Haldun Çıray

Nasıl yaşıyoruz?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Allah nasip ederde evden çıktığınızda akşama kadar neler yaşıyorsunuz bakalım. Öncelikle işinize bakıyorsunuz sonra hayatın diğer tarafına geçiyorsunuz. Çocuklar ayrıca yazılmalı şimdi 18 yaş üzerine bakalım.

İzmir bu ya öncelikle ulaşmak istediğin yere varmak için trafikteki durumu atlatmak gerekiyor. Çiğli’den çıkıp Alsancak’tan itibaren Urla’ya Karaburun veya Ürkmez tarafına gidiyorsan hayırlı yolculuklar olsun. Bu güzergahlarda mevcut çukurları dahi halledilmesinin yılan hikayesi dönmüş olduğunu görürsünüz. Güzergah boyunca aracında ‘alt takım denilen aksam kalmadı’ dersen yeridir. Gideceğiniz güzergahlardan geriye sağ salim dönersiniz aracınızın bir tarafı çarpılmaz ise çok şanslı olduğunuzu düşünürsünüz.

Öncelikle Bayraklı’dan Mersinli’ye oradan Fuar’a geçerseniz vay halinize, trafik berbat yollar her zamanki gibi gelecek düşünülmeden günü birlik yapılmış. Günü birlik yapılmış olduğundan kaldırımların ise standardı hiç yok. Altın yoldan Fuar’a giderseniz trafik her ne kadar gününe saatine bağlı olsa da trafiğin orada da berbat olduğunu canından bezdirdiğini görürsün. Karşıyaka’ya kadar Altın yolda 4 şerit yol olacak denilse de olmadığını anlarsın. Altın yolun Turan’daki bölümünde mevcut iki koca beton kolonundan haberleri yok ki söylediklerini yapamadılar diyebilirsin.

Uzatmayalım, Fuar’a geldik, girdiniz ter yemek kokusu çirkin bir görüntü bozukluğu ile karşı karşıyasınız. Birkaç yer var oralarda ise müdavim yandaşların yoğunluğundan sıkılırsınız ve size bakış trafiğinden yabancılık çekip oturamazsınız. Canınız sıkılır. Herhangi bir AVM’ye giderseniz birçoğunda pis bir kokuyla karşılanırsınız. AVM yakınındaki sitelerde oturanlar, doğuracak kedilerin doğuma yakın AVM’lere bırakıldığını duyarsınız. Ne banal bir görgü yoksunluğu diyebilirsiniz. Yemekli yerdeki müşterilerin hayvanlara attıkları yemekler ile hayvan dışkısı karışınca tiksindirici koku oluşuyor. Fuar’da ise hayvan kokusu yerini başka kokulara terk ettiğini görürsünüz, sucuk, kokoreç, ter, ayak kokusu ve benzer kokular gibi.

İzmir’de başka alan yokmuş gibi demode açık hava konserleri ile Fuar alanlarının berbat olduğunu fark edersiniz. Çok kısa bir Fuar zamanı ise İzmir’in gelirine tam bir darbe sanki. İzmir’de nüfus 700 bin bir milyon iken Fuar için İzmir’e bir milyondan fazla ziyaretçi gelirdi. Lokantalar, peynir, üzüm, gevrek Teksas Tommiks gazeteler rekor satış yapardı. Giyim kuşam Kemeraltı esnafı balıkçılar dahil çok canlı bir satış hayatı olurdu. Ne oldu İzmir’e? Neden Fuar zamanı çok daraltıldı? Hani İhtisas Fuarı nerde? Bu suali kendinize sorabilirsiniz ama bu suali herkes kendine sormalı diye düşünürsünüz. İhtisas Fuarı diye işaret edilen dağdaki keçi kalesi gibi beton yığını da ne? İzmir’de bazı çay kahve içilecek yerlerde koltuklarda evcil kedilerin uyuduğunu fark edersin tabi orada kıl tüy yoğun halde. Ne kadar kıl tüy varsa üzerinize alıp eve taşımamak için başka yer aramak zorunda kalınca sıkılırsın.

Alsancak’ta faytonların sidik kokusuna dayanamayanlar her gün her saat kedi ve köpeklerin çimenlere işediğini görmemiş diye aklına getirirsin. İşyerlerinde koltuk da uyuyan kedi yoksa her türden ayak izini görmek gözüne takılabilir. Ayakla basılmışsa silinmiş ama çıkarılamamış kirlerle karşılaşırsınız. Masada boş bardak peçete bulamayabilirsin su istersen 4-5 kez garsona söylersin gelir mi?, gelmez mi? bilinmez. Ne oldu İzmir’e? Nerede bu konuları düzenleyen denetleyenler? diye söylenirsin. Seçimde görüşürüz diyerek evin yolunu tutarsınız. Koskoca İzmir bir ailenin oyuncağı olabilirim? Sanki olmuş. Bu güzel kentte nasıl yaşıyormuşuz dersiniz kendi kendinize. Evet kötü. Haftaya dahası var.

Nasıl yaşıyoruz?

Yorumlar kapalı.