Rahmet ayı Ramazan Müslüman coğrafyada hükmünü sürüyor. Oruç, teravih namazı, iftar, sahur derken bütün ihtişamıyla ilerliyor.
Peki, göz aydınlığımız çocuklarımızın Ramazan ayından nasibi ne kadar? Yoksa bu ayın Rahmet ayı olduğunu onlara fısıldamadınız mı?
Çocuk bazı temel kavramları Ramazan ayı sayesinde öğrenir. O güne kadar haz odaklı yaşayan, acıktığı zaman hemen karnını doyurmaya çalışan çocuk, hazzını ertelemeyi, sabretmeyi, kendini ve isteklerini disipline etmeyi öğrenir.
Bu yaşımda, 13 yıllık dini tahsilimde (yüksek lisans dâhil, ilkokul hariç) onlarca değerli hocadan ders dinledim. Bazılarını belki de unuttum. Ama annem ve rahmetli babamın öğrettiklerini hiç unutmadım. Çünkü onlar ilk öğretmenim ve ilk modelimdi benim için. Rahmetli babamın; “Kimin kulusun, kimin ümmetisin, dinin nedir? sorularını hem sorup hem de; “Allah’ın kuluyum, dinim İslam, Hazreti Muhammed ümmetiyim.” deyişi hala kulaklarımda çınlar. Ramazan ayında davulla manilerle uyanmalar… Sahurda yarı uykulu yenilen yemekler… Dini hayatımın şekillenmesinde birer motif oldu benim için.
Çocuk için oruç tutma denemeleri de oldukça anlamlıdır. Çünkü yetişkin olma yolunda atılan en önemli adımlardan biri de oruç tutmaktır.
Eskilerden duyardım, “tekne orucu” varmış birde…
Oruç tutmaya istekli küçük çocuklara “Sen küçüksün, ne orucu?” denmez, bu oruçtan tutturulur, öğleden sonra da iftar etmelerine izin verilirmiş. Dahası Ramazan bayramında anne- babalar bu tekne orucunu tutan çocuklardan orucunu kendilerine satmalarını isterler, sonra da para ya da hediye karşılığında satın alırlarmış, çocuklarının oruçlarını. Sanırım şimdilerde azimle oruç tutan kişilerin çoğu bu nesilden olsa gerek. Bizler de üretken zekâmızı kullanarak yeni açılımlar yapabiliriz aslında…
Günümüz çocukları sosyal meydanın da küresel etkisiyle batının (batıyı burada İslam dışı anlamında kullandım) kültür ve festivallerine hayranlık duyup, “Neden İslam’da da bu türlü eğlenceli ve renkli festivaller yok?” sorusunu sorma durumuna getirmiştir. Oysaki dinimiz İslam en renkli, en zengin, en mükemmel dindir. Onu renksizleştiren, solduran belki de biziz, biz… Başta “hediyeleşme sünnetimiz” olmak üzere, her hafta Cuma bayramımız, Ramazan ve Kurban bayramlarımız var. On bir ay yolunu gözlediğimiz ibadet şölenimiz, yardımlaşma ayımız Ramazanımız var.
Biraz beynimizi çalıştırarak bunlara renk verebiliriz. Son zamanlarda yaygınlaşan ve çocukları eğlendirirken aynı zamanda faydalı bilgiler öğreten “Çocuklar için Ramazan ayı takvimi” uygulaması harika bir buluş. Ramazan ayının her günü için bir görev ve görevi başaranlara verilen hediyeler…
Görevler ise; genellikle çocukların kolayca bilebileceği, aynı zamanda eğlenirken öğrenebilecekleri türden bir ayet ile birlikte bir hadis…
“Bütün bunlarla kim uğraşacak, vakit mi var? ” yakınmalarını duyar gibiyim.
Yazıktır, günahtır, etmeyin, eylemeyin, çocuklarınızı medya sihirbazının mahkûmu etmeyin, derim.