Gülşah Elikbank

Cesur Olabilmek

Gülşah Elikbank

Tolstoy’un söylediği gibi, ‘Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya biri bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.’ Biz buna kahramanın yolculuğu deriz. Her iyi öykü ya da roman bir değişim, dönüşüm içerir. Yüksek lisansımı yönetim psikolojisinde yaptığımda her insanın kendi kariyer planının da bir roman kahramanına benzediğini fark etmiştim. Biz de kendi hayatımızın kahramanıyız neticede. Sıkıcı bir yaşam öyküsü yazmamak elimizde. 
İnsan, acıdan, hasretten, ayrılıktan, yoksunluktan elbette korkar ama asıl korkulması gereken, tüm bunları artık hissedemeyen bir kalp değil midir? Sıradanlığı, yavanlığı, yozluğu kanıksamaktan ve tek gerçek sanmaktan daha beter ne olabilir? Çektiğiniz sancıya, uykusuz gecelere, efkârlı iç çekişlere rağmen, yine de o kapıyı açık bırakmak... Asıl cesaret bu değil midir? Kederin, hüznün yılgınlığına kapılmadan, aşkın o saf büyüsüne, insanın görkemli ruhuna inanmak, hep inanmak... 
Einstein, Freud'a yazdığı bir mektupla şöyle sorar? "Nasıl oluyor da bu azınlık kendi hırsları ve emelleri doğrultusunda, herhangi bir savaş durumunda kayıplar verecek ve acı çekecek çoğunluğun iradesine böylesine hükmedecek duruma gelebiliyor?”
Freud yanıtında insanın özellikle de erkeklerin şiddete yatkınlığını vurgular. Bu kadar basit midir bu sorunun yanıtı emin değilim. Artık biraz da bu şiddeti kansıksadık sanki. Hele ki son dönem Türk dizilerine bakarsanız…
Tam da bu soruya yanıt ararken geçti elime Prof. Dr. Tayfun Uzbay’ın son kitabı "Öğrenilmiş Çaresizlik"… Kitap, bireylerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı en büyük psikolojik engellerden biri olan öğrenilmiş çaresizliği derinlemesine ele alıyor. Kitap, okurlarını bu kavramın yaşam kalitemizi nasıl etkilediğini anlamaya davet ederken, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bununla nasıl mücadele edilebileceğine dair çözüm önerileri sunuyor. Uzbay, kişinin tekrar eden başarısızlıklar ve kontrol edemediği durumlar karşısında umutsuzluk ve değersizlik duygularına kapılmasıyla ortaya çıkan olguyu sadece psikolojik bir sorun olarak değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de ele alarak çarpıcı örnekler sunuyor. Uzbay’ın literatüre ilk kez kazandırdığı "kolektif öğrenilmiş çaresizlik" kavramı derinlemesine tartışılıyor. Kitap, bireysel ve toplumsal değişim için ilham verici bir rehber sunuyor. Prof. Dr. Tayfun Uzbay, bilimsel birikimini ve kişisel deneyimlerini samimi bir dille okuyucuya aktarırken, beyin nöroplastisitesi ve ruh sağlığı üzerine yaptığı açıklamalarla konuyu derinleştiriyor. İnsana ve topluma dair kafa yoranlar için özellikle öneriyorum. 


 

Yazarın Diğer Yazıları