Hz. Mevlana Mesnevi-i Şerif'ine, "dinle" diye başlıyor ve diyor ki: "Tek müşteri kulaktır ancak dile" ve yine başka bir sözünde, "dünle beraber gitti cancağızım ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım".
Ancak günümüzde ne söylesek -af buyurun tabirimi- kulak kiri kulağı tıkamış duyulmuyor. Onların sesi duyulmaz hale gelmiş. Ben de âcizane KBB mütehassısı değilim ama acaba kulakları tıkayan o kirlerden arındırmak suretiyle, o duymadığımız sesleri acaba tekrar duyar mıyız, derdindeyim.
Hayat değişse de, zaman değişse de bilgelerin prensipleri değişmiş değil. Hz. Mevlana'nın söylemiş olduğu sözlerin bugün bile karşılığı var. Sadece Türkiye’de de değil, insanın olduğu her yerde karşılığı olan kimseler bunlar. Bu nedenle bu bilgelere evrenselliği yakalamış kimseler diyoruz. Hz. Mevlana'nın anlatmaya çalıştığı, üzerinde durduğu hususlar bellidir. O da insan olarak ben kimim, burada ne arıyorum, nereden geldim ve nereye doğru gidiyorum. Felsefede bunlar varlık sorularıdır. Zira varlığa dair görüşleriniz netleşmediği zaman, ona bağlı olarak diğer sorularınız da netleşmez. Yani omurgadaki (disk kayması) ana diskte bir problem varsa, siz küçüklerle uğraşsanız dahi o iskeleti düzeltemezsiniz.
Bir kişinin varoluşa dair sorularına karşılık ortaya koyduğu açıklamaları, buna bağlı olarak onun bilgi görüşü, toplum görüşü, siyaset görüşü ve diğer görüşler ardına dizilirler, ama öncelikle varlık görüşü. Bundan dolayı şunu vurgulamak istiyorum: Günümüzde bazı ideolojiler varlığa dair görüşü olmayan ideolojilerdir, yani siyasete dair bir görüşü vardır bir ideolojinin ama varlık görüşü yoktur. Maalesef varlığa dair bilge kişilere rastlamak da günümüzde çok zor olduğu kanaatindeyim.
Eskiden Ehem/Mühim sıralaması (Ehemi mühime tercih etmek) denirdi, yani hangisi üstte yer alacak, hangisi altta yer alacak önem sıralaması, ihtiyaçlar sıralaması da denir. İhtiyaçlar sıralamasında aslında en aşağıda olması gereken bir bakıyorsunuz en tepeye çıkmış, "benim cep telefonum yoksa krize giriyorum baba" diyen bir gençlik oluşuyor. Hayatiyet sıralaması değişti gibi.
Yani, "oğlum/kızım, cep telefonun olmasın demiyorum, tabii ki olsun ama bunu varlık problemi haline getirme". Varlık problemi daha başka şeylerdir.
Örneğin, çocuğunuz size gelip "baba/anne sağ olun benim bu dünyaya gelmeme vesile oldunuz ama ben burada ne arıyorum, ben kimim, evet sizin oğlunuzum/kızınızım ama kimim?" Günümüzde hiçbir çocuk böyle sorular sormaz hale geldi, neden?
Modernite bize yanlış hedefler koyuyor, aslında biz ıskalamıyoruz, hedefimiz yanlış.
Hz. Mevlana bir başka sözünde de, "haletinden pişkinin anlar mı ham, söz kısa kesmek gerek vesselam". Ben de hazretin sözüne uyup, yazımı burada kesiyorum.