Her zaman söylüyorum, bıkmadan usanmadan da söylemeye devam edeceğim. Eğitim ve Gençlik benim kırmızı çizgimdir. Çünkü ulu önderim ve tek liderim, Mustafa Kemal ATATÜRK, Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ hocanın bir konuşmasında da belirttiği gibi, “Ey Türk Gençliği” diyerek başlamıştı söze. Ve sözünün sonunda da, “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek Cumhuriyeti o gençliğe emanet etmişti. Geleceğin aydın adaylarını Çanakkale, Sarıkamış ve kurtuluş savaşlarında yitirmiş bir ülkenin genç nesli, savaş sonrası yıllarda yine de küllerinden doğmayı başarmıştı. Ta ki ülke yönetimindeki şer odaklarının 1950’li yıllarda köy enstitüleri gibi bir projeyi ortadan kaldırdığı sürece kadar.
Sonrasında yürekli genç bir nesil çıktı ortaya. Kendilerine “68 kuşağı” dediler. Günümüzde halen ülke yönetiminde görev alan bazı siyasilerin, kıble olarak yönünü dönüp şükür namazı kıldıkları, İstanbul Boğazında demirli Amerikan gemilerinden, genelev ihtiyaçları için karaya çıkan askerleri denize döken o muhteşem 68 ruhuna sahip gençler. Hani bir gece ansızın astığımız ve bir daha benzerlerinin gelmediği o gençler.
Günümüze dönersek, son yirmi yıldır eğitim sistemimizin büyük bir ihanete uğradığını görüyoruz . Bana göre bir ülkeyi bitirmek, eğitim sistemini çökertmekle mümkündür. İşte son yirmi yıldır ülkemizde amaçlanan budur. “Eğitimli insanlar bizim seçmen kriterlerimize uymuyor ” diyen bakanların televizyonlarda açıklama yaptığı talihsiz dönemleri yaşıyoruz maalesef.
Kafalarının içi boş, Osmanlı özentisi, yaşam şekilleri Arap kültürü ile bezenmiş zavallı çocuklarımızdan kurtarabildiklerimiz ne yazık ki mutsuz ve endişeli. Yarını ile ilgili düşünceleri sorulduğunda yüzüne bir belirsizlik yerleşen bu çocuklar, en kısa sürede ülkeyi terk edip, yaşam şartları daha iyi olan ülkelere yerleşmenin derdinde. İlk bakışta bir kaçış olarak görülebilecek bu durum aslında çaresizlikten öte bir şey değil.
Kamu da yazılı sınavlarda aldığı yüksek puana rağmen, düşük puanlı bir yandaşın mülakat rezaleti ile önüne geçirilip, kamu kurumlarına yerleştirilmesi, gençlerin bu ülkeye güvenlerini ve kendi gelecekleri adına umutlarını tüketiyor. Ancak her şey bir yana, “ben değil, onlar gidecek” diyen idealist ve 68 kuşağının ruhunu taşıyan gençlerinde var olması içimi serinletiyor.
İleri görüşlü bir lider olan Ulu Önderimizin yüz yıl önce bahsettiği zamanları yaşıyoruz. Bizleri Cumhuriyet denen hazineden mahrum etmek isteyen dahili ve harici bedhahlar ülkede cirit atıyor. Onlar genç neslin parlak dimağlarını ele geçirip, beyinlerine din odaklı Arap kültürünü yerleştirerek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.
Milletin evlatlarına içi boş bir eğitimi reva görenlerin, kendi çocuklarını yurt dışında kaliteli okullara göndermesi, körü körüne biat edenlerde artık bir farkındalık yaratmalı diye düşünüyorum.
Ben gerek sosyal medyada ve gerekse köşemde yazdığım makalelerimde, eğitim ve gençlik konusuna hep değindim. İhtiyaç hasıl olduğu sürece ve çağdaş bir eğitim sistemi bu ülkeye tekrar gelene kadar da bu konuya değinmeye devam edeceğim.
Sevgiyle kalın dostlarım.