Tuğrul Emre Kaya

Cendere

Tuğrul Emre Kaya

Cendere kelime anlamı olarak bir şeyi sıkmak, ezmek gibi işlerde kullanılan düzenektir. Mecaz anlamda ise manevi baskıdır. Bu terim z ve y kuşağına Kurtlar Vadisinden aşina olsa da şu an Kurtlar Vadisi gibi dönemden geçerken yine dilimize pelesenk oldu. Son 10 yıldır ülke adeta sağ ve sol gibi kutuplaştık. AK Partiyi eleştiriyorsun CHP’li misin? Diyorlar. CHP Belediyeciliğini eleştiriyorsun ‘’AKP’li’’ diyorlar. AK Parti gitsin diye Atatürk düşmanlığı tescilli olan Hdp ile bile ittifak kurulabiliyor. Atatürkçülük ve Kemalizm sanki sadece AK Parti cenahına karşı kullanılan bir silah gibi oluyor adeta.  Saadet ve eski AK Parti kadrolarının oluşturduğu partiler bile ittifak sürecinde ak kaşık gibi göründü CHP seçmenine.

 Oysaki bu sistemi kuranlar yıllardır üzerinde çalışıp etüt ettikleri, üzerine Bilderberg toplantıları yaptıkları, 60’lardan 80’e, 80’lerden günümüze kadar kurguladıkları, alternatifini bile kendilerinin belirlediği bir oyunu hayata geçirmeye çalışıyorlar. Sistem’in kazançlı çıkması için, Türkiye'de ille ‘Siyasal İslamcılar’ ya da 'muhafazakârların' iktidar olması gerekmez, onlar aslında işlerini pekâlâ ‘Kemalistler’ ile de yürütmesini bilirler.

 İnşa etmek istedikleri sistem çok belli; İslamsız Müslümanlık ve Mustafa Kemal ‘siz Kemalizm. Onlar için ne olursa ol, sadece fikrini eyleme geçiren olma. Domuz eti yeme ama kul hakkı ye. Alkol kullanma, zina yapma ama imam nikahı adı altında eşine ihanet et. Zekât ver ama sadaka verme. Hacca git ama gidemeyen bir Müslüman kardeşini gönderme. Namaz için seminerler düzenle ama namaz kılma. Kuldan kork ama Allah'tan korkma. Kurban kes ama manasını bilme. Cuma mesajını perşembeden at ama cumanın cem olduğunu bilme. İlke ve inkılapları savun, miting yap ama uygulama. Cumhuriyetçi ol ama darbeleri savun. Milliyetçi ol ama sadece spor müsabakalarında ol. Halkçı ol ama bu jakoben halkçılıktan öte olmasın. Devletçi ol ama devleti yıkmaya çalışan teröristleri el altından destekle. İnkılapçı ol ama yeni anayasa yapma.

 Her zaman savunduğum bir tez vardır; Siyasal İslamcılık nasıl insanları dinden soğutuyor ise Kemalizm’de Atatürk’ten soğutuyor. Daha somut bir örnek vermek gerekirse; Akit okuduğunuzda İslam’ın bittiği, Müslümanların Türkiye’de hep zenci muamelesi gördüğünü okursunuz. Tam karşıt görüşünde olan Cumhuriyet okuduğunuzda ise, Şeriatın başını aldığı gittiği, neredeyse ülkenin tamamı haremlik, selamlık olduğu fikrine kapılırsınız. Hatta esprili bir ifadeyle, Akit’te dolar 10 TL., Cumhuriyet’te ise 100 TL.’dir.

 Milli ve manevi değerlere sahiplik parolası ile siyaset yapan Siyasal İslamcıların politikasında İmam Hatip Okullarının, dernek ve vakıfların çoğalması vardır. Fakat tam tersi istikamette; ülkede deizmin artması, Lgbt faaliyetlerinin çoğalması, alkol firmalarının artması, camilerdeki cemaat sayısının azalması gibi sonuçların doğması çok enteresan. Bunların sebebi; baskı, zorlama gibi gözükse de asıl sebep; Allah rızası için çıkılan yolda kullara biat etmek, dünyevi makam ve mevkilere tamah etmektir. Oysa aynı iktidarlar, sistemin dayattığı ekonomik reçeteleri, İngiliz ekonomi modeli ve milli çıkarlarımıza aykırı ekonomik sistemi mecburiyetten kabul ederler. Görünüşte ülke 'millidir ve muhafazakârdır' ama, gerçekte ‘’onların’ ’atı içeride oynamaya başlamıştır.

 Yaşlı teyzem seçim günü sabahtan Cumhuriyeti kurtarmak, İzmir’i kaptırmamak için sandığa koşa dursun; hacı amcam sabah ezanıyla tekbirlerle dinsizleri ülke başına getirmemek için sandığa gitsin. Kazanan yine onlar. Ekonomisi ve Tarımı milli olmayan kimse kazanamaz bu savaşı. Bu ülke ne İran olur ne de Fransa kimse endişe etmesin. Peki kim onlar? Aslında kişilerden ziyade, eski CIA Türkiye Direktörü Fuller ’in planladığı sistem. Karşıtlık oluştur, böl, parçala ve yut.

 Şimdi bu yazacağımı herkes not etsin ve beklesin. Bu oyunu bozacak ve keşmekeşi düzeltecek olanlar; Baykal zamanı Atatürk çizgisinden, Kılıçdaroğlu zamanı Kemalist çizgiye geçen, şimdi tekrar Atatürkçü çizgisine giren CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Tüm partilerin mecliste olacağı, hiçbir partinin diğerine ezici üstünlüğü olmayacak şekilde bir parlamento ile bu iş rayına oturur. Erken seçimden sonra da ekonomide düzelir, sistemde. Kongrelerden ve yenilenmelerden hiçbir AK Partili bir mucize beklemesin, değişmesi gerekenlerin partiyi değiştirdiği yönetimlerde eski hamam ve tasları herkes arayacak.

 Çaremiz, kutuplaşmamak ve İzm’lerden uzak durmak. İlla insan sevmek için hümanist olmanıza gerek yok, çok önceden bizim Yunus Emre’miz insan sevgisini ilmik ilmik işledi bu topraklara.

Yazarın Diğer Yazıları