“İşidin ey yarenler kıymetli nesnedir aşk, değmelere verilmez hürmetli nesnedir aşk”
Yunus Emre
----------
Takvimler 14 Şubat’ı gösterdiğinde mağaza vitrinleri kırmızıya boyanır, çiçekçilerin ve kuyumcuların önü dolar taşar, restoranlar özel menüler hazırlar. Dünya genelinde milyarlarca insan, "sevgisini göstermek" için hediyeler alır, sürprizler yapar. Bavulla para harcanan hediye ve sürprizlerin en büyük tesellisi ise yapılacak sosyal medya paylaşımıyla verilecek "en çok ben seviyorum" mesajıdır.
Her sene dini bir ritüel gibi tekrarladığımız ve duygusallıktan gitgide uzaklaşan 14 Şubat'a saatler kalmışken gelin biz bu tantananın neresindeyiz onu konuşalım.
----------
Tarihi Roma’ya kadar uzanan ve Batı kültüründen dünyaya yayılan Sevgililer Günü, kapitalizmin en büyük pazarlama başarılarından biri olarak birçok toplumda olduğu gibi bizim kültürümüzde de yaygın hale gelmiş durumda.
Bir hafta öncesinden başlayan reklamlar, "sevgini göster" mottosuyla insanlarımıza içerisinde bulunduğu ekonomik durumu sorgulatmaksızın pahalı hediyeler almaya koşulluyor.
Sevgi bir güne indirgenir mi, gerçek sevgi fiyat etiketiyle ölçülür mü gibi soruları bir an olsun sorma gereksinimi duymadan bilinçli olarak dayatılan tüketim çılgınlığının tam ortasında buluyoruz kendimizi.
Oysa bizim köklerimizde sevgi ve saygının sürekliliği vardır. Mevlana’nın aşk anlayışı, Yunus Emre’nin sevgiyi yücelten sözleri, bizim sevgiye dair en büyük mirasımızdır.
Peki, sahip olduğumuz bu mirasın 14 Şubat’ta yaşadığımız ve yaşattıklarımızla bir alakası var mı? Bu soruyu da diğer sormadığımız sorular gibi sormadan devam ediyoruz.
----------
Sevgililer Günü, yalnızca kutlayanları değil, kutlayamayanları da etkiliyor. Yalnız olanlar, hediye alamayanlar, alınan hediye beklentisinin altında kalanlar için bu gün, mutluluktan çok hayal kırıklığına sebep olabiliyor. Oysa sevgi, yalnızca 14 Şubat’ın değil nefes aldığımız her anın bir parçası olmalı. Ücret mukabilinde satın alınan hiçbir nesne ve hizmet ile ölçülmemeli.
Unutmayın ki;
Alacağınız bir mücevher, sevgi dolu bir çift sözünüzden daha değerli değil. Paketleteceğiniz bilmem ne marka kaz tüyü mont, sizin sarılmanızdan daha fazla ısıtmayacak. Götüreceğiniz lüks bir restoran, sizin hazırlayacağınız bir yemekten daha lezzetliolmayacak. Yollayacağınız çok adetli gül buketi, sizin kokunuzdan daha güzelkokmayacak.
Yeter ki gerçekten sevin ve bir gün değil her gün sevin...
