Atalay Dönmez

Türkiye’de yaşlı olmak zor

Atalay Dönmez

“Her yaşın ayrı bir güzelliği var” der şarkılar. Kimine göre doğrudur, kimine göre ise züğürt tesellisi. Mutlu bir yaşlanma, yaş aldığın her günü sevdiklerinle birlikte, geçim sıkıntısından uzak, rahat, huzurlu bir şekilde yaşamakla mümkündür.

Şöyle bir bakıldığında günümüzün gelişmiş ülkelerinin yaşlıları, kendilerine sunulan imkanlar doğrultusunda, ömürlerinin son demlerini mutlu ve huzurlu bir şekilde geçiriyorlar. Bu ülkelerin Emeklileri, gerek çalışırken aldıkları yüksek ücretlerden yaptıkları birikimler sayesinde ve gerekse yeterli miktarda aldıkları emekli maaşlarının bir bölümü ile, yeme, içme barınma ve sağlık hizmetleri dışında her yıl yurt içi ve yurt dışı tatiline bütçe ayırabilmektedirler. Yüzlerindeki devamlı gülümseme, onların yaşam standardının yüksekliği ile birlikte, kendilerine sunulan saygı ve itibarın verdiği hoşnutluğun göstergesidir. Yaşadıkları mutlu ve huzurlu bir emeklilik, kendilerine sağlanan yüksek kazanç ve verilen değer ile doğru orantılıdır. Gelin biz onlara rahat ve güzel yaşadıkları masal diyarı ülkelerinde mutluluklar dileyip, kendi emekli ve yaşlılarımızın halleri ile hallenelim.

Ülkenin çok zorlu ekonomik koşulları ile mücadele eden emekli ve yaşlılarımızın durumu bir hayli vahim. Aldıkları emekli maaşı üçüncü gün biten, ucuza alışveriş için akşam kapanış saatlerinde semt pazarına giden, halk ekmek ya da askıda ekmek kuyruklarında yazın sıcak kışın ayazda saatlerce sıra bekleyen, eti ancak kasapların ya da alışveriş merkezlerindeki marketlerin vitrinlerinde gören, gecikmeli de olsa aldığı sağlık hizmeti sonrasında kendisine verilen ilaçlardan katkı payı adı altında para kesilen, aldığı maaş yetmediği için ek işte çalışmak zorunda kalan yaşlılarımız, bu yükün altında günden güne eziliyor.

İşte bu zor yaşam şartlarında, birkaç gün dahi olsa deniz tatili yapmak bir yana, hastalandığında bile kalkıp işe gitmek zorunda kalan ve emekli maaşı dışında bayramlarda yılda iki defa kendisine reva görülen üç beş kuruşluk cep harçlığına şükür etmesi beklenen, benim ülkemin emeklilerini, yukarıda bahis konusu olan gelişmiş ülkelerin emeklileri ile kıyaslamak şöyle dursun, aynı cümle içinde yan yana telaffuz etmek bile son derece komik olur diye düşünüyorum.

Aslında birebir yaşadığım şu olay durumu çok net anlatıyor. İzmir’i gezmeye gelen bir grup yaşlı turist kafilesi üzeri açık tur otobüsünün üst katında, merakla hem etrafı görüntüleyip, hem de samimi bir şekilde insanlara el sallarken, aşağıda koluna geçirdiği camekanlı sandıkta koku satarak geçimini sağlamaya çalışan bizim yaşlı amcanın da onlara el sallamasını ve yüzündeki o anlamsız tebessümü, üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hala unutamadım. O tebessüm; onlar gibi bir yaşama özentiyi mi, yoksa kendisini bu yaşta çalışmaya zorlayan ülke şartlarına öfkeyi mi içinde barındırıyordu hala anlamış değilim.

Her insan güzel yaşlanmayı hak eder. Yıllarca çalışıp kuş kadar emekli maaşıyla yaşamaya zorlanan ve askıda ekmek dağıtan fırınların önündeki kuyruklarda utana sıkıla sıra bekleyen, askıdan aldığı ekmeğin bedeli olarak askıya onurunu ve gururunu asan amcalar ve teyzeler, ömürlerinin son demlerinde, çok daha iyi ve kaliteli bir yaşamı hak etmiyorlar mı? Ne diyelim? “Türkiye’de yaşlı olmak zor”

Sevgiyle kalın dostlarım.

Yazarın Diğer Yazıları