Einstein, Freud'a yazdığı bir mektupla şöyle sorar? "Nasıl oluyor da bir azınlık kendi hırsları ve emelleri doğrultusunda, herhangi bir savaş durumunda kayıplar verecek ve acı çekecek çoğunluğun iradesine böylesine hükmedecek duruma gelebiliyor?” Belki de yüzyıllardır savaşan insan oğlunun kendine de sorması gereken soru bu aslında. Freud yanıtında insanın özellikle de erkeklerin şiddete yatkınlığını vurgular. Bu kadar basit midir bu sorunun yanıtı emin değilim. Şüphesiz, tarihe bakınca ya da günümüzde şiddete uğrayan taraflara bakınca bunda doğruluk payı yüksek ama sadece şiddete yatkınlık mı bu? Altında başka şeyler de yok mu?
Çok güzel bir söz: Herhangi bir şeye baktığında gördüğün güzellik, senin içindeki güzelliğin yansımasıdır. Bu sebeple bazı insanlar ne görürlerse görsünler karanlık görürler. Onları değiştirmeye çalışmayın, mümkün değil bu. Siz kendi kalbinizi yeşertmeye bakın. Kendi iyileşmek istemeyen birine şifa vermek imkansız. İnsan bunu epey bir kalp kırıklığından sonra öğreniyor. Dünyada mutlu olmak için her neden var, mutsuz olmak için de öyle. Kötülük çok organize ve bazen de kendiliğinden... Bunu bu hafta yaşanan acı olaylarla, kayıplarla bir kez daha gördük. Oysa iyilik öyle değil, mücadele istiyor, bilinç ve vicdan istiyor. Bunu bilerek iyimser kalmayı seçmek de taraf olmak demek. Çünkü dünyanın umuda ihtiyacı var, en çok da bizden ışık olmamızı bekleyen karanlıkta bırakılmış çocuklar var. Bu umursamaz bir neşe değil, tam tersi fazla umursamanın verdiği bir coşku.
Bizi yani iyileri yenemezler. Belki düşeriz, belki canımız çok acır, kalbimiz kanar ama yine ayağa kalkar, gerekeni yapar ve yola devam ederiz. İyilerin başka şansı yoktur ne de olsa. Onlar bu dünyadaki sorumluluklarının bilincedir ve bu yükü taşımaya gönüllü olmuşlardır bir kere... Zaten bu bilinç sayesinde dünyada hala güzel bir şeyler var, umutlu günler, bize bir parça da olsa nefes aldıran güneşli günler var. Geçenlerde bir okurum, ruh sağlığım korumak için sizi takip ediyorum, iyimserliğiniz bana ümit veriyor, yazdığı için bunları paylaşmak istedim sizinle. Biz de çok kalabalığız sadece biraz daha belli etmemiz gerekiyor kendimizi.
