Psikolog Hazal Sansür

Annemize neden bu kadar bağlıyız?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhabalar! Bu yazımda annelerimize neden bu kadar bağlı olduğumuzu bir deneyle inceleyeceğiz. Psikoloji aslında insan ve hayvan davranışlarını, zihinsel süreçleri ve tüm bu süreçlerle ilişkili psikolojik, sosyal ve biyolojik yönleri inceleyen bir bilim dalıdır. Bu nedenle, birçok deneylerde hayvanlar kullanılmıştır. 1960’lı yıllarda psikologlar, bebeklerin annelerine düşkünlüğünün ana nedeninin, annenin yavruya besin sağlaması olduğunu düşünüyorlardı. Besin, yavrunun hayatta kalması için önemli bir araç olsa da, anne-bebek bağımın tek sebebinin beslenme olması yeterli bir fikir değildi.

Dönemin psikologlarından Harry Harlow ve arkadaşları, annenin yavruya verdiği rahatlık, arkadaşlık ve sevginin görmezden gelindiğini düşündüler. Harlow ve arkadaşları, tel ve tahta kullanarak, maymuna pek de benzemeyen, temsili ve cansız ‘vekil anneler’ üretti. Bu silindirik maketin birini bezle kapladı, diğerini ise çıplak tel olarak bıraktı. Bez kullandığı silindire, maymuna benzer yüzler tasarladı ve her bir yavrunun ‘sahte anne yüzü’ bir miktar farklı gözüküyordu. Her bir yavru, bir ‘tel anneye’ koyuldu. Yavrular, kısa sürede kendi sahte anneleriyle bağ kurmaya başladı. Yüzlerini ayırt edebiliyor ve diğer ‘annelere’ nazaran kendilerininkini seçiyorlardı. Harlow’un asıl görmek istediği, yavruların çıplak telden ibaret olan annelere mi, yoksa bezle kaplı annelere mi daha çok bağlandığıydı. Bu deneyinde Harlow 2 koşul yarattı: Bir koşulda, çıplak telden yapılmış annenin elinde bir biberon vardı. Biberonun içinde, yavruların sevdiği besinler vardı. Bezden annenin ise biberonu yoktu. Bu deneyin sonuçlarına göre yavrular, bez anneyi tel anneye tercih ettiler. Araştırmanın sonucu olarak bebekler, annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyordu. Elinde biberon olmayan bez annelere bağlanan yavrular, sadece karınları acıktığında, elinde biberon olan telden anneye gidiyor, sonrasında hemen bez anneye geri dönüyorlardı.

Harlow, bu verilerden yola çıkarak, bebeklerin annelerine bağlanmasının ardında sütten çok daha fazlası olduğunu, dokunma konforu adı verilen olgunun çok daha büyük öneme sahip olduğunu farketti. Dokunma konforu, bebek ile annenin tensel temasının daha güçlü bağlar kurduğunun göstergesidir. Ayrıca annelerinden yoksun kalan yavruların davranışlarının, anneleriyle büyüyen yavrulara nazaran çok farklı olduğunu fark ettiler. Annelerinden yoksun yavrular garip davranışlar sergiliyorlardı, içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. Bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. Sonrasında yapılan tüm deneylerde, anne ile bebek arasındaki dokunma konforunun, bebeğin beyin gelişimi için önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Bebekle annesi arasında kurulan bu erken dönem ilişki çocuğun gelecek sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini etkilediği gibi yaşamın diğer yıllarında ruh sağlığı için de önemlidir.

Annemize neden bu kadar bağlıyız?

Yorumlar kapalı.