Belediyelerimiz yaşanılan kentin özellikle alt yapı hizmetleri için yaptıkları yatırım harcamalarını uzun bir döneme yaymak zorunda kaldıkları ve dönemsel kaynakları da yatırım harcamalarını karşılamakta yetersiz kalması nedeniyle borçlanma yoluna giderler. Sorun bu tür harcamaların maliyet ve risk analizlerinin nasıl yapıldığında ve merkezi yönetimden bu konuda nasıl ve ne kadar destek alınacağındadır. Dikkat edilmesi gereken, yapılacak mali yardımın yerel yönetim imkanları ile karşılanıp karşılanamayacağındadır. Yerel yönetimlerin borçlanmaları da 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile 5302 sayılı Özel İdareler Kanunu’nda yer alan hükümler çerçevesinde gerçekleştiği gibi özel harcamalar için de Belediye Meclisi’nin onayı ile özel bankalardan borç alınır. Sonuç olarak Borç, Belediye başkanı kadar Belediye Meclis üyelerinin de onayı ile olduğu için başkandan meclis üyesine herkes sorumludur.
Belediye seçimleri sonrası yeni gelen başkanlar kendilerinden önceki başkanların yanlış icraatlarını, harcamalarını çarşaf gibi ortaya sermeye başladılar. Doğal olarak biz vatandaşlar da gördüklerimiz duyduklarımız sonrası neler söyleyeceğimizi bilemiyoruz.
İnandığımız, sevdiğimiz başkanların çarşaf çarşaf ortaya dökülen hataları, belediyelerin borçları, şatafatlı yapılar, lüks araçlara yapılan masraflar, Belediye işçilerine maaş veremezken lay lay lom için harcanan paralar, Belediyelere uğramadan maaş alan yandaş ve candaşlar, başkanlara sempati toplama adına reklam amaçlı harcamalar vs vs.
Aslında yapılan harcamaların hepsi millet kesesinden. Millet kesesinden diyorum çünkü işçinin hakkını vermiyorsan, kente harcanması için gelen ödeneği çok farklı yerlere yatırıyorsan milletin kesesinden harcama yapıyorsun demektir.
Bırakın el değiştiren belediyeleri aynı partiden olan başkanlar dahi kendilerinden öncekilerin harcamalarına isyan ettiler. Ne kadar yanlış işler yapılmış ki yeni başkan partili arkadaşının hatalarını dillendirmek zorunda kalıyor.
Hadi birileri reklama, yandaşa para harcadı da mütevazi olması gerekenlerin şatafata, gösterişe harcadığı paraya ne demeli?
Anladığım o ki; koltuğu eline geçiren kişinin o makama oturduktan sonra bambaşka bir insan olup çıktığı. Demek ki oturulan koltuklarda insanları değişime uğratan bir şeyler var.
İlginç olan ise Türkiye’de farklı bir partiye geçen belediyeler arasında sadece Ankara’da MHP den CHP ye geçen Etimesgut belediyesinde CHP’li başkan Erdal Beşikçioğlu’nun: “Enver Bey bize borçsuz bir şekilde teslim etti belediyeyi. Biz de kaldığımız yerden devam ediyoruz.” ifadelerini kullanması.
Erdal Bey’in Parti sözcüsü Deniz Yücel’in “22 yıllık AK Parti iktidarının merkezi yönetimde yarattığı ekonomik tahribat, yerel yönetimlerde de çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. AK Parti ve MHP’den devralınan belediyelerin borç yükü 100 milyar lira. Kasaları bomboş. İsraf olağanlaşmış. Gereksiz harcama rekoru kırılmış.” sözlerinden sonra böyle bir açıklama yapması doğrusunu isterseniz çok anlamlı.
Demem o ki alınan borçlar harcanması gereken yerlere hakkıyla harcandıysa söylenecek bir şey yok. Ama yasalar çerçevesinde çalışanların veya görevlerin ifası için gelen ödenekler anlamsız yerlere, halka faydası olmayan yerlere harcanıp, emekçinin parası için borç alma mücadelesi yapılıyorsa orada dur demek gerek.
İzmirde de AK Partiden CHP’ye geçen belediyelerde eski başkanların borçları çarşaf çarşaf sergileniyor.
AK Partiden CHP’ye geçen Kiraz Belediyesinde bunun ilginç bir örneğini gördük. Yeni Başkan Nasuh Coşkun Belediyeye astığı kocaman bir afiş ile halka belediyenin borç durumunu duyurdu.
Ödemiş Belediyesinde de benzer bir isyan var.
Bunlar güzel önemli de CHP‘den AK Partiye geçen belediyelerde durum farklı mı?
Hiç sanmıyorum.
Borç yiğidin kamçısıymış ya!
Bırakın sadece AK Partiden CHP’ye geçen belediyeleri CHP içinde başkanı değişen belediyelerden gelen feryatlara ve kavgalara bakın.
Menderes’teki olaylar CHP’nin içerisindeki çıkar kavgalarının bir göstergesi. Takip edelim sonu nereye dek varacak. Ama çıkar kavgaları şimdiden başladıysa o belediyeden ne beklenir?
Darp edilen CHP’li Meclis Üyesi Harun Bila’nın söyledikleri çok önemli: “Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Hakan Karakurt, Başkan Yardımcısı Emrah Işık ve Meclis Üyesi Rüzgar Sönmez’in menfaat ve rantlarına karşı çıktığımız için darp edildik”.
Bu sözler seçim öncesi CHP Foça ilçe başkanının istifa ederken yaptığı açıklamayı anımsatmıyor mu?
Bayraklı Belediyesinde de işçi çıkarmaları nedeniyle yaşanılan bir kaos var.
Yeni Başkan İrfan Önal ile DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı arasında görüşmeler devam ediyor ama Disk Şube Başkanı Değer Yılmaz’ın dediği gibi “4 dönemdir bu belediyeyi CHP’li başkanlar yönetiyor. Başkanların kendi aralarındaki siyasi rekabetin ya da siyasi çatışmanın bedelini işçi ödememelidir.”
Sonuç nereye varacak göreceğiz.
Söyleyecek tek bir şey.
Allah İzmir’i kötü insanlardan, rantçılardan, çıkarcılardan korusun.
Bazı kişilerin umurunda olmasa da.
Menfaatçiler kuş gibidir. Yerde elinizden beslenirler, uçunca üstünüze pislerler!