Mesut Nöbetçigil

Yürüyerek İstanbul (2)

Mesut Nöbetçigil

Bu Hafta Taksim Meydanının simgesi Cumhuriyet Anıtını incelemek uzere Taksim'deyim. Bulunduğum alan Taksim Meydanındaki Taksim Anıtı. Bu anıt, Türkiye Cumhuriyetinin ilk anıtı diyebiliriz. Nasıl ki  cumhuriyetimiz insanların  fedakarlıklarıyla  kurulmuşsa Taksim Anıtı da aynı şekilde halkın desteği ile onların maddi imkanlarıyla olusturulmuş bir anıttır  ve Turkiye Cumhuriyetini temsil etmektedir.
Efendim,Taksim Anıtı sadece  çelenk konularak saygı duruşu yapılacak bir anıt değildir. Taksim Anıtı esasında Türkiye Cumhuriyetinin nasıl kurulduğunun kısa bir hikayesi ve o anıt üzerinden hem TC'nin nasıl kurulduğunu hem TC'nin nasıl gelişme yaptığını tek bir anıt üzerinden anlatılabilmesidir. Taksim Anıtı, bir anıttan öte bir tarih objesi olarak değerlendirilmeli hatta bir tarih kitabı gibi bakılmalıdır. Onun üzerindeki her bir figür, TC'nin kuruluşundaki felsefeden yaşadığı acılara kadar her şeyi kademe kademe anlatmaktadır.
1925 yılına geldiğimizde İstanbul mebusu olan yani bugünkü manasında  İstanbul Milletvekili İsmail paşa  böyle bir anıtın yapılması için önayak oluyor ve o dönem içerisinde devletin değil böyle bir anıt yapması,  devletin kasasında böyle bir para yok ve o zamanki milletvekilleri bile maaş alma sorunu yaşıyorlar ve halka bir duyuru yapılıyor ve halkın destekleriyle bir para toplanıyor. Bu parayla beraber İtalyan mimara bir sipariş veriliyor ve iki buçuk yıl boyunca bu anıtın hazırlığı yapılıyor.
Tabii bu anıtın hikayesi için çok fazla şeyler de söylenebilir ama asıl nokta bu anıtın bir İtalyan mimarın yanında iki Türk heykeltıraşın da bu işlerde görev alması ve bu anıtın motiflerine, içindeki figürlere baktığınızda esasında dış kalıbı İstanbul'daki bir çok mimarinin inşa edilmesine vesile olan Mondere'nin tasarımı. İçerdeki heykeller de İtalyan  mimarının eseri ama onun rötuşlarında, masklarında  Türk heykeltraşların dokunuşu var.
Peki bu anıt, İtalya'da buraya getirtiliyor, inşa ediliyor, projesi bu haliyle miydi, tabiiki  hayır. İşte o yardımlarla toplanan paralar İtalyan mimara  taksitler halinde ödeniyordu. Son taksit verilemediği için İtalyan mimar, etrafında havuzun olacağı  kısmın projesini vermiyor ve bugün anıt bu haliyle tamamlanıyor. Esasında bu nasıl bir bedelle TC'nin kurulduğunu ve yeni kimliği olusturulurken nasıl bir bedel ödendiğinin güzel bir göstergesi.
Bu anıtın İstiklal Caddesine  taraf bakan yüzünde M. Kemal Paşa, Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet Paşanın figürünün hemen arkasında da iki Rus  generalinin heykeli duruyor. Bu şunu da gösteriyor: Dönem içerisinde TC'nin  nasıl bir konjoktörler içinde devam ettiginin de göstergesi. Esasında geçişli bir dönemde TC yeni kuruluyor ve Kurtuluş Savaşı döneminde kendisine siyasi ve askeri destek veren herkese bir şükran gibidir .Burada keşke Azerbaycan'da yardım toplayanlar da  anıtta yer bulsalardı, çok daha güzel olurdu.
Anıtın talimhane tarafına bakan yüzünde, işte savaşta  yaşanan o ıstırabı,  o askerin haletiruhiyesi çok güzel bir sekilde verilmistir.
Bu anıtın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamasının bir kitapçığı gibi incelenmesi gerektigini ifade edebilirim.

Yazarın Diğer Yazıları