Dr. Emin Yeğinboy

2023 Yılının En İyileri

Dr. Emin Yeğinboy

1. Dolunay Katilleri-Killers of the Flowermoon

Martin Scorsese son filminde çok bilinmeyen bir ırkçılık ve emperyalizm hikayesini gün ışığına çıkarıyor. 20’li yıllarda Osage bölgesinde yaşayan Kızılderili topraklarında petrol çıkar. Bu cevherin onların ellerinde kalmaması için beyaz adam gene tüm kötülüğünü kullanır. Kızılderili gelinlerle topraklara ortak olurlar. Faili meçhul cinayetler başlar. Ta ki FBI devreye girip bunları araştırmaya başlayıncaya dek…
Öyküsü modern bir Western atmosferi içinde, müthiş oyuncu performanslarıyla yansıtıyor Scorsese. Savaştan dönen Ernest’de Leonardo DiCaprio, parası için evlendiği Molly’de Lilly Gladstone muhteşem oyunculuklar sunuyorlar. Robert DeNiro’nun kötülüğün simgesi, imtiyazlı bir toprak ağası karakteriyse, son yıllardaki kişisel en iyi performansı.

2.Bir Başka Yaşam-Past Lives

Göçmenlik, aşk ve ilişki üzerine bu yılın en anlamlı filmi. Kore kökenli Kanada’da yaşayan Céline Song, öz yaşamından bir kesiti anlatıyor. Senarist ve yönetmen olarak yaşadıklarını kusursuz bir duygusallıkla yansıtıyor. Sıcak, duygusal ufak dokunuşların ortaya çıkardığı ilişkilerin insan yaşamındaki belirsizlikler içinde ne kadarı doğru seçimlerdir? Hangisi gerçekten tutkulu sevginin ifadesidir? Uyum içinde yaşamak için aşk şart mıdır?

3.Oppehheimer

Christopher Nolan, Oppenheimer’le sinemayı kurtaracak bir projeye soyunduğunu herhalde bilemezdi. Atom bombasını yaratan bilim adamının biyografik hikayesini, vicdan ve bilim arasında sıkışmış bir insanın trajedisine dönüştürerek anlattı. Bunun için de sinemanın tüm imkanlarını kullandı. Geriye kalan umutsuz mesaja rağmen, insanlar çok etkilendiler. İlk atom bombasının Meksika çölündeki patlatma deneyi sonrası Hint Destanından alıntı yaptığı: “şimdi Ölüm oldum, dünyaların yok edicisi” sözleriyle hissettiği suçluluk duygusunu tanımlar. Kendisini lanetlenmiş hissetse de politikacıların bunu anlaması mümkün olamazdı. Hayatı başarıdan çok hüsranla geçen bir bilim adamının hayatına dönüştü.

4.Saint-Omer

Senegal asıllı Alice Diop ilk kurmacası “Saint-Omer”’de, annelik duygusunu ön planda işleyen, göçmenlik, yalnızlık ve anne/kız ilişkileri üzerine alt metinleriyle düşündürücü bir filme imza atmış. Hiçbir şeyi kesin yanıtlamıyor, film bittikten sonra anlam arayışlarını zihinlerde sürdürmeyi başarıyor.
Diop’un belgeselden gelme sinema birikimi bu filmin de kurmaca ruhuna sirayet ediyor. Dörtte üçü mahkeme salonunda geçen filmde, bebeğini dalgaların kucağına bırakan bir annenin cinayet suçuyla yargılanmasını izliyoruz. Gerçeğin ne olduğu bakış açısına göre şekil değiştiriyor. Olaya salt hukuk kuralları içinde mi bakacağız? Yoksa bir kadının varoluşunu etkileyen, iç ve dış unsurları dikkate alarak mı karar vereceğiz?

5.The Holdovers

Alexandre Payne’nin yönetmen imzasını attığı “About Schmidt-Schmidt Hakkında” (2002), “Sideways” (2004), “Dünden Kalanlar-The Descendents” (2011) filmleriyle, insanın hayatta kaçırdığı bazı şeyleri gecikmeli fark etmesinin verdiği mutluluklar üzerine kurulu küçük hikayeler anlattı. “The Holdovers”’da bir kez daha bu minvalde ilerleyen, 70’lerden kalma bir hikaye anlatıyor. Bu yılın en güzel, en özgün senaryolarından birisi. Dönem yansıması, oyumnculuklarla öyküyle mükemmel harmanlanıyor.
Paul Giammatti başta olmak üzere mükemmel bir oyuncu iş birliği var. “Sideways” sonrası ikinci kez Payne ile çalışan Giamatti, gözüktüğü her sahnede karakterini yaşatıyor. Karşısında ilk profesyonel çalışmasında öğrencisi Angus karakterinde Dominic Sessa ise geleceğin yıldızı olacağı sinyallerini gönderiyor. Mary’de ise Joy Randolph en iyi yardımcı kadın oyuncu ödüllerinin hepsine rahatlıkla aday olur.

6. Bir Düşüşün Anatomisi-Anatomie d’une chute

Cannes 2023’de Altın Palmiye ödülünü kazanan Justine Triet filmi. Cannes’da “The Piano” filmiyle Jane Campion ve “Titane” filmiyle Fransız Julia Ducournau’nun ardından Altın Palmiye ödülünü kazanan üçüncü kadın yönetmen oldu. Ölümle biten bir yüksekten düşüşün araştırılması ve yargılanma sürecini anlatır film. Ölenin karısı Sandra şüpheli olarak mahkemeye sevk edilir.

