Hayat yolculuğumuz boyunca, her adımda adeta birer dönüm noktası görevi gören eleştirilerle karşılaşırız. Kimi zaman yapıcı ve yol gösterici birer pusula görevi gören bu eleştiriler, kendimizi geliştirmemize ve eksiklerimizi fark etmemize yardımcı olur. Fakat ne yazık ki, her eleştiri bu niyetle ve özenle sunulmaz. Bazen de yıkıcı ve motivasyon kırıcı sözler, adeta birer balyoz gibi ruhumuza işleyebilir. Peki, biz bu karmaşık eleştiri denizinde hangi pusulaları takip etmeli, hangi balyozlardan korunmalıyız?
Bana göre, ister yapıcı ister yıkıcı olsun, eleştirilerin asıl amacı “çorbamıza bir tuz katmak” olmalıdır. Yani, bizi geliştirmeyi, eksiklerimizi tamamlamayı ve daha iyisini yapmamızı sağlamayı hedeflemelidir. Eğer bir eleştiri bu amaca hizmet etmiyorsa, o eleştiriyi dikkate almamak en doğrusu olacaktır.
Eleştiriyi sunan kişinin niyeti de oldukça önemlidir, insanları değerli kılan şeylerden biri de yapıcı eleştiri yeteneğidir. Gerçek bir eleştiri, sadece eksikleri değil, aynı zamanda bu eksiklerin nasıl giderilebileceğini de gösteren öneriler içermelidir. Yıkıcı ve motivasyon kırıcı eleştiriler ise, sadece karşımızdaki kişiyi rencide etmeye ve pes etmesine yol açmaya yarar.
İyi düşünmeli iyi gözlemlemeli…
Yine de , her eleştiri birer hazinedir.
Fakat bu hazineyi doğru şekilde değerlendirmek ve işleyen madenlere dönüştürmek bizim elimizdedir.