Yaren Dağhan

Gerçekten İyi misiniz?

Yaren Dağhan

Toplum içinde en yaygın sorulardan biri “Nasılsın?” şeklindedir. Bu soru, gündelik yaşamda sıkça karşımıza çıkar ve çoğunlukla alışkanlıkla yanıtlanan bir ifadedir: “İyiyim.” Ancak bu cevap, bir kişinin gerçek durumunu yansıtıyor mu, yoksa sadece sosyal normların bir parçası mı? Bu haftaki köşemde, “İyiyim” demenin ardındaki psikolojik dinamiklere ve duygusal sağlığımız üzerindeki etkilerine derinlemesine bir bakış sunacağım.

Toplumsal Normlar ve Yüzeysel İletişim

“Nasılsın?” sorusu, birçok kültürde günlük hayatın bir parçası haline gelmiştir. Birçok insan, bu soruya yanıt verirken içten bir samimiyet taşımaktan çok, bir nezaket kuralını yerine getirmektedir. Bu durum, sosyal bir alışkanlık olarak gelişirken, derin bir bağlantı kurma fırsatını kaçırmamıza neden olur. İnsanlar genellikle yüzeyde kalmayı tercih ederler; çünkü gerçek hislerini paylaşmak, yargılanma korkusuyla dolu bir alan yaratabilir.

Bireyler, güçlü ve dayanıklı olmak zorunda hissettiklerinde, zayıflıklarını açığa vurmak istemeyebilirler. Duygusal durumumuzu gizlemek, toplumda kabul görmek ve bir tür sosyal normu sürdürmek için başvurulan yaygın bir yöntemdir. Sonuç olarak, “İyiyim” demek, yalnızca bir yanıt değil, aynı zamanda toplumsal bir maske haline gelir.

Duygusal Bastırma ve Psikolojik Etkileri

İçsel duygularımızı bastırmak, zamanla psikolojik sorunlara yol açabilir. “İyiyim” diyerek gerçekte hissettiğimiz kaygı, üzüntü ya da belirsizliği gizlemek, bu duyguların daha da derinleşmesine neden olabilir. Araştırmalar, duyguların bastırılmasının, stres düzeylerini artırabileceğini ve bu durumun uzun vadede kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabileceğini göstermektedir.

Bireylerin duygusal durumlarını kabul etmeleri ve ifade etmeleri, ruhsal sağlıkları için kritik bir öneme sahiptir. Kendimizi iyi hissetmediğimizde, bunu kabullenmek ve başkalarıyla paylaşmak, iyileşmenin ilk adımını oluşturur. Duygularımızı açıkça ifade edebilmek, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha sağlıklı ilişkiler geliştirmemize yardımcı olabilir.

Kendini İfade Etmenin Önemi

Duygularımızı açık bir şekilde ifade etmek, empati ve anlayış geliştirmek için gereklidir. Birine “Gerçekten iyi değilim” demek, yalnızca bir cesaret gerektirmekle kalmaz; aynı zamanda o kişiyle daha derin bir bağ kurma fırsatını da beraberinde getirir. İletişimde samimiyet, ilişkileri güçlendirir ve insanlar arasındaki bağı derinleştirir.

Ayrıca, başkalarının da benzer duygular yaşayabileceğini kabul etmek, yalnız olmadığımızı hissettirir. Duygusal destek aramak, güçsüzlük değil, aksine bir güç göstergesidir. Açık bir iletişim, hem kişisel hem de toplumsal sağlığımızı olumlu yönde etkiler.

“Nasılsın?” sorusuna verdiğimiz yanıt, sadece bir alışkanlık değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal dinamiklerin bir yansımasıdır. “İyiyim” demek, bazen kendimizi korumanın bir yolu olabilir; fakat bu yanıt, içsel huzurumuzu sağlamakta yeterli olmayabilir. Gerçek duygularımızı paylaşmak, hem kendimize hem de çevremize karşı dürüst olmak, daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmanın anahtarıdır.

Kendimize ve başkalarına karşı daha samimi olmak, duygusal sağlığımızı güçlendirebilir. Bu, toplumsal normlara karşı durmak anlamına gelirken, aynı zamanda gerçek bir bağ kurma fırsatı sunar. Sonuç olarak, belki de en önemli şey, “İyiyim” demek yerine, “Gerçekten iyi değilim” diyebilme cesaretini göstermektir. Bu basit ama derin ifade, iyileşmenin ve gerçek bir bağlantının başlangıcı olabilir.

Uzman Psikolog Yaren Dağhan
[email protected]

Yazarın Diğer Yazıları