Atalay Dönmez

Bir yolu olmalı

Atalay Dönmez

Kitap okumayı çok seviyorum. Her ay en az iki kitap alır ve okurum. Özellikle ülkemizin yakın tarihinde yaşanan olayları romanlaştırıp, belgesel tadında anlatan yazarlarımızdan Osman Balcıgil en çok sevdiğim yazarlardan biridir.  En Hüzünlü Eylül – Melek Holly, Terörist İris, Fahişe Lili, –  Avuçlarımda hala sıcaklığın var – Afife Jale – Putlar yıkılırken,  yazarın bir solukta okuduğum ve kütüphaneme yerleştirdiğim eserlerindendir. Bir ara yine yakın tarihimizin kirli olaylarını belgelerle anlatan eski siyasilerin ve eski polis müdürlerinin, belgesel nitelikteki kitaplarına sarmıştım. Dedim ya hoşlandığım ve ilgimi çeken her tür kitabı, yerli ve yabancı yazarı zevk ile okurum.

Kitap okumak, zihni uyanık tutan, bilgi seviyesini arttıran, yazma ve düşünme becerisini, odaklanma ve konsantrasyonu, hafızayı, kelime dağarcığını geliştiren ve insanı stresten uzak tutan yegane aktivitedir. Başta gençlerimiz olmak üzere herkese şiddetle tavsiye ederim.

Ancak, bir konuya değinmeden de edemeyeceğim. Kitap Fiyatları! Geçtiğimiz günlerde yine kitap almak üzere eşim ile İzmir’in önemli alışveriş merkezlerinden birinde bulunan, Türkiye’nin en prestijli kitap satış noktasına gittik. Gerek kitap fuarına, gerekse kitapçıya gitmeden alacağım kitapları belirler ve nokta atışı yaparım. Dolaşırken hadi şu kitabı da alayım dediğim zamanlar çok nadirdir. Yine kafamda listem belliydi. Glenn Meade’nin “Sekizinci Gün” ve  Cengiz Aymatov’un “Gün olur Asra Bedel” isimli kitaplarını alacaktım. Önce evde aynı kitapevinin internet sitesindeki fiyatlarına baktım. Sonra satış noktasına gittim. Satış noktası ile internet sitesi arasında büyük bir fiyat farkı gördüm. Görevli hanıma nedenini sordum, o da bunu bildiklerini, konu hakkında birçok şikayet aldıklarını, bunun sebebinin kira ve personel ücretleri gibi harcamaların büyüklüğünden kaynaklandığını üzülerek anlattı. Tabii ki hak verdim. Doğru, günümüzde bir işyerinin idamesi için giderlerin ne denli fazla olduğunu mesleğim icabı çok iyi biliyorum.  Ancak yine de kitaplarımı daha hesaplı olan aynı firmanın internet sitesinden aldım.

Bu arada bahsettiğim kitapevinde rafların arasında kitaplara bakarak dolaşırken, istemsizce iki üniversiteli kız çocuğunun konuşmalarına kulak misafiri olduk eşimle. Genç kızımızın biri diğerine “evet işte bu kitap ama çok pahalıymış alamam” dedi ve yerine koydu. Hani insanın yansın bu dünya dediği anlardan biriydi o an. Bir ülkenin aydınlık pırıl pırıl evlatları en doğal ihtiyacı olan bir kitabı dahi alamıyorsa, ayda bir tiyatroya, konsere, gidemiyorsa, vizyona yeni giren bir filmi izlemek için sinema biletinin hesabını yapıyorsa, yansın bu dünya.

Bakın dostlarım;  Gençlerimizin kültürlü, sorgulayan, kendinden emin bir nesil olarak yetişmesinin yolu, onların kültürel ihtiyaçlarını karşılamaktan geçiyor. Evet yayınevlerinin maliyetleri yüksek, ancak bir yolu olmalı ve asgari müşterekte buluşulmalı. Öğrenci çocuklarımıza indirimli kitap satışı yapılabilmeli. Devlet bunu sağlamalı, Sosyal devletin en önemli görevlerinden biridir bu. O kız çocuğu oradan eli boş, gözü arkada çıkmamalı. Kim, nasıl ve neresini koyar taşın altına bilmiyorum, ancak birileri o taşın altına girip buna çözüm bulmalı. Yoksa çocuklarımız yerlerde satılan korsana yönelir. Gençlerimizin kitaba, Tiyatroya, opera ve baleye, konserlere, sinemaya erişimi bu kadar zor olmamalı. Dedim ya; “bir yolu olmalı.”

Sevgiyle kalın dostlarım.

Yazarın Diğer Yazıları