Tuğrul Emre Kaya

Yusuf olmadan Ömer olunmaz

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rahmetli Erbakan Hoca yetmişli yıllarda hükümet ortağı olduğunda, biz de varız, bize de bir görev anlamında yakınmalar da başlamıştı. O zamanlar böyle talepleri yatıştırmak için şöyle deniyordu: Bizde görev istenmez, verilir. Bunu söylerken dayandıkları delil Hz. Peygamber’in bir sözü idi. Kendisinden yöneticilik görevi (emirlik) isteyen Abdurrahman bin Semura’ya demişti ki:” Abdurrahman, sen yöneticilik isteme. Çünkü böyle bir görevi isteyerek alırsan onunla baş başa bırakılırsın, ama sana istemeden verilirse Allah’ın desteğini bulursun”.

Mısır’da Hz. Yusuf’un suçsuzluğu anlaşılıp hapis dönemi bitince kral onu çağırıp artık kendisinin özel adamı olduğunu söylemişti. O da kraldan şöyle bir talepte bulunmuştu: “Beni ülkenin hazinelerinin başına koy. Çünkü ben emaneti çok iyi korurum ve işi çok iyi bilirim” (12/55). Yani Hz. Yusuf böyle önemli bir görevi bizzat istemişti. İstediği olmuş, bu görev kendisine verilmiş ve gerçekten de tarihe geçecek bir başarı göstermişti. Hz. Yusuf’un derdi makam değil insanlığı kurtarmaktı. Hz. Yusuf için en üst makam kulluktu. Kralın vereceği göreve muhtaç değildi, ama kralın vereceği görev Hz. Yusuf’a muhtaçtı…

Hz. Yusuf, Mısır’da yapılan israfları, hırsızlıkları, hortumlamaları görmüştü Mısır’a kıtlık gelecekti ve kıtlığın olması halinde eğer hazine emin ellerde değilse Mısır toptan helak olacaktı, insanlar telef olacaktı. Bunun için hırsızların, israf ehlinin bertaraf edilmeleri gerekirdi. Emin bir insan başa geçmeliydi. Hz. Yusuf kralın yakın adamı olmayı değil elini taşın altına koymayı, kendi hayatını değil, hazineyi istemekle tüm halkı kurtarmayı seçti.

Hz. Yusuf, baş danışmanlığı reddedip hazine bakanlığını istemesi bizlere; “Yapamayacağınız, faydalı olamayacağınız, başarılı olamayacağınız görevler size tevdi edildiği zaman reddedin, size uygun olan, başarılı olabileceğiniz, insanlığa yararlı olacağınız görevleri isteyin talep edin. Görev istenmez verilir mantığını terk edin, hak ettiğiniz ve mutlak olmanız gereken görevleri isteyin, bunun için ısrar edin. Makamın debdebesine, şanına aldanmayın, makamın işlevine bakın. Bilgi ve bilincinizi atıl bırakacak görevleri makamın derecesine bakarak kabul etmeyin.

Kur’an ve sünnetteki birbirine zıt gibi görünen bu iki ayrı ölçüyü birleştirdiğimizde, ortaya şöyle bir formül çıkıyor: İnsan durup dururken vazifeye talip olmamalı, kamuyla ilgili sorumlulukların ateşten gömlek giymek anlamına geldiğini unutmamalı. Ama, özellikle sıkıntılı zamanlarda risk almak gerektiğinde, sadece kendisinin yapabileceği ve hakkını verebileceği bir görevden de kaçınmamalı, hatta o göreve talip olarak emanete en güzel biçimde sahip çıkmalı.

Geçmiş peygamberlere ait hükümleri Kuranı Kerim naklediyor ve onların artık değiştiğini söylemiyorsa o hükümler Müslümanlar için de geçerli olur. O halde bundan, resmi bir görevin belli şartlarla istenebileceği anlamı çıkar.

Yusuf Suresi, iffeti, dürüstlüğü, cesareti, metaneti, fedakârlığı, samimiliği, azmi, kişiliği, kimliği ve dava sahibi olmayı anlatır.

Görev isteyin; illa ki vekil, belediye başkanı, meclis üyesi olmak zorunda değilsiniz. Sandıkta, sahada, merkezde görev isteyin. Kumanya dağıtın, su dağıtın, broşür dağıtın. Amaç halka, hakka hizmet ise kumandan da askerde aynı hisseyi alır.

Yusuf Olmadan Ömer Olunmaz.
Önce Yusuf olun sonra Ömer adaletini sağlarsınız.
Yusuf’lar, Ömer’ler, Bilal’ler emanet sizlerde.

Yusuf olmadan Ömer olunmaz

Yorumlar kapalı.