Tuğçe Boz

Hisarönü’nde nefes aldıran bir eser: Hisar (Yakub Bey) Camii

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1317 yılında Aydınoğulları tarafından fethedilen İzmir, uzun bir süre Latin-Türk mücadelelerine sahne olmuştur. 1480 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Aşağı Kale’yi ihya ettirmesiyle mutlak bir Türk hâkimiyeti sağlanmıştır.

hisaronunde size nefes aldiran bir eser hisar yakub bey camii resim1

Türk egemenliği sağlanıncaya kadar iki kaleli bir kent olma özelliğini sürdüren İzmir’de Kadifekale’de yaşayan Müslüman halk sebebiyle “Müslüman İzmir” ve sahil şeridinde yaşayan gayrimüslimler sebebiyle “Gâvur İzmir (İzmir-i Gebrân)” olarak ikiye ayrılmıştı.

Aşağı Kale’nin ihyasıyla oluşan huzur ve güven ortamı nüfusun çeşitlendirmiş,  bölgedeki ticari faaliyetler ve sosyal doku canlanmıştır. Kentin liman tarafından girişine yapılan Hisar Camii de bölgedeki Türk hâkimiyetinin önemli göstergelerinden biridir.

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Hisar Camii’ne ilişkin ulaşılabilen en erken ve en ayrıntılı bilgileri vermektedir. Molla Yakub Efendi Camii adıyla anılan yapı 1000/1591-1592 yılında inşa edilmiştir. Ancak inşa kitabesi günümüzde mevcut değildir. Kemeraltı bölgesinde Hisar Camii’nden daha erken tarihli bir cami olmadığı bilinmektedir.

Bazı kaynaklar Hisar Camii’nin bulunduğu yerde önceden bir Latin Kilisesi yer aldığını belirtir. M. Aktepe de Hisar Camii’nin en geç 14. yüzyıl başlarına ait bir kilise olduğunu belirtmektedir.

Hisar Camii’nin banisi olarak gösterilen Yakub Bey’in kimliği hakkında net bir bilgi yoktur. İzmir kentinin simgesel değerlerinden biri olan Hisar (Yakub Bey) Camii’nin inşa tarihi ve banisi kadar, inşa evreleri de birtakım belirsizlikler içermektedir.

Yapı, avlusundaki muvakkithane, kütüphane, çeşme, iki şerbetlik ve Hisarönü Meydanı’ndaki iki şadırvanıyla farklı dönemlerin özelliklerini bünyesinde barındırır.

Yapının bulunduğu alan halen Liman Kale’ye atıfta bulunularak Hisarönü adıyla anıldığından zamanla Hisar Camii olarak anılmaya başlamıştır.

Küçük bir avlu içerisine konumlandırılan Hisar Camii, 30.50 metre X 18.50 metre boyutlarında merkezi kuruluşlu bir ibadet mekânı, kuzeyindeki son cemaat yeri ve kuzeybatısındaki bir minareden oluşur.

Boyutları bakımından kentin en büyük camilerindendir.

Avlusunda muvakkithane, kütüphane, çeşme ve iki şerbetlik ile yapının Hisarönü Meydanı’nda da iki şadırvanı bulunmaktadır.

İbadet mekânının kuzeyinde yer alan son cemaat yeri, mermer sütunların taşıdığı kubbelerle örtülü yedi birimden oluşmaktadır. Kuzeybatı köşede yer alan minare, giriş açıklığı üzerindeki kitabesine göre 1927 yılında Mirliva Kazım Paşa tarafından inşa ettirilmiştir.

İbadet mekânına kuzey duvarı üzerindeki üç açıklıktan girilmektedir. İbadet mekânında yer alan dördü güney duvarına gömülü, altısı serbest on ayak ile taşınan 15.94 metre çapındaki merkezi kubbe hayli dikkat çekicidir.

Merkezi hacmin doğu ve batısında ikişer, kuzeyinde ise beş küçük kubbeli birim bulunmaktadır. Kuzeydeki kubbeli birimlerin arasında beşik tonozlu daha küçük birimlere de yer verilmiştir. Merkezi kubbe ile doğu ve batıdaki kubbelerin geçişleri tromplarla, kuzeydeki kubbelerin geçişleri ise pandantiflerle sağlanmıştır.

Merkezi kubbeyi taşıyan ayaklar günümüzde silindirik kesitli olmakla birlikte, özgünde sekizgen kesitli oldukları anlaşılmıştır.

Mihrabının üçlü görünümünün sütunlu ve İtalyan tarzı oluşu bile İzmir’e özgü Avrupalı zanaatların etkisindedir.

Kürsü ve minbere gelince alçılarla yarışabilecek mermer oygulara sahip iki sanat eseri yapının derinliğinde durur. Antik bir burma sütun üstüne yerleştirilmiş kürsü daha mütevazı kalsa da minber olağanüstü bir anıttır.

Kemaraltı’nın yoğunluğundan kaçmanızı ve huzur bulmanızı sağlamanın yanında size güzelliğini sergileyen bir yapıdır.

Hisarönü’nde nefes aldıran bir eser: Hisar (Yakub Bey) Camii