Mahkeme salonundaki sorgulamada bir evliliğin süreçleri yelpaze gibi açılır. Sandra kocasını gerçekten öldürmüş müdür? Fiziken olmasa bile manen öldürmüş olabilir mi? Sürpriz tanıklar ve kayıtlar Sandra’yı suçlar mahiyettedir. Sandra Hüller’in muhteşem performansı filmin kalitesini arttırıyor.

7.Barbie

Barbie’nin sinemaya aktarımında yönetmen ve senarist künyesinde Greta Garwig ve Noah Baumbach adlarının olması şaşırtıcıydı. Amerika Bağımsız Sineması’nın önde gelen isimlerinin 50’lerden bu yana artık miadını doldurmuş bir oyuncak markasıyla anılması tuhaftan öteydi.

Bu ikili gerekli dokunuşlarla Barbie’den, bir Pinokyo öyküsü çıkarmışlar. Pinokyo, nasıl oyuncak dünyasından çıkıp gerçek dünyada yer almak istiyorsa Barbie’de aynı motivasyonla hareket ediyor. Bunu yaparken ilk bölümde Barbie Land olarak adlandırılan aşırı pembe renklere boyalı oyuncak dünyasını naif mi naif, her şeyin eğlence, partileme üzerine kurulu yaşam tarzını mükemmel bir yapaylık içinde gösteriyorlar. Her türde başarılı Barbie figürünün temsil edildiği bu yapaylıkta Ken’ler, sadece eğlenceli eşlikçilerdir. Eğlencelerde Barbie’lerin müsaade ettikleri kadar sahne alan terbiyeli, yakışıklı, bakımlı plaj çocuklarıdır. Günün birinde Barbie’nin elinde olmadan aklına düşen ölüm düşüncesi kafasını karıştırır. Bu nedir yaa? Her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir ülkede karanlık düşüncelere ne gerek var ki? Gerçek dünyaya geçmeye karar veren Barbie’ye hiç planlamadığı şekilde Ken’in de katılmasıyla işler değişir. Barbie ise artık eskisi kadar masum ve kolay razı edilebilir bir kız değildir. Filmin gişe başarısı ise 2023 yılının en önemli film olayına dönüştürdü.

8.Ayrılma Kararı-Decision to Leave

Bazı filmlerin içine girmek zordur, girdikten sonra da çıkmak zaman alır. “Ayrılma Kararı” bu türün mükemmel bir örneği. Güney Kore sinemasının nevi şahsına münhasır yönetmeni Park Chan-wook, çok katmanlı anlatımları, zamansal sıçramalarıyla seyircisinden özenli bir katılım bekler. Sinematografisinin en çok ödül almış filmlerinin başında Kore usulü şiddeti şiirsel bir dille kullandığı “Old Boy” gelir. İlk gösterimi yine 2022 Cannes’da olan “Ayrılma Kararı” ile Altın Palmiye’yi hedeflemesine karşın en iyi yönetmen ödülüyle yetinmek zorunda kaldı.Park Chan-wook polisiye bir öykü anlatıyor. Bunu anlatırken “film noir” kalıplarını baştan sona kendi sinema anlayışına adapte ediyor, cinayet, sırlar ve melankolik bir aşk aynı potada eriyor.

9.Fair Play-Netflix

“Fair Play” dışı şık, içi hırs dolu plazalardaki çalışma modeline adeta bir referans sunuyor. Empati kuramayacağımız kadar hırslı iki genç beyaz yakalı üzerinden ilerleyen çirkin bir hikaye.
Kanadalı kadın yönetmen Choloe Domont hikaye sempatik olsun, seyirciye karakterlerini sevdirmek gibi bir niyeti yok. Kariyer hırsının duyguları körelttiği, toksikleşen bir ilişkiyi izliyoruz. Eril gücün hakimiyetindeki iş alanlarında, kadın başarısının ne kadar tehlikeli sularda olabileceğini gösteriyor. Emily’nin (Phoebe Dynevon) Luke (Alden Ehrenreich) arasında şehvet, arzu dolu başlayan ilişki, tahmin edilemez bir noktaya gidiyor.

10. Balina-The Whale

2023 Oscar ödüllerinde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanan Brendan Fraser’ın obez bir adamın trajedisini canlandırdığı ”Balina-The Whale” yılın en iyi filmlerinden oldu. Her filminde özgün bir şeyler keşfettiğim Darren Aronofsky, yönetmenlik dokunuşlarıyla 116 dakika boyu tek mekanda geçen bir tiyatro eserini sıkmayan, izleyeni içine alan bir filme dönüştürmüş. Bravo doğrusu…

Öykünün ana metaforu ise Herman Melville’in 1851’de yazdığı Moby Dick romanı oluşturuyor. Balinayı andıran şişmanlık ve roman anlatıcısı Ishmael’in yalnızlığı sanki Charlie’nin bedeninde ve ruhunda birleşmiştir. Yaşamının son demlerinde bu konuda yazılmış bir denemeyi okuyarak veda etmek ister
Filmin başarısında 270 kiloluk dev bir cüsseye bürünmüş Brendan Fraser’ın katkısı çok büyük. Rol için bir hayli kilo almış olsa bile her gün giydirilmesi saatlerce süren, kostüm ustası Adrien Morot’un hazırladığı lateks giysiyle ölümcül bir şişmanlığa ulaşmış. CGI rötuşları da var tabi ki… Oyunculuk performansı 2023’de 20’den fazla ödül kazandı ve en sonunda hak ettiği Oscar’ı aldı.

Yazarın Diğer Yazıları