Gülşah Elikbank

Edebiyatta İntihal

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen gün Mine Kırıkkanat şöyle bir duyuru yaptı sosyal medya hesabından:
“19 Ekim 2021 tarihinde Elif Şafak’a karşı açtığım intihal davası; lehime sonuçlanmış bulunmaktadır. Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, ilişikteki gerekçeli kararda ayrıntılı biçimde açıklandığı gibi  Elif Şafak’ın “Bit Palas” romanının, “Sinek Sarayı” romanımdan intihal olduğuna hükmetmiştir.”

Mine Kırıkkanat’ın intihal davasını kazanması üzerine Elif Şafak sosyal medyada linç edildi. Üstelik bu ilk kez intihalle suçlanışı da değildi. Sadece bu kez elde bir mahkeme kararı da vardı. Bu sefer intihal diye öne sürülenler ise, her iki kitabın da marjinal karakterlerin yaşadığı bir apartmanda geçmesi, ikisinde de Beyoğlu, kediler, sigara ve çöplerden bahsedilmesi, ikisinde de böcekler (birinde sinek, diğerinde bit) anlatılıyor olmasıydı.

Daha önce Aşk romanında da Ahmet Ümit tarafından intihalle suçlanmıştı ancak konunun devamı pek gelmedi. İskender adlı romanının da Zadie Smith’in İnci Gibi Dişler’ine fazla benzediği aşikardı. Bir şekilde o konuda hızlıca konuşulup kapandı. Mimar Sinan’ı anlattığı Ustam ve Ben romanı Jose Saramago’nun Filin Yolculuğu’na benziyor, diye de çokça tartışıldı. Elif Şafak’la ilgili epeyce söylenti vardı ama böylesi kanıtlayan, onu hırsız durumuna düşürecek kadar delil gösterebilen yoktu. Doğrusu bu kadar benzerliği tesadüfle açıklamak pek mümkün değil. Elif Şafak’ın edebiyat dünyasında hızlı yükselişinin ardında yattığı söylenen cemaate yakınlığı iddiasının herkeste yarattığı nefret duygusu da bunu linci, intihal söylentilerini açıklamak için yeterli değil. Mutlaka elde bazı sağlam veriler olmalı; ki var.

Mine Kırıkkanat ulusalcı mahalleden; belki bu da onun elini güçlendiriyor bu savaşta. Elif Şafak hiçbir zaman romanlarını sevdiğim bir yazar olmadı, intihal konusunda da bilir kişi olmam iki romanı karşılaştıracak denli derin okumuşluğum olmadığı için de mümkün değil. Ama Şafak’ın kariyeriyle ilgili iddialar doğruysa intihal iddiasına şaşırmaya gerek yok. Lakin edebiyatta esinlenme, intihal arasındaki çizgi çok keskin değildir. Burada ciddi bilir kişi raporları da önemli hale geliyor.

5 kere Transilvanya’ya giderek yazdığım Dracula’nın gerçek yaşamını anlatan Yalancılar ve Sevgililer romanımdaki tüm tarihi bölümleri bir Netflix dizisinde gördüğümde yayınevimi aradığımda bana verilen yanıt, yüzde yüzde örtüşme olmadan intihal davası açılamayacağıydı; ki o yapım şirketine bir yıl önce romanımı ellerimle kargolamış olduğum gerçeği de kanıtıyla ortadayken gelen yanıt böyleydi. Demek ki tam bir örtüşmeye gerek yok, önemli noktaların benzemesi yetiyormuş. Bu durumda belki de önemli olan; kimin kimin romanından intihal yaptığıdır, ne dersiniz?

Noam Chomsky yapay zeka hakkında şöyle diyor, “İnsan zihni, ChatGPT ve benzeri gibi, bir konuşmaya veya bilimsel bir soruya en makul cevabı elde etmek için yüzlerce terabayt verinin açgözlü bir istatistik makinesi değildir. ”

Aksine, “insan zihni sınırlı miktarda bilgi ile çalışan şaşırtıcı derecede verimli ve zarif bir sistemdir. Verilerden kaynaklanan bağlantılara zarar vermeye değil, açıklamalar üretmeye çalışıyor. Oysa yapay zeka  hiçbir şey yaratmıyor, var olan sanatçıların eserlerini kopyalayıp telif hakkı kanunlarından kaçacak kadar modifiye ediyor. Bu, Avrupalı sömürgecilerin Amerikan Yerlilerinin topraklarına geldiklerinden beri kaydedilen en büyük fikri mülkiyet hırsızlığıdır. ”

Yani yakın zamanda tüm yazarların yazdığı şeyler tehlike altında olacak ama bunu umursayan birileri olacak mı; orası meçhul. O yüzden edebiyatta gerçek değerlerin kıymetini en azından şimdilik bilmek de fayda var. Bir gün gelecek aradığımız edebiyata ulaşılamayacak…

Edebiyatta İntihal

Yorumlar kapalı.