Belki başka bir hayatta…
Past Lives- Başka Bir Hayatta-2023
Yönetmen: Céline Song.
Oyuncular: Greta Lee, Teo Yoo, John Magaro.
“Başka Bir Hayatta-Past Lives” bu yılın en çok beğenilen filmlerinden birisi oldu. Indie Wire ve Sound and Sight gibi sinemanın sanatsal değerlerini araştıran sitelerde yılın en iyileri arasında ilk sıralarda kendisine yer buldu.
2023 Sundance’da gerçekleşen ilk gösterimi sonrası üzerinde en çok konuşulan filmler arasında oldu. Kadın yönetmeni Céline Song, Güney Kore kökenli Kanada’da yaşıyor ve ilk uzun metrajı. Tiyatro yazarlığı esas uğraşı ve ilk film senaryosu. Tiyatro ruhu bilhassa final bölümünde o kadar güzel ortaya çıkıyor ki…
Öz yaşamından esinlendiği bir hikaye anlatıyor Song. Filmdeki karakterler, yaşananlar yaşamından aklında tuttukları. Film bir bar sekansıyla açılıyor. Barda oturan üç kişi için görüntüye getirilmeyen kişiler tarafından yapılan farklı yorumları duyarız. Asyalı kız ve Asyalı erkek bir çiftse, yan taburede oturan Amerikalı beyaz arkadaşları mıdır? Yoksa ikisi turisttir de, Amerikalı adam rehberleri midir? Sever insanoğlu başka yaşamları gözetlemeyi, tahminleri savurmayı.
Havada bir melankoli, üzüntülü bir atmosfer vardır. Konuşmalar ve duygular farklı yerlerde gibidir. Kadının bir anda fark etmiş gibi kameraya sabitlenen bakışıyla 24 yıl geriye gideriz.
Na-Young ve Hae-Sung orta okul yıllarında aynı sınıfta, evleri yakın ve çalışkanlıkta rekabetçi iki arkadaşlardır. Aralarında çocukluk aşkı diyebileceğimiz bir duygusallık vardır. Young’ın ailesinin Kanada’ya göç etmesiyle iki arkadaşın yolları ayrılır.
12 yıl sonra artık New York’ta yazarlık yapan Na-Young artık Nora adını almıştır. Hae-Sung ise uzun bir askerlik hizmeti sonrası üniversitede işletme okumaya başlamıştır. Sosyal medya üzerinden birbirlerini bulurlar. Görüntülü konuşmaya başlarlar. Sonra yine bir ara verirler. Nora’nın yazar çevresinden tanıştığı Arthur ile evliliğe uzanan ilişkisi bu sırada başlar.
Duygusallığı ve akışıyla yumuşacık bir film. “A Mood For Love”’ın stilistik gösterisiyle veya “After Sunset”’in gevezeliğiyle karşılaştırmamak lazım. Farklı kulvarlarda kalırlar. Finalde duygusallaşmamak elde değil. Duyguları o kadar güzel yaşatıyor ki… Gözyaşlarını, bu içten gelerek çekilmiş sahnelerde tutmak çok zor. Hele çocukluk yıllarındaki ayrılık sahnesine olan gönderme yok mu… Bu küçük hikayede iki nazik insanın devasa kent binaları arasındaki kayboluşları mükemmel görselleşmiş. Sanki göçmen olmanın bir duygusu yansıyor gibi…
Yerel kültürde “İn-Yun” olarak adlandırılan, bize yakın çevirisiyle “duygusal kader” inanışı yaşananları özetleyebilir. Ruhen birbirine bağlı insanların bugünkü yaşamda bir araya gelememesini tarif ediyor. Gelecekte başka bir şekilde, başka bir yaşamda bir araya gelmek mümkün müdür? Bu inanca göre evet. Belirsizliklerin şekillendirdiği bir yaşamda hangi karar doğrudur? Gitmek mi, kalmak mı? Hangisi mutluluk vericidir?
Nora’nın kocası Arthur karakteri çok güzel işlenmiş. Farklı bir kültürden gelen karısının geçmişi karşısında saygılı, son derece anlayışlı bir adam. Finaldeki “üzgünüm” sözcüğü bile onun tüm duygularını dışa vuruyor. O’nu sanki kültüründen koparmış suçluluğunu dışa vuruyor.
Céline Song sinema kariyerine muhteşem bir başlangıç yapmış. Büyük, sarsıcı dramatik kırılmaları olmayan samimi, yumuşak akışlı filmleri her zaman sevdim. Bunları yapmak özel dokunuşlar gerektirir. İşte bu filmde onlardan birisi… Oyunculuklarda mükemmel bir takım oyunu var. Sessiz anlar, yavaşça, usulca dokunmalar hepsi bu yılın en duygusal filmine imza atıyor.