Merhum şair “Ölüm güzel şey” dese de o kadar da kolay değil o işler. Maalesef ölümün yüzü soğuk. Durum ölene göre farklılıklar arz etse de hakikat bu…
Bu köşede sırasıyla ,ÇOCUKLUK”, “GENÇLİK”, “İHTİYARLIK” konularını da yazdık, belki okuyanlar olmuştur. Bu yazımızda da her canlının başına gelmesi kaçınılmaz olan ölüm gerçeğini ele alıyorum.
Arapça ’da mevt, vefât, helâk gibi kelimelerle ifade edilen ölüm hayâtın karşıtı olup sözlükte “hayatın sona ermesi” anlamına gelir. Genellikle “ruhun bedenden ayrılması suretiyle kişinin maddî hayat kaynağını yitirmesi” şeklinde tanımlanan ölüm ve ölüm sonrası hakkındaki algılama, inanış ve uygulamalar kültürden kültüre, devirden devire değişmektedir.
Öte yandan “İnsan bir yolcudur. Sabâvetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşire, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”
Mevlana insan hayatını, “Namazsız ezanla, ezansız namaz arasında geçen zaman.” diye tarif eder.
Kültürümüzde yeni doğan bebeğe ad koyarken,sağ kulağına ezan okunur ama bu ezandan sonra namaz kılınmaz. Bu ezanın namazı insan öldüğünde kılınır, o namaz kişinin cenaze namazıdır. Cenaze namazının ezanı doğarken okunduğu için yeniden ezan okunmaz.
Ölüm öyle bir gerçek ki insanlar Allah’ı bile inkâr etmeye cesaret edebiliyorlar ama ölüm hakikatini inkâr edemiyor, “ölüm yok.” diyemiyorlar.
Evet, hayatı yaratan Allah ölümü de yaratmıştır. Ta ki “Hangimiz güzel işler yapacak?” bilinsin diye.
İstisnasız herkes, her canlı ölümü tadacak ve tatmaktadır.
Bir ayette Allah;
“Her canlı ölümü tadıcıdır, sonunda bize döndürüleceksiniz.” Bir başka ayette de:
“Şüphesiz sen öleceksin, onlar da ölecekler.” buyrulmuştur.
Ölmeyecek olsaydı, O (s.a.v) ölmezdi.
Aslında ölüm bir nimettir.
Düşünsenize, büyük dede ve ninelerinizin hala yaşadığını…
Veya hiçbir canlının ölmediğini… Bu dünya yaşanmaz olmaz mıydı?
Ayrıca ölüm, başka vaize ihtiyaç bırakmayan çok etkili bir nasihatçidir.
Allah’ın elçisi Hz. Muhammed (s.a.v);
“Kefa bil mevti vaizen.” Size nasihatçi olarak ölüm yeter, buyurmuşlardır.
Peygamber efendimiz ölümü “En yüce dosta kavuşmak.” olarak nitelerken, Mevlana da “Şeb-i arus”, bir başkasında da “Yolda bulunmuş inci.” gibi değerlendirilmiştir. Bizler bu ufuklardan çok uzaktayız.
Ancak inancımıza göre ölüm bir yokluk değil, bilakis sonsuz bir hayata açılan turnikenin adıdır.
Merhum Erdem Bayazıt ne güzel söylemiş:
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm,
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm.
Allah hayatın da ölümün de hayırlısını versin.