Çarşaf da giymesin ama metrobüste de öpüşmesin diyen, sınırlı özgürlükler çağındayız.
Tahran'da eylem yapan kızın fotoğraflarını istediğini giyemediği için kolajlar yapa yapa paylaşırken, başka bir kızın metrobüste öpüşmesini kabul edemeyen özgürlük hadlerimiz/ hadsizliklerimiz var.
Bu aslında öğretilmiş bir özgürlük..
Aynı maaşlarımız gibi...
Sen bu işle ancak bu kadar kazanabilirsin dediklerinde ikna olmamıza benziyor.
Sana bu coğrafyada bu kadar özgürlük yeter, zaten fazlasını vermek istesem, sana ayıp gelir.
Bünyemiz kabul etmez.
...
Kendini entellektüel bulan bir arkadaşıma sormuştum; Özgürlüğün tanımı nedir? diye
Bana şöyle cevap vermişti; İlk Rousseau zamanında ortaya atılmış diye söze başlayınca gülmüştüm. Entellekteülemiz bile özgürlüğün insanın varoluşuyla alakalı olduğunu es geçebiliyor.
Arkadaşlar hepimiz çıplak doğduk, hepimiz odasız ortalıkta sevişen canlıların devamıyız.
Zaten son derece özgürdük. Sonra kıyafetler geldi, dinler, milletler...
Hepsini bu bilinç dediğimiz şeyle uydurduk.
Ardına namusu ahlakı yapıştırdık.
Türk Dil Kurumu'na göre "özgürlük" şöyle tanımlanmıştır:
1-Herhangi bir koşulla sınırlanmama ya da zorlamaya ve kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranmadır.
2- İnsanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine ve kendi düşüncesine göre karar vermesi durumudur.
Çok komiğiz gerçekten.