Bugün aylardan Eylül. Eylül'ün ilk günlerindeyiz.Yazı uğurladık. Güzel mi uğurladık? Yazdan bir keyif aldık mı? İstediklerimiz oldu mu? Tatile çıkabildik mi? Kafa dinledik mi? Sevdiklerimizle zaman geçirebildik mi? Hiç bir şey yeterli gelmiyor. Vallahi birazcık tatil yaptım ama... "Pet Shop Boys"un bir şarkısının (love etc.) içinde geçiyor : "Too much of anything is never enough " diyor, yani bir şeyin fazlası asla yeterli değildir. Hayatta da öyle yani. Ne kadar tatil yaparsam yapayım hep böyle tatile ihtiyacım varmış gibi. O dolapta ne kadar kıyafet varsa hergün böyle bir kıyafete ihtiyacım varmış gibi. Ne kadar çay içiyorsam sanki hiç içmemişim gibi çaya ihtiyaç duyuyorum. Galiba bu yetersizlik hissini sindirmemiz gerekiyor. Yaz bitti, gitti. Yaşayabileceğiniz herşeyi yaşadık. Bu gün 1 Eylül, güzel bir sonbahar geçsin. Eylül'ün ilk gününden itibaren keyifli bir Eylül geçmesini diliyorum. Haydi buyurun Eylül ayının ilk yazısı.
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak”
Birey olmak ya da olamamak.
“Bütün insanlar orijinal olarak doğarlar, bir çoğu kopya olarak ölür” demiş William Blake.
Özgüven eksikliği taşıyan, kendini ifade etmekte zorlanan, sorunlu ve tamamlanamamış gelişim süreci sonunda ruhsal olgunluğa erişememiş kişilerdir bu kopya türler.
Üstelik bunun için bir çaba göstermeye gerek duymaz, sınırları kırmızı kalın hatlar ile belirlenmiş bir çember içinde döner dolaşır. Yepyeni, tabiri caizse hiç kullanılmamış beyinleri ile (aramızdan ayrılan bir çokları gibi) gelir ve giderler.
Üretime katkısı olmadığı gibi, sade ve sadece israfa yönelik hareket eden kopya insanlar, başkası ya da başkalarının fikirlerini olduğu gibi kabul eder, onay verirler. Ardını, aslını merak etmezler. Ön yüz yeterli gelir.
Düşünceler kopyalanır ve mümkün mertebe gölgede ve serin yerde muhafaza edilir, gün yüzü görmez.
Bir diğer anlamda “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” diyebiliriz buna.
Düşünmek güzeldir azizim…
