Tuğrul Emre Kaya

28 Şubat bizi bitirdi

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

28 Şubat’ın ekonomik arka planı Özal dönemine dayanır. Özal döneminde başlayan girişimciliği teşvik etme ve ekonomik açıdan dışa açılma politikaları, 1990’lardan itibaren devletten nispeten bağımsız oluşan “Anadolu sermayesi” olarak da nitelendirilen yeni bir ekonomik gücün oluşmasına vesile olmuştur. Erbakan’ın siyasete atılmasıyla siyasal alanda temsilcilik kazanan ve 1990’ların başında MÜSİAD çatısı altında örgütlenen Anadolu sermayesi, İstanbul merkezli TÜSİAD’ın karşına konumlanmıştır. Bu bağlamda 28 Şubat sürecinde çıkarları zedelenen İstanbul merkezli burjuvazinin orduyu askeri bir müdahaleye teşvik etmiştir.

Sivil siyasete ve demokrasiye yapılan her hareketin, darbenin ya da muhtıranın siyasi istikrarsızlığa neden olduğunu, ülkenin demokratik ve ekonomik manada önünde engel oluşturduğunu, “Yeşil sermaye” olarak nitelendirilen Anadolu tüccarlarının ticari faaliyetlerini devre dışı bırakılmak istendiğini, temel sebebi olarak sıklıkla irticai faaliyetler gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışılmışsa da  28 Şubat’ın en temel gerekçesinin ekonomik olduğunu 27 sene zarfında iyice anlamış olduk.

Biz tüm bunları izlerken, göremediğimiz bir şey oldu, “Bağnazlıkla mücadele ediyoruz” algısı oluşturulurken, “FETÖ’nün İslam’ın gülen yüzü, ılımlı hali” olduğu fikri pekiştirildi. İmam hatiplerin orta kısmının kapatılmasıyla, dindarların çocukları FETÖ’nün okullarına yönlendirildi. FETÖ; hızlı büyümesini 28 Şubatçılara borçludur. Fetöcü firmaların önünü açmak için bütün muhafazakâr rakipleri yeşil sermaye adı altında imha edilmiştir. TSK’dan atılan dindarların yerini Fetöcülerin doldurduğu zaten malumdur. Bu yüzden, “28 Şubat olmasaydı 15 Temmuz olamazdı”

1000 yıl sürecek denilen 28 Şubat fiilen bitti, her devrimde olduğu gibi, sessiz devrimi yapanlar da çocuklarının bir kısmını yedi. Birçoğu küstü, uzaklaştı ya da sağa sola savuruldu. Yaşadığımız gibi inanmaya başladık, makam ve mevki hastalığımız nüksetti, makama gelmek için dostlarımızı harcadık. Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik. Seçim var diye 28 Şubat anılmayacak İzmir’de. Değerler eğitimi, para ve oy kazandırmıyor diye hep 2.planda. Şık salonlarda toplanıyoruz ama fikir üretemiyoruz. Sekülerleşerek islâmî duyarlıklar aşındı, omurgasızlaştı, konformistleşti,  fırsat perestleşti. “Değer erozyonu”nun farkına varamadık. Yön bulundu ama kıble kaybedildi. Kıbleler;  güç, kariyer, makam, mülk, para-pul sahibi olma oldu. Gücü ele geçirirsek, İslâm’ı hayatımızın omurgası hâline getirebiliriz, diye düşünüldü. Araçlar amaçların önüne geçti, amaçları yuttu.

28 Şubat bitmedi, bizi bitirdi: bu toplumun İslâmî omurgasına büyük darbe indirdi ve çökertti. Lüks araçlarla, kısa ve dar pantolonlarla, ellerde nargileyle, dava adamı yerine elinde telefon ile borsacı nesil türedi. Hayırda şer, şerde hayır bu olsa gerek.

28 Şubat bizi bitirdi

Yorumlar kapalı.