Cinayet sadece bir insanı, ya da bir hayvanı öldürmek demek değildir. Bazen öyle cinayetler vardır ki, onların cezası bile yoktur. “Bıcak yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez” çocukluğumuzdan beri bu sözü büyüklerimizden çokca duymuşuzdur.
Küçükken annemizin bize sinirlenip, arkamıza fırlattığı terliği, yada oklavayla bizi dövdüğü günler, ya da babamızın sözünü dinlemediğimizde, veya yaramazlık ettigimizde bize attığı tokat hala aklımızdadır.Yıllar önce olan, hatırladığımız da sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz bu olayların şimdi ne kadar basit ve saçma olduğunu anlıyoruz.
Şimdi anladık ki, yaşadığımız ve hatırladığımız da bizi üzen, sinirlendiren bu tür yaşadıklarımızdan daha beter, daha kötü ve kaldırması güç nice olaylar gördük ve yaşadık.
Ben, duygularımızın, ruhumuzun katledilmesi konusunu ele aldığım bu yazımda, bu konuyu incelemek istedim.
Mesela, yıllarca birini sevmiş, aşık olmuş, ve onunla bir ömür geçirmek, mutlu olmak istiyorsun. Nihayet nikah kıyılıyor evleniyorsun. Daha evliliğin ilk günü, başka bir dünyaya adım attığını farkediyorsun. Evlilik öncesi yaşadığın güzellikler, kurduğunuz hayaller, el-ele, kol-kola girdiğiniz evin kapısından içeri girdiğinizde hepsinin dışarda kaldığını, karşınızdakinin bam başka bir insan olduğunu görüyorsun. Şaşırıyor, çırpınıyor, bunun gerçek olamıyacağını düşünüyorsun çaresizce…
Ama ne fayda…
Bazende çok sevdiğin arkadaş, dost dediğin biri öyle ihanet ederki sana, yine duyguların paramparça olur. Sevdiğin, arkadaş, dost dediğin insanların ihaneti başka insanlara da artık güvenmemen gerektiğini ögretir sana. Bir söz var ya “insanları tanıdıkça hayvanları daha çok sevmeye başladım” diye. Bana göre bu söz doğru değil. Zaten hayvanlar Allah’ın doğadan, insandan sonra yarattığı, dünyayı güzelleştiren, doğanın dengesini sağlayan, bazende insanların yaşamasını kolaylaştıran canlılardır. Hayvanları sevmek hepimizin insanlık borcudur.
Ama ben diyorum ki, insanları tanıdıkca biz, hayatı sevmeye başlamalıyız. Hayata sım sıkı sarılalım ki, sevdiğimiz bazı insanların içimizde açtıkları yaraları, yıktıkları hayallerimizi, paramparça ettikleri duygularımızı yeniden diriltelim. Herşeyi sıfırlayıp hayata yeniden başlayalım. Bir insanın duygularını öldürmek, onu kurşunla, hançerle öldürmekten daha büyük bir cinayettir. Tüm cinayetler insanın duygularının kırılmasından, hayallerinin yıkılmasından, gururunun yıkılmasından, hayatının mahvedilmesinden sonra yaşanır.
Öyleyse, birrbirimizin gururunu kırmadan, hayallerimizi yıkmadan yaşayalım. İnsanoğlu ruh la bedenin birleştiği bir varlıktır. Ruh olmazsa beden yaşayamaz. Öyleyse hem beden hemde ruh sağlığımızı korumaya özen göstermeliyiz. Bugünden itibaren, kalbimizi kıran, gururumuzu inciten insanlar olmasın hayatımızda. İnsanlığın sonunu hazırlayan savaşlar, kavgalar ,ölümler olmasın.
Bu konuları derin derin düşünmeli, bir insan olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Belki de etrafımızda olup biten acımasızlıklar bu sayede son bulur. Kendimize, ruhumuza, duygularımıza dönelim. Düşünelim… İnsana has duyguların, gururun katili olmayalım. Çünkü insan kalbini kırmaktan, gururunu incitmekten daha büyük cinayet yoktur…