Günnur Berber

Ah be Kordon

Günnur Berber

İzmir’in kalbi Alsancak Kordon… Deniz kokusunun her köşesini saran, tarihi binaların ve modern yaşamın buluştuğu bu cennet köşe, gün batımı vakti bambaşka bir dünyaya dönüşür. Güneş gökyüzünde son dansını yaparken, turuncular, pembeler ve morlar karışır ruhlara. Bu güzelliğe tanık olmak için insanlar Kordon’a akın eder. Kimileri sevdiğinin elini tutmuş sessizce gün batımını izler, kimileri arkadaşlarıyla kahkahalar eşliğinde sohbet eder, kimileri ise yalnız geçmişi düşünür veya geleceğe dair hayaller kurar.

Sevdiklerini alan da oraya gelir sevdiklerinden ayrılan da… Sevdiğini alan sevdiğinle konuşur ayrılan denizle…

İşin yorgunluğundan bitkin düşmüş bir akşamüstüydü, deniz işyerine epey yakın. Güneş batmak üzereydi ve ben denizin iyot kokusunu içime çekmeden, günün son ışıklarını seyretmeden eve dönmek istemedim. Sahile yaklaştıkça meltem yüzümü okşadı, dalgaların sesi ruhuma huzur verdi. Birazdan kavuşacak ikimizde mutlu olacaktık ama o akşam, beklenmedik bir manzarayla karşılaştım; denizin yüzeyi plastik parçalar, atılmış çöplerler doluydu.

İçini dökmek ister gibi hırçındı, ona ait olmayan hiçbir şeyi istememiş her şeyi kıyıya vurmuştu. Plastiklerin kirlettiği suları, boğulan canlıları, yok edilen güzelliği anlatmak istiyordu. İlk defa sustum, ilk defa benim anlatacaklarım daha önemsiz kaldı. Ne kadar çok dinlemişti bugüne kadar beni, oysa fark ettim ki ben neredeyse hiç dinlememişim onu.

Oysa fısıldıyordu;

“Ben deniz’im. Derin mavi suların sakini, sonsuz ufukların tanığı. Binlerce canlıya ev sahipliği yapan, doğanın mucizelerine şahit olan bir dünya. Fakat son zamanlarda, güzelliğim gölgelenmeye başladı. Plastik parçalar ve çöpler, sularımı kirletiyor, deniz canlılarına zarar veriyor ve evimi yok ediyor.

Plastik torbalar, sanki yosunlarımın yerini almış gibi dalgalar arasında süzülüyor. Balıklar, onları denizanası sanıp yutuyor ve zehirleniyor. Kuşlar, plastik parçaları yem sanıyor ve mideleri tıkanıyor. Kaplumbağalar, plastik torbaları denizanası sanıp yutuyor ve boğuluyor.

Pet şişeler, kaya dipleri boyunca uzanan bir çöplük gibi görünüyor. Mercan resifleri, bu plastik yığınlar arasında yok oluyor. Denizin dibindeki canlılar, plastiklerden dolayı yaşam alanlarını kaybediyor ve açlıktan ölüyor.

Metal kutular, sularımda paslanıyor ve deniz canlılarına zarar veriyor. Kimyasallar, sularımı zehirliyor ve deniz canlılarını hasta ediyor. Plastik stravlar, deniz canlılarının burunlarına giriyor ve nefes almalarını engelliyor.

Ben Deniz’im ve bu kirlilikten bıktım. Artık güzelliğimi kaybetmek istemiyorum. Artık deniz canlılarının acı çekmesini görmek istemiyorum. Artık evimin yok olmasını istemiyorum. Lütfen bana yardım edin. Plastik kullanmayın, çöplerinizi denizlere atmayın. Doğayı korumak için el ele verelim. Denizlerin ve deniz canlılarının geleceği için hepimiz sorumluyuz.

Birlikte hareket edersek, denizleri tekrar maviye boyayabiliriz. Plastik kirliliğiyle savaşabilir, deniz canlılarının yaşam alanlarını koruyabiliriz. Doğayla uyum içinde yaşayabilir ve güzel bir dünya inşa edebiliriz… “

Yazarın Diğer Yazıları