Ozan Sönmez

NE SENDEN VAZGEÇERİZ NE DE AÇTIĞIN YOLDA YÜRÜMEKTEN

Ozan Sönmez

"Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir"

--------

O;

57 yıllık ömrünün büyük bölümünü ülkesinin ve milletinin bağımsızlığı için savaş meydanlarında geçirdi. Cephelerde yakalandığı hastalıklar, O'nu Türkiye Cumhuriyeti'ni kurma ve yüceltme hedefinden döndürmedi. Ama yakalandığı amansız hastalık artık dönülmez bir yolun başlangıcıydı. Vefatından 9 ay önce, takvimler 2 Şubat 1938'i gösterdiğinde çok sevdiği zeybeği son kez Bursa'da katıldığı baloda oynadı. Doktorların "bir yıl dahi yaşayamaz" teşhisine inat, hastalığına meydan okurcasına "Ayaktayım" mesajı veriyor, milletinin geleceği için direniyordu.

Hastalığı her geçen gün ilerleyince, 27 Mayıs 1938 günü tedavi için İstanbul'a gitti. Karaciğeri yorgundu, siroz teşhisi konuldu. Temmuz sonlarına doğru hastalığı daha da ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na yerleşti. Rahatsızlığının ilerlemesi nedeniyle çok istediği Cumhuriyetin 15. yıl kutlamalarına katılamayınca, Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin kendisini yalnız bırakmamak için vapurla Dolmabahçe Sarayı önüne gelerek hep bir ağızdan söyledikleri 10. Yıl Marşını duygu dolu gözlerle takip etti. 6 Kasım günü son kez kalktı yatağından. Çok sevdiği yemekleri bile yiyemiyordu artık.

Günler ilerledikçe nefes almakta iyice zorlanan Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım sabahı saat 9'u 5 geçe hayata gözlerini kapadı.

--------

Bugün bizlere düşen görev; hayatını ülkesine ve milletine adayan, karşılaştığı hiçbir zorluk karşısında geri adım atmayan, hedefine büyük bir azim ve kararlılıkla yürüyen Atatürk’ün arkasından ‘keşke’li cümlelerle yas tutmak değil, "Atatürk bugün yaşasaydı ne isterdi?" fikrinden yola çıkarak demokratik, laik, çağdaş ve uygar Türkiye Cumhuriyeti için üzerimize düşeni yapmaktır.

Her ne kadar; sosyal devlet anlayışının zayıflaması, meclisin işlevselliğini kaybetmesi, kamu kurumlarında artan liyakatsizlik, yargı bağımsızlığı, eğitim sisteminin çöküşü, gelir dağılımdaki eşitsizlik, hayat pahalılığı, işsizlik, siyasi yozlaşma, basın özgürlüğü, düzensiz göçmen sorunu, kadın cinayetleri, bireysel güvenlik endişesi ve doğaya karşı benimsenen yıkıcı tutum gibi yaşamımızı derinden etkileyen sorunların altında boğuluyor gibi hissetsek de ülkemizi içerisine düştüğü bu durumdan çıkaracak olan yine bizleriz.

Tam da bu noktada “ama nasıl?” diyenlerinizi duyar gibiyim. Bu soruya en güzel cevabı, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Gençliğe Hitabede” şu ifadelerle vermiştir.

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru-zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

--------

Üzerinde yaşadığımız toprakları bizlere vatan kılan ve ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine taşıma noktasında ilke ve inkılaplarıyla bizlere yol gösteren Kurucu Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 86. yıl dönümünde sevgi, minnet ve özlemle anıyor; Milli mücadele kahramanlarımız başta olmak üzere ülkemiz için canını ortaya koyan aziz şehitlerimizin mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları