde bir eksik olduğunu düşünecektir. Ve çocuklar eksikleri kendileri tamamlamayı sever, bunu yanlış yorumlamalarla yaparsa, araya büyük boşluklar girer. Bir de bakmışsınız karşınızda hareketlerini anlamakta iyice zorlandığınız başka bir çocuk çıkmış adeta. Oysa bunu siz başardınız. Çocuğunuzu zamanında dinlemeyerek, dikkate almayarak, sevginizi ve ilginizi ondan esirgeyerek onu yabancılaştırdınız, uzaklaştırdınız. Elbette hiçbir anne baba sonuç bu olsun istemez ama sonuçları önemsiyorsanız, nedenlerini ortadan kaldırmanız gerekir.

Bir de anne ve babanın söz birliği konusu var elbette. Yasaklar, kurallar, izinler, sınırlar konusunda anne ve baba sürekli farklı şeyler söylerse çocuğun kafası karışır. Dahası anne ve babayı birbirlerine karşı kullanmaya da başlar. O aradan bir şekilde sıyrılırken siz bir bakmışsınız eşinizle burun buruna gelmişsiniz. O yüzden çocukla kurulacak iletişimin şeklini ortak belirlemek çok mühim. Ayrıca çocuğun sevgisini kendisine yöneltmek için diğer ebeveyni kötülemek de son derece kötü sonuçlar verir. Örneğin, “Aslında senin doğmanı annen\baban hiç istemedi ama ben ısrar ettim ve oldun” diyen ebeveynlere rastlarız. Bir çocuk sahibi olma çelişkisini eşine itiraf eden kişi oysa sadece kaygısını ifşa etmiştir ve bu bir sır olmalıdır. Sorun “itirafçı” olup bunu çocuğa aktaran, ortaklığı bozandadır. Çocuğun gözünde onu dünyaya getirme sebebi olarak kendini göstermek isteyen kişi, kibrine yenik düşmüş, o çocuğun daha doğarken istenmeyen biri olduğunu empoze etmiştir. Doğurduğunu olduramamak böyle bir şeydir. Sonrasında “varlığının” anlamını dünyaya ispat etmek için yıllarca çabalayanların öyküsü başlar.

Bir de “Seni doğurmak istemedim ama…” diyen ebeveynlerin itirafı vardır. Artık zaten var olan çocuğun, sorumluluklarını yerine getiremediği için kendi suçluluk duygularını bastırmaya çalışanların sesleridir bu aslında. Hissetmeye çalıştıkları hafiflikle çocuğun varlığından muaf olduklarını zannederler. “Madem her şeye rağmen doğdun, hakkını ver” diyen bir söylemdir. İşte insan bazen böylece doğarken bile borçlu çıkar. Satın almadığınız bir hikayenin ödeme listesi. Para birimi ise sadece “suçluluk duygusu.”, diyor Dr. Bahar Tezcan bir yazısında.

Kendisinin Küsurat Yayınları’ndan çıkan İmkansız İlişkilerden Mümkün İlişkilere kitabını da okumanızı tavsiye ederim bu arada. Çocukluk travmalarını bu köşede ya da romanlarımda çokça yazıyor, altını kazıyor, yeni bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olmaya çalışıyorum. İşte Tezcan da bu kitabında travmaların neden olduğu seçimlerle kişilerin kendisini nasıl imkansız ilişkilerin içine hapsettiğini anlatıyor.

Çocukla İletişim

Yorumlar kapalı.