Ramazan ayına sayılı günler kaldı.
Pazarı pazartesiye bağlayan gece ilk teravih namazı kılınacak, Pazartesi günü de oruç tutulacak.
İbadetlerin hikmetini anlamak, hükmünü anlamaya yardımcıdır.
O halde hikmet nedir?
Hikmet için değişik tarifler getirilmiş, farklı mânâlar verilmiş. Bunlardan birkaçı şöyle:
İşleri en doğru ve en uygun biçimde yapmak.
Eşyanın hakikatinden bahseden ilim.
Eşyada gizli ilâhî sırlar ve gayeler.
Amelle beraber ilim. Faydalı ilim ve Salih amel, diye tarif edilmiştir.
“İnsandaki akıl kuvvesinin istikamet üzere ve aşırılıklardan uzak olma mertebesi.” de denilmiştir.
Bunlar içerisinde en yaygını “sır, gaye, fayda” mânâsı. “Bu işin hikmeti nedir?” denildiği zaman, ”Bundan maksat nedir? Bilemediğimiz ne gibi gizli sırlar taşıyor?” mânâsı akla gelir. O hâlde, bir iş yapılacak ve ondan bir fayda hâsıl olacaktır ki hikmet tahakkuk etsin.
Ramazan ayı Orucunun da pek çok hikmetinden bazılarını arz edeceğim, şöyle ki:
-Ramazan- ı şerifte müminler birden muntazam bir ordu görünümüne geçer. Sultanı Ezel ve Ebed, Rahman- Rahim olan Allah’ın ziyafetine davet edilmiş gibi akşama yakın Allah’ın; “Buyurun, yiyiniz, içiniz.” Emrini beklerler.
-Oruç Allah’ ın kullarına verdiği nimetlere tam bir şükürdür. Rabbimiz bizlere lutfettiği nimetlere ücret olarak sadece şükür istiyor. Şükür ise nimetleri doğrudan doğruya O’ ndan bilmek, nimetlerin kadrini bilmek, o nimetlere olan ihtiyacımızın farkına varmakla olur. İşte oruç bizlere bunu tam hissettiriyor.
Diğer zamanlarda kıymeti tam bilinemeyen nimetlerin kıymeti açlık ve susuzlukla bilinmektedir. Her istediği zaman, her istediğini yiyebilenler için kuru ekmek bir şey ifade etmeyebilir ama aç ve susuz insan için çok şey ifade eder. Hem Ramazan ayında gündüz yiyip içemeyen insan anlar ki; o nimetlerin gerçek sahibi kendi değil, her şeyin sahibi olan Allah’tır, bilir.” Demek benim değil Allah’ındır.” der, nimeti nimet bilerek şükreder.
Orucun toplum açısından faydaları ise;
Bilindiği gibi insanların sosyal durumları aynı değildir. Kimi zengin, kimi fakir; kimi şişman, kimi zayıftır. Kimi akıllı, kimi ahmaktır. Kimi Sultan, kimi de hizmetçidir. Oruç sayesinde tok olan, aç olanın halini bir parça anlayabilir, o da olmazsa hiç anlayamaz.
Güzel ahlaka ulaşmak için nefis terbiyesi çok önemlidir. Orucun nefis terbiyesine de faydası vardır. Zira nefis (ego, benlik, enaniyet) daima kötülüğü emreder. İnsan nefsi serbest olmayı canının istediği her şeyi yapmayı ister ve sonunda da hesap vermek istemez.
Özellikle de dünyada servet ve iktidar sahibi zengin ise, gaflet içinde ise bütün nimetleri yiyip- yutar. Oruç tutarsa anlar ki, nimetlerin gerçek sahibi değil, emanetçisidir. Müsaade edilmezse en basit şeyi bile yapamaz. İçi yansa bile önündeki bir bardak soğuk suyu içemez. Anlar ki hür değil, köledir, kuldur. Allah’ın kulu…
Oruç ahlakı güzelleştirir;
Bu yönüyle oruç sadece aç ve susuz kalmak değil, köklü bir irade terbiyesi, kötü alışkanlıklardan kurtulmaya yardımcı bir ahlak eğitimidir. (Açlığı bahane ederek çevresine rahatsızlık verenlerin, ailesini ve diğer insanları kıranların, konumuzla uzaktan- yakından alakası yoktur.) Peygamber efendimiz(sallalahü aleyhi vesellem) şöyle buyururlar;
“Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa Allah onun yeme ve içmeyi terk etmesine değer vermez.”
-Oruç bireyle günahlar arasında adeta bir kalkandır. Oruç insanın şehvet duygularını kontrol edebilmesini sağlar.
İnsanların oruç sayesinde merhamet duyguları gelişir.
Oruç sağlığı korumada en önemli yardımcımızdır. On bir ay yorulan sindirim sistemi organlarımıza oruç vesilesiyle dinlenme fırsatı vermiş oluruz. İftarda yemeye- içmeye abanmamalıyız. Sevgili Peygamberimiz; “Oruç tutunuz sıhhatli olursunuz.” buyurmuştur.
Oruç sabretmeyi öğretir. Bizim gibi sabrı az bir toplum için sabır çok önemlidir. Yine Efendimiz, Rehberimiz;
“Sabır imanın yarısıdır.” “Oruç sabrın yarısıdır.” buyurmuştur.
Tabi ki Ramazan ayı orucunun hikmet ve faydaları bunlarla sınırlı değildir. Biz sadece bir kısmını yazdık. Öbür yandan bu faydaların bir kısmını elde edemeyecek bile olsak, biz müminler sadece “Allah’ın emridir.” deyip, orucumuzu gene tutacağız.
Yukarıda bahsedilenler Ramazan ayı orucunun dünyaya bakan yönüydü. Ahirete bakan yönü ise değerler üstü bir durum arz ediyor. Allah Rasülü şöyle buyurur;
“Oruç bir zırhtır / bir kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın. Eğer herhangi bir kimse kendisiyle dövüşmeye yâhut sövüşmeye girişirse, ona iki defa ‘Ben oruçluyum’ desin. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlu ağzın kokusu, Yüce Allah katında misk kokusundan daha temizdir. Yüce Allah: Oruçlu kimse benim için yemesini, içmesini, cinsî arzusunu terk eder. Oruç, yalnız benim içindir / doğrudan doğruya benim için yapılan bir ibâdettir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm. Hâlbuki diğer güzel amellerin hepsi on misli ile ödenir.” Ve yine:
“Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.”
“Cennette REYYAN adlı bir kapı vardır. O kapıdan sadece oruç tutanlar girer.” buyuruyor, Allah’ın elçisi.
Ramazan ayının rahmet ve bereketinden azami derecede yararlanmak ümidiyle, hayırlı Ramazanlar diliyorum.