May December-Bir Skandalın Peşinde-2023
Yönetmen:Todd Haynes.
Oyuncular : Natalie Portman, Julianne Moore, Charles Melton, Cory Michael Smith.
“May December- Bir Skandalın Peşinde” 90^lı yıllarda yaşanmış bir cinsel taciz olayından yola çıkıyor. 34 yaşında kadın öğretmen Mary Key Letourneau, 12 yaşındaki erkek öğrenci Vili Fualaau ile cinsel ilişkiye girer. İkinci dereceden ağır tecavüz suçlaması ile karşı karşıya kalır ve kabul eder. Cezanın verilmesini beklerken Fualaau’dan ilk kız çocuğunu doğurur. 7,5 yıl hapis cezası verilse de, bunun sadece 3 ayını hapiste geçirir. Çocuktan ömür boyu uzak durma cezası alır. Tahliye olmasından kısa bir süre sonra polis onu Fualaau’yla birlikte bir arabada yakalar. Yargıç, bu kez savunma anlaşmasını iptal eder ve 7,5 yıllık hapis cezasını onar. Hapisteyken ikinci çocuğunu doğurur, 1998-2004 arası hapis yatar. 2005 yılında evlenirler ve 14 yıl evlilik sonunda boşanırlar. Tabloid basını uzun süre meşgul eden bu olay üzerine çekilmiş belgesel bile var.
İzlemeden bence olayın detaylarını bilmek filme girmeyi kolaylaştırıyor. Zira anlatım 3 çocuklu çiftin aile hayatına ortadan bir yerden giriyor. Geçmişte yaşananları gazete küpürleri üzerinden kısaca hatırlatıyor, o kadar… Karakterler farklı isimlerle karşımıza geliyor: Gracie (Julianne Moore), Joe (Charles Melton). Georgia, Savannah’ta oturan çiftin evlerine TV oyuncusu Elisabeth’in (Nathalie Portman) gelmesiyle açılıyor perde. Elisabeth çiftin yaşadıklarını öyküleyecek kurmaca filmde canlandıracağı Gracie karakterini tanımak istemektedir. Onu gözlemlemek, hayatını, çocuklarını ve Joe ile ilişkisini keşfetmektir amacı. Metod oyunculuğu gerçekçi bakış açısını hedefler. Oyuncunun, o kimliğe bürünerek, hissederek canlandırmasını talep eder. Elisabeth’in varlığı, yapmak istedikleri başta Gracie olmak üzere aile tarafından takdirle karşılanır. Yaşadıklarının gerçek bir aşk olduğunu, toplum tarafından yanlış anlaşıldıklarını düşünmektedir. Belki de film bunun ortaya çıkması için bir fırsat olacaktır. Elisabeth araştırmacı bir gazeteci gibi dolaşmaya başlar çevrede. Gracie’nin eski eşiyle, savunma avukatıyla, ilk evliliğinden olan oğlu George ile konuşur, bilgi toplar.
İlişkileri Gracie’nin hep söylediği gibi gerçek bir aşk mıdır? Yoksa cinsel dürtülerden, baskılardan doğan bir mecburiyet midir? Her geçen gün Gracie’nin psikolojisini daha iyi anlamaya başlar. Joe, yoksa karısının çizdiği bir hayatın figüranı mıdır?
Yaşananlar tüm hatlarıyla yönetmen koltuğundaki Todd Haynes’ın kayıtsız kalamayacağı bir aşk hikayesi. 2015’de izlediğimiz “Carol”’da varlıklı, sosyetik bir kadının (Cate Blanchette) aşık olduğu hayatının baharında Therese (Rooney Mara) ile yaşadıkları tutkuyu anlatmıştı. Yine Julienne Moore ile çevirdiği “Cennetten Çok Uzakta-Far From Heaven” (2005) filminde de, taşrada yaşayan evli bir kadının mutlu aile tablosu içinde yaşadığı duygu değişimlerini ve sonunda baskılanan arzuların patlamasını izletmişti. Haynes karakterlerinin yaşadığı tutkuyu ve bastırılmış duygularını derinlemesine inceleyen, karanlıklarından korkmayan bir yönetmen.
Bu filminde de Gracie ve Joe arasındaki ilişkiyi Elisabeth’in gözünden yansıtıyor. İlişkinin nasıl ortaya çıktığıyla çok ilgilenmiyor, tek bir kare sunmuyor geçmişle ilgili, altta yatan psikoloji etrafında dönüp duruyor. Yoksa ilişkinin 20 yıl sonrasına neden odaklansın? Altta yatan saf bir aşk mıdır? Yoksa başka bir şey mi? Merak ettiriyor, ilgimizi sürekli ayakta tutuyor. Gracie seven bir kadın mıdır? Yoksa baskıcı bir kontrol manyağı mıdır? Elisabeth’in yaşadığı değişimler oyuncu kimliğinin bir parçası mıdır? Finalde bu sorulara büyük ölçüde cevap buluyoruz. İpek böceği kozasından çıkan kelebeğin Joe tarafından serbest bırakılması, çiftin geleceğinin, onun sıkıntılarının bir işareti gibi…
Julianne Moore ve Natalie Portman mükemmel oyunculuklar sunuyor. Moore, Gracie karakterinin ardında saklamak istediklerini o kadar güzel hissettiriyor ki… Şapka dedirtiyor… Portman araştırmacı bir karakterin, kaygan zemin üzerindeki dansını yakalıyor, keşiflerini seyirciye ima ediyor. Yine de oyunbaz bir karakter intibasını silmiyor. Joe’da ise Charles Melton üzerinde yılların biriktirdiği baskıyı, kafasındaki soruları mükemmel bir beden diliyle veriyor.
Görüntü yönetmeni Christopher Blauvelt, çekimlerde kullandığı 35 mm. geçmiş yılların grenli dokusunu, hafif pastel renklerini yansıtıyor. Geçmişten yıllardan gelen bir film havası veriyor. Müzik ise büyük sürpriz. Michel Legrand’ın daha önce “Arabulucu” filminde kullanılmış müziği bir gerginlik unsuru olarak araya öyle bir giriyor ki, melodram yapısını sekteye uğratıyor.
Son iyi iyi filmlerinden. 2023’de birçok listede ilk sıralarda yer alamsı boşuna değil.