Tuğrul Emre Kaya

Barım Barım

Tuğrul Emre Kaya

Barım ismi, Türkiye'de nadir bulunan ama anlamı derin bir isimdir. Barım, iktidar, servet, varlık ve zenginlik anlamına gelen bir kelimedir. Ayrıca "barımak" kelimesi, korumak anlamını taşır. İsimler, soy isimler bazı ailelerde ilerisi için bir anlam, bir şifre özelliği taşır.  Türkiye öyle bir coğrafyada ki, öyle bir medeniyetler beşiğidir ki, gücü elinde tutan hiçbir kimse alelade, sıradan yada nesebi bilinmeyen biri olabilir.

Ayşe Barım’da öyle sıradan birisi değil. İş buralara nasıl geldi, tekelleşme var mı? Türk dizi ve sinema sektörü kimlerin elinde? Gibi konulara girmeden önce, Gezi olaylarına en önden katılanlardan olan Tamer Karadağlı’nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne atanması sürecini irdelemek lazım fakat yerimiz sınırlı. Ben size en iyisi Barım’dan önce bu işin başında Memet Ali Alabora’nın organize ettiği Gezi olaylarını değilde, "O olmazsa Yeşilçam olmazdı" denilen, Yeşilçam'ın Finansörü, genelevler patroniçesi Matild Manukyan'ın kardeşi, Çek, senet kıran tefeci Ferdinand Manukyanı anlatayım.

Dikkat edip, bağlantı kurdunuz değil mi? O zamanlarda hep aynı kişiler başrolde ve tüm filmlerdeydi. Rahmetli Kuzey Vargın’ın şöyle bir açıklaması vardı: “O zamanlar çok az paralar alıyorduk. genellikle peşin para yoktu; 3 aylık, 6 aylık senetler veriyorlardı. ferdinand manukyan vardı, matild manukyan'ın abisi. Galatasaray’da tefecilik yapıyordu. filmcilerin çoğu o adamla anlaşmış, senetlerin tarihini ne kadar uzun tutarlarsa biz doğru o adama gidiyoruz. yarıdan aşağıya kırıyordu senetleri. Çok az paralara oynamış oluyorduk..." Yönetmen Memduh Ün’ün ifadesi ise nedense hiç gündem olmadı o zamanlar. Ne demişti Ün : "Galata’da genelevler vardır, sahibi bir kadın: matild manukyan. Onun da bir erkek kardeşi vardır. biz, manukyan derdik, onun için ismini bilmiyoruz. elinde çantayla dolaşır. haince kırardı senetleri. (...) yoksa öyle hiç mafya yoktu. bir tane adam yapardı bu işlerin hepsini."

İşlerini büyüten Manukyan Yıldız Film Stüdyosu'nu kurdu. Amacı film yapmak, sanat ya da ülkeye hayırlı bir iş yapmak mıydı? Tabiki hayır. Genelevlerden vergi rekortmeni olan bir aileden akside beklenemezdi zaten. Ülkenin ar ve haya duygusunu çökerten tüm adımları bu aile attı. 80’li yılların erotik filmlerini önce sanatçıları aç bırakarak yaptırdı. Çoğu başrol kadın sanatçıda bu yükü taşıyamadı ve genç yaşta ya intihar etti ya da öldürüldü.

Düşünebiliyor musunuz? Bir dönem Şişli Adliyesi ve Şişli Belediyesi gibi kamu kurumları da Manukyan’ın mülklerinde kiracı konumunda bulunuyordu. İşlerini hep çok gizli şekilde yapan, bu dönemin sadece sanat camiasının bildiği ama herkesin korktuğu Ayşe Barım gibi Manukyanlarda eğer bir yerde bir konuşma yapıyorsa ve sorulan sorular yaptığı işle ilgiliyse ‘’İbadette ve ticarette gizlilik esastır’’ der, kendi söylemek istediklerini söylermiş.  Bürokratlar ve siyasilerle çevrili olan hayatını hep gizli tutmuş.

Her şey her yerde söylenmez. O söyleyecek kişide ben değilim. Akla kapı açıp, iradeyi sizlere bırakarak şunlarıda bir araştırmanızda yarar vardır.
1- Manukyan; Sultan Abdülaziz döneminde, Galata ve Beyoğlu’nda açılan, daha çok da gayri Müslim Osmanlı vatandaşlarının çalıştırdığı genelev/umumhane patronları zincirinin son halkasıydı.
2-Meşhur Karaköy Zürafa Sokak Sokak’taki 42 evin, 37’si Manukyan’a diğerleri ise Erzurumlu Sümbül Yaşar Karasu’nundu. 
3-Hiçbir zaman hayat kadınlığı yapmamıştı; ama Türk kızlarını çalıştırmıştı. Neden ?
4-Polonya göçmeni Museviler tarafından kurulan Aşkenaz Sinagogu ile eskiden bu Sinagogunun hemen arkasından meşhur Zürafa sokağa geçilen o sokağın  hikayesi var mıdır ?

Devlet artık tüm yönleriyle 5.kol faaliyetlerine el attı. Şimdi anladınız mı Barım barım bağırmaları. Mesele barım değil siz halen anlamadınız mı?

 

Yazarın Diğer Yazıları