2 kişinin can verdiği davanın ilk duruşması 11 saat sürdü
İzmir'in Konak ilçesinde 12 Temmuz'da sağanak sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay'ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesine ilişkin dava İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 11 saat süren mahkeme ertesi güne ertelendi.
İzmir'in Konak ilçesinde sağanak yağış esnasında elektrik akımına kapılan 2 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin haklarında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan dava açılan ve 22,5 yıla kadar hapis cezaları istenen 13'ü tutuklu 42 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanıkların savunmalarının alındığı duruşma 11 saat sürerken, mahkeme başkanı ara verip davayı ertesi güne erteledi.
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıkların tamamı salonda yer alırken tutuