Ahmet Özsoy

Seçim Bitti Şimdi Birlik Zamanı

Ahmet Özsoy

Seçim bitti ama görünen o ki sonuçlar üzerine daha çok konuşulacak.

İtiraz edilen yerler nedeniyle değil elbet çünkü itirazlar sonucu değişecek yer olacağına pek inanmıyorum, yeniden seçim kararı alınan yerlerde dahil.

Seçim sonuçları tek kelimeyle şunu gösterdi: Halkın istemlerine kulak tıkayanlar öyle veya böyle vatandaşın o hassas terazisinde hafif kalıyorlar. Seçmen Genel Seçimde AK Parti’ye vermediği ya da veremediği mesajı bu seçimde çok net olarak verdi.

Van’daki karmaşa hariç seçimler olağan seyrinde sonuçlandı.

Oradaki olaylar bir tepkinin nedeniydi ama olayların bunca ilerlemesinde sadece meydana çıkıp öfkesini dile getirenler değil çelişkili kararlarla olayları bu hale getirenler de suçlu.

Başkan Erdoğan; “Her kim şiddeti, kaosu, eşkıyalığı, vandallığı bir hak arama yolu olarak görürse dün olduğu gibi yine karşısında devletimizin çelikten yumruğunu bulacaktır. Dünyanın hiçbir medeni devleti böyle bir şeye göz yummaz” diye olaylar karşısında tavrını koyarken, devamında söylediklerinin altını özellikle çizmek gerek: Burada şu hakikatin çok iyi bilinmesini isterim, milletin iradesine ve takdirine hiçbir şekilde hürmetsizlik etmeyiz.”

Evet seçim sona erdi, stres, gerilim kalktı ama yine de olabilecek ufak tefek olayları engellemek açısından tüm siyasi aktörlerin verecekleri temkinli, dengeli mesajlar çok önemli.

Açıkçası seçim sonuçları ile kavga edilmemeli, zafer sarhoşluğuyla her şeyi istediğimiz gibi değiştirebileceğimiz düşüncesine kapılınmamalı. Çünkü akıllı siyaset, sandıktan çıkan mesajın analizini doğru yapmaktır.

Tıpkı Sayın Özgür Özel’in söylediği gibi: ”Genel Başkanı olarak özel rica ediyorum. Bu seçim gelecekte kazanacağımız daha büyük zaferlerin bir ilk adımıdır. Bugün bize bakanlar, kibri değil tevazuyu, böbürlenmeyi değil başarıyı bölüşebilmenin erdemini hissetmelidirler. Demokrasi bunu gerektirir.”

Hepimizin açıkça gördüğü gibi birçok kentimizde ve ilçelerinde belediyeler farklı partilere geçti. Bunların oldukça büyük bir bölümü de CHP lehineydi. Ama vatandaşın CHP lehine verdiği oyların asıl gerekçesi yaşadıkları kentin ya da ilçenin belediyesinin başarısı ya da başarısızlığı olmadığı gibi; gösterilen adayın ya da görevden alınan başkanın kişisel karizması değildi. Geçen yazımda açıklamaya çalıştığım ve birçok yazarın altını kalın harflerle çizdiği gibi emeklilere yapılan haksızlık ön plandaydı. Doğal olarak bunlara eklenecek irili ufaklı birçok neden de sayabiliriz ekonomik sıkıntıdan mültecilere değin.

Normal şartlarda yapılan özellikle yerel seçimlerde adayların, partilerin söylemleri öne çıkar. Kent için yapılacaklar, adayın kişiliği, o kentte neler getirebileceği, Dili, yaklaşımı, inanırlığı vs.

Ama yaşadığımız normal bir yerel seçim değildi. O anormal durumun sonucu da AK Partinin kaybı CHP’nin kazanımı oldu.

Birçok kişinin dile getirdiği gibi AK Parti için İzmir’de ilk kez bir şans belirmişti.

Parti ilk kez İzmir Belediye başkanlığına bunca yakındı ama ne oldu da geçmişten daha da kötü bir sonuç aldı?

CHP adaylarının belirlenmesindeki huzursuzluk, memnuniyetsizlik de seçimlere damgasını vuracak gibiydi nitekim oy oranlarındaki düşüş bu huzursuzluğun bir göstergesiydi.

2019 yılı seçimlerinde Sayın Soyer bir milyon 549 bin oy alırken ne oldu da Sayın Tugay artan nüfusa rağmen bir milyon 292 binde kaldı?

Aynı soruyu AK Partiye de sormakta yarar var.

2019 yılında Sayın N. Zeybekçi bir milyon üzerinde oy alırken Sayın Dağ ne oldu da CHP saflarındaki bunca hoşnutsuzluğa rağmen 977 bin oy alabildi?

Kaldı ki 2019 da AK Parti oylarını etkileyebilecek olan Saadet Partisi adayı otuz bini üzerinde oy almasına rağmen bu seçimde YRP ancak 24 bin oy alabilmiş.

Burada AK Parti’nin İzmir adayı Sayın Dağ’ın İzmirlinin istemlerine yanıt verebilecek bir aday olmadığı da açıkça görülüyor. Her ne kadar başarılı olduğu söylense de somut rakamlar Sayın Zeybekçi’nin elde ettiği başarının çok gerisinde olduğunun bir göstergesi.

Seçim süreci içerisinde AK Parti adaylarının gitmeye sıcak bakmadığı bar ve benzeri yerlere gidip gençlerle kucaklaşsa da İzmirli olmak bu değil di. İzmirli olmak; içten olmak duygu ve düşüncelerinde samimi olmaktı. Nitekim Sayın Dağ’ın olduğundan farklı görünme adımları her iki cenahta da pek hoş karşılanmadı.

Kaldı ki Sayın Dağ kendisine yöneltilen: “İzmir’de yaşam hakkına müdahale olacak mı?” ve “Belediye işletmelerinde alkol yasaklanacak mı?” sorularına yanıt verişi de içtenlikten uzak olduğunun göstergesiydi: “Sorunun cevabı çok net. Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığına talibim, İl Müftülüğüne talip değilim.”

Diyeceğim o ki İzmirli her iki partinin adaylarına ve partilerine önemli bir mesaj verdi.

Tabi ki anlamak isteyene.

Yeni başkanların çoğunluğu göreve başladı.

İzmir için hayırlı olsun deyip seçilen başkanları kutlayalım.

Ama daha ilk günlerden dedikodular gelmeye başladı?

Neler oluyor?

Koltuk o veya bu şekilde doldurulur ama önemli olan o koltuğun saygınlığı ve o koltuğa katılan değerdir.

Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır.

Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. (Bertolt Brecht)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları