Özel Sağlık Sigortalarında sigorta primleri risk değerlendirmelerine dayalı olarak belirlenir. Sigara ve alkol kullanımı, sağlık risklerini artırdığı için sigara ve alkol içen bireylerin sigorta primlerinin daha yüksek olması gerektiğini düşünüyorum. Bu durum, eşitlik ilkesinden ziyade adaletli bir sisteme dayanıyor. Nedenlerini ve sebeplerini ise 4 ana maddeye dayanarak anlatmaya çalışacağım.
1-Sağlık Riskleri ve Maliyetler: Sigara ve alkol kullanımı; kalp hastalıkları, akciğer kanseri, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi birçok ciddi sağlık sorununa yol açar. Sigara ve alkol içen bireyler, bu hastalıklar nedeniyle daha sık ve yüksek maliyetli tedavi gereksinimleri duyar. Bu durum, sigorta şirketleri için daha yüksek maliyet anlamına gelir.
2-Aktüeryal Hesaplamalar: Sigorta şirketleri, primleri belirlerken geçmiş veriler ve istatistikler üzerinden risk değerlendirmesi yapar. Sigara ve alkol içen bireylerin ortalama yaşam süresi ve sağlık harcamaları dikkate alındığında, bu bireyler için daha yüksek primler talep etmek mantıklıdır.
3-Adalet ve Teşvik: Sigara ve alkol kullanmayan bireyler, sigara ve alkol içenlere göre daha düşük sağlık risklerine sahiptir. Sigorta primlerinin farklılaştırılması, sigara içmeyenleri ödüllendirici ve sigara kullananları bırakmaya teşvik edici bir yöntem olabilir. Bu, genel olarak toplum sağlığını iyileştirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir.
4-Hukuki ve Etik Açıdan Değerlendirme: Sigorta şirketlerinin sigara ve alkol içenlerden daha yüksek prim talep etmesi, hukuki ve etik açıdan da değerlendirilebilir. İnsanların kendi sağlık tercihleri ve risk alışkanlıkları üzerine özgür iradeleri vardır, ancak bu tercihler toplu sağlık sigortası maliyetlerine etki edebilir.
Sonuç olarak, sigara ve alkol kullanan ve kullanmayanlar arasındaki sigorta primi farkının, sağlık riskleri, aktüeryal hesaplamalar, adalet ve teşvik ilkeleri doğrultusunda farklılaştırılması mantıklı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım hem bireylerin sağlığını iyileştirme hem de sigorta sisteminin sürdürülebilirliğini sağlama amacı taşır.
Size şöyle bir matematiksel bir hesapla izah etsem sanırım hak vereceksinizdir: Bir vatandaşın 18 yaşından itibaren sigortalı olarak çalıştığını ve 65 yaşında emekli olduğunu farz edelim. Ödediği sağlık primlerini son emekli olduğu tarihe göre güncelleyelim. Bu kişinin emekli olduktan sonra 3 senesini kanser olarak geçirdiği üzerinden bir hesap yaparsak, devletin karşıladığı sağlık harcamaları, ilaçlar, ameliyatlar ve hastane yatışlarını karşılamadığını hatta devlete çok fazla maddi külfet bindiğini görmüş olacaksınız.
Dünyada ve Ülkemizde uyuşturucunun, alkol ve sigara kullanımının arttığı, kaliteli bir yaşamın azaldığı, erken ölümler, ani kalp krizleri ve kanserin arttığı yapılan araştırmalarla sabittir. Dahada çarpıcı ve hayret verici bir durum ise, artan fiyatlara göre kullanım doğru orantılı bir şekilde artmaktadır.
Bizim gibi ülkelerde, devletin en büyük gelir kaynağı vergiler ve sigorta primleri olduğu düşünülürse, bu artışa göre devletin uzun vadede ayakta kalması, sağlık harcamalarını karşılaması ve memur maaşlarını ödemesi hayli zor gözüküyor.
Peki neler yapılmalı? Zararlı alışkanlıkları olmayan vatandaşlara bir teşvik gelmeli mi? Sigara ve alkol kullanmayan personel çalıştıran iş yeri sahiplerine sigorta prim muafiyeti sağlanmalı mı? Her vatandaşa sağlık ocaklarından başlayarak, gezici sağlık ekipleri ile periyodik kontroller yapılmalı mı?
AK Parti İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Özcan Tekin’le bu konuları konuştuk. Kendisi ile TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un İzmir programında denk geldik. Bu soruyu ve öneriyi Numan Bey’e sundular. Yeni Anayasa çalışmalarında gündeme gelir mi, gelmez mi bilinmez fakat ciddi bir konu olduğu aşikâr.
Özcan bey ile önümüzdeki günlerde bu konu hakkında uzun ve açıklayıcı bir tam sayfa röportaj yapıp yayınlayacağım. Kim bilir, belki de ilk bizden duyarsınız böyle bir yeniliği.