İzmir’de kongrelerin bitmesine ramak kala AK Parti tarihinde ve kurumsalında bir ilk yaşandı. AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı katıldığı Konak ilçe kongresinde kendi partisinin ilçe başkanını yerden yere vurdu. Sadece İlçe Başkanı Sait Başdaş’a değil, diğer belediye başkan adaylarına üstü kapalı sert mesajlar verdi. Gelin birlikte analiz edelim.
SKM dışında kurduğu ekibin, ajansın ve Ankara’daki çalışma arkadaşlarının İzmir’i ve dinamiklerini bilmediği için Sayın Çankırı’yı yanılttıkları, tabiri caizse gaza getirdikleri belli. Siyaset Bilimi şunu çok iyi ispatlar ve ifade eder ki; yerel seçimin adayını halkın nabzı ve teveccühü belirler. Halk ve teveccüh ise Konak’ta Sait Baştaş'dan yanaydı. Kazanır veya kazanmaz. Oy artırır ya da düşürür bu ayrı konu. Fakat emeklerinin karşılığı ve bunca sene ilçe başkanlığının mükafatını almalıydı.
Kongreler kişisel hesaplaşma ya da kişisel hesapların görüleceği yerler değildir. Danışma toplantıları hesaplaşma yeridir fakat kongreler değildir. Zaten Ankara’nın onayı ile gelmiş bir başkanı eleştirmek aslında Ankara’yı eleştirmek demektir. Bir siyasetçi ne kadar sahada olursa olsun, sosyal medyada sempatik görünse de ; Salonu dolduran teşkilatının yanında ve özel bir günde ilçe başkanını eleştirirsen sempatikliğin kalmaz. Gün sonunda Hatice’ye değil, neticeye bakarlar. Hayatın her alanında matematik vardır. Seçim sonucu ispatlamıştır ki, Konak’ta başarısızlık ve oy kaybı vardır. Bırakın CHP'den oy almayı, kendi partinizden bile oy kaybı yaşamışsınız.
Sayın Çankırı’nın konuşmalarında bazı şifreler, itiraflar ve serzenişler vardı. Bunlardan en çarpıcı olanı. Dibi gördük ifadesi. 81 ilin milletvekillerinin ve genel merkezin kullandığı dilden çok uzaktı. Tüm ilçe belediye başkan adaylarını amatör olarak ifade etmesi, diğer ilçelerde olsam kazanırdım ifadeleri ise basına ve kamuoyunun önünde çalışma arkadaşlarını rencide ettiği gibi AK Parti’nin de dili değildir.
Teşkilat mensuplarına göre çok doğru ve yerinde konuştuğu düşünülse de, siyasetin bir kuralı vardır. Her dediğin doğru olacak fakat her doğru her yerde söylenmez. İlçe başkanına kırgınlığım var, beni yalnız bıraktı, vefasız gibi kelimelerin kullanılacağı yer kongre salonu değildi. Sayın Binali Yıldırım’ın olduğu, diğer vekillerin ve il başkanının olumlu ve birleştirici konuşmalarına rağmen Çankırı; kırıcı, eleştirel ve içindeki öfkeyi dökerek aslında İzmir’de büyük sorunların olduğunu göstermiş oldu.
Askerlikte eskilere dayanan bir kural vardır: Mağlubiyet komutana verilir. Zafer orduya. Yani, mağlubiyetin hesabını komutan verir. Bir ilçe başkanı suçu yönetimine atamaz. Vekilde, ilçe başkanına atamaz. Sayın Çankırı her ne kadar CHP’den oy aldım dese bile, rakamlar bırakın oy almayı, kendi partisinden bile yeterli oy alamadığını göstermiştir. Hatta Mardinlilerin yoğun yaşadığı mahallelerde bile Çankırı’ya tepki oylarının olduğu aşikâr. İsteyen YSK’nın sitesinden sandık numarasına göre bakıp analiz edebilir.
Sayın Çankırı’ya sadece bir noktada katılıyor ve hak veriyorum. Bir ilçe başkanı size destek vermediyse, oy kaybına sebep olduysa neden son anda desteklediniz? Ya da neden görevden almadınız? Böyle bir şey kesin dille var ise Sayın Başdaş o koltukta oturmamalıydı.
Bu söylemler İzmir’de dalga dalga yayılır ve büyür. Düğme ilk temayülde yanlış iliklendi. Sonra adaylar, meclis üyeleri, delegeler ve finalde başarısız ilçe başkanları belirlenirken hep yanlışlar yapıldı. Herkesin hesabı Genel Merkez Kongresi, Myk, Mkyk ve milletvekili olma hesapları üzerineydi. Eskiden mülakatlar ve temayüller sonucu aday tespit edilirdi şimdi önce adayı tespit ediyorlar sonra mülakat ve temayül yapıyorlar.
400 delegenin olduğu yerlerde en fazla 250 oy ile seçiliyor ilçe başkanları. İlçede oturmayan, iş yapmayan yönetimlerde. Kadın sayısı çok az. Toplantıdan toplantıya gelen ya da sadece toplantıya gelebilecek olanlar listede. Soruyorum bir ilçe başkanı neden değişir, neden değişmeli? Oy kaybı yaşayan bir ilçenin başkanı neden değişmez?
Sayın Hamza Dağ’ın Bornova kongresinde ‘“Benden önceki konuşmacılar çok uzattı o yüzden ben uzatmayacağım” diyerek salondan erken ayrılması, Bayraklı ’da bana söz verdiler, başkan yapmadılar deyip İl Yönetiminden istifa eden Onur Yılmaz ve ‘’İl Başkanımızı tufaya getirdiler’’ diyen Sayın Eyüp Kadir’in söylemleri önümüzdeki ayların ve il kongresinin şifrelerini oluşturuyor aslında.