Turgay Kılıç

TDK’de ‘emekli’nin karşılığı yok

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aralık ayının bitimiyle asgari ücretlinin alacağı maaş netleşse de tek başına bir bekârın gideriyle eşitlenmedi. Bir bekârın tek başına gideri 18 bin lirayken asgari ücret ise 17 bin lirada kaldı.

Onlarca sendika, patron ve hükümetin yetkilileri bir araya geldi, ‘Açlık ve yoksulluk sınırları’nı yok saydı; kendi politikalarına göre bir karar aldı.

Ekonomistler, bu kararın dışına itildi ve her asgari ücretliyi kendilerine muhtaç hissettirmenin de etkisi böylece sürmüş olacak.

Gelelim emekliye

Türkiye’de ‘emekli’ deyince halk arasında “Ununu elemiş, eleğini duvara asmış” diye yorumlanıyor. Emekli için artık dinlenme, yeni neslin önünün açılması demektir. Ve birçok emekli de dinlenmek istiyor, tatile gitmek istiyor çocuklarıyla, torunlarıyla vakit geçirmek istiyor.

Ama Türkiye’de bu artık mümkün değil.

Geçen hafta konuştuğum bir emekli, taksicilik yapıyordu ve “Yıllar öncesinde emekli aileler çocuklarına ev veya araba alırken şimdiki dönemlerde çocuklar ailelerine nasıl bakacağını kara kara düşünüyor” dedi.

Emekli, taksicilik yapmasa geçinmesi imkânsız. Ve geçinebilmeleri için de eşinin de çocuklarının da çalışması gerek.

Birçok işçi emeklisi aldığı maaş ile memur ve milletvekili olarak emekli olanların maaşına baktığında ‘ayrımcılığa’ uğradığını dile getiriyor.

Nitekim Türkiye’de her alanda ‘ayrımcılık’ olduğu gibi emekliler arasında da ayrımcılık dönemi hız kazandı, devam ediyor.

TDK’de o tanım

Türk Dil Kurumu’na şöyle bir göz attım. Bakalım emeklinin tanımı nasıl yer alıyor diye.

TDK, ‘Emekli’nin tanımını, şöyle yapıyor:

“Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimse.”

Bu tanım tüm dünya ülkelerinde geçerli. Her ne kadar Avrupa’daki emekliler Türkiye’ye oranla çok iyi şartlarda yaşasa da Türkiye’den emekli olanlar ek iş yaptığı halde Avrupalı emeklilerin yaşam şartlarına denk gelemiyor.

Milletvekili emeklisi, memur emeklisi ve işçi emeklisi arasındaki binlerce liralık fark, çalışanların arasındaki gelir adaletsizliğinin yanı sıra emeklinin de arasına aynı ayrımcılık konuluyor.

Bunları gören gençler ise ülkedeki tüm umutlarını yıkmış, gözlerini Avrupa’ya dikmiş durumda.

İşçi emeklisi eski parasına göre 7 bin 500 lira alıyor. Bir bêkarın ise 18 bin lira gideri varken nasıl olur da emekli bir aile 7 bin 500 lirayla geçinebilecek?

Bu sorunun karşılığı yok, ‘çalışsın’ diye tepki gösteriyor mevcut hükümet.

Konuştuğum her emekli, ek iş yapıyor.

7 bin 500’ün üzerine ek iş yapan emekli, asgari ücretle çalışıyor ve buna rağmen geçinemiyor. 65 yaşındaki bir emekli, ‘kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilmişken’ neden bir daha çalışmak zorunda kalıyor?

Asıl yüksek maaşı işçi emeklisinin alması gerekirken bilgisayar başında çalışan, Meclis’te oturduğu ve uyuyakaldığı yerden emekli olanlar alıyor.

Milletvekilliğinden emekli olup da yeniden TBMM’de (Türkiye Büyük Millet Meclisi) çalışan vekilin maaşı 230 bin TL’ye yükselirken sadece milletvekilliğini sürdürenlerin maaşı 110 bin liraya yükseldi.

Emekli olan ve milletvekilliğini sürdürmeyenlerin maaşı ise 77 bin 565 liraya yükseldi.

Üniversite mezunu memur da 34 bin 235 TL almış olacak.

Her ne kadar ‘emekli’ tanımının ‘emek’ten geldiğini ve emeğinin karşılığında artık dinlenmesi gerekirken, kendisine yeten aylığa bağlanmasının gerektiğini bilsek de Türkiye’de ‘emekli’ olanlar ‘ölüm maaşı’ alarak dizlerinin üzerinde emekleyerek yaşamaya gayret ediyor.

TDK’de ‘emekli’nin karşılığı yok

Yorumlar kapalı.