Günümüzde çocuklar daha 2-3 yaşından itibaren telefon ve bilgisayarla tanışmakta ve bu onlar için hem değerli bir öğrenme aracı, hem de tehlikeli bir durum arz etmektedir. Dolayısıyla bu sorular hep kafamızı kurcalar.
-Ne yapsak ?!!
-Ne etsek ?!!
Çocuklar belli bir yaşa geldiklerinde Her istediğimizi yapmayacak, belki bizim istediğimiz gibi biri olmayacak, zaman zaman bizi çileden çıkaracak, amaçlarına ulaşmak için bizi kullanacak, her türlü fedakarlığınıza rağmen çoğunlukla teşekkür bile etmeyecek, ama bir yandan da kendimizi tanımamıza ve geliştirmemize yardımcı olacaklardır.
Her çocuğun farlı yönleri vardır. Herkes le aynı şekilde iletişim kuramaz, aynı davranışlarda bulunamazsınız. O yüzden de hangi çocuğa nasıl davranılması gerektiği de aileye ve çocuğun durumuna göre değişir. Anne ve Baba bu konuda birlikte hareket etmelidir. Ama nasıl ?!!
Her çocuğun kendine has bir karekteri vardır. O yüzden de ilk önce yapılması gereken çocuğu olduğu gibi kabul etmek, kendi kafamıza göre değil, onun karakterini, davranışlarını, isteklerini gözönünde bulundurarak iyi bir birey olarak yetişmesini sağlamalıyız. Özellikle kendimiz oturup kalkmamızla, konuşmamızla, hal ve hareketlerimizle, arkadaş çevremizle, insanlara davranışlarımızla iyi bir örnek olmalıyız. Bu çocuğumuzun hayata bakışını olumlu yöndeu etkileyecektir.
Çocuğumuzu sevdiğimizi her fırsatta belli etmeliyiz. Bunu sözle olduğu gibi haraketlerimizle de göstermemiz onun kişiliğin gelişmesinde önemli rol oynayacak, anne ve babasına daha fazla bağlanmasını sağlayacaktır.
Ancak, ilgi alaka göstermekle çocuğun her dediğini yapmayı birbirine karıştırmamalıyız. Öncelikle çocuğumuzu tanımaya çalışmalı, dostlarını, kiminle arkadaşlık ettiğini iyi bilmeli, varsa bir problemi onu dostlarından arkadaşlarından önce ailesiyle paylaşmasını ve birlikte bir çözüm üretmesini sağlamalıyız. Çocuklarımızın en yakın dostları, arkadaşları biz olmalıyız ki bir problem olduğunda ancak bizimle birlikte çözebileceğini bilerek bize gelsin. Bu onun daha sağlıklı kararlar almasına ve kendine olan güveninin artmasına yardımcı olacaktır.
Ailenin bir başka görevi de çocuğa sınırlar çizmektir. Bu sınırlar çok da dar olmamalıdır. Çocukla zaman geçirmeden hayatı paylaşmadan sınır koymaya çalışmak onu anlamadığımız, ona değer vermediğimiz anlamına gelir.
İyi bir ailevi ilişki, karşılıklı saygı, anlayış ve sevgi temelli bir zemin üzerine kurulur. Çocuğa bir sınır konacaksa bu temel şartlar altında sınır koymak daha kolay olacaktır. Çünkü çocuk, bu kuralların kendi iyiliği için konulduğunu anlayacak ve zorluk çıkarmayacaktır.
Çicukla birlikte spor yapmalı, kitap okumalı, onları şiir yazmaya, resim yapmaya teşvik etmeliyiz. Saatlerce TV başında zaman öldürmemeli, günün belli saatlerinde onların yaşına göre olan eğitici, eğlendirici programları izlemelerine izin vermeliyiz.
Herkes kendi ailesini iyi tanıdığından yazdığı kitabı da ona göre yazmalı ve o kitap masa üzerinde çok önemli bir ktap olarak okunmalı ve aile kurallarını içine alan bir araç gibi hergün kullanılmalıdır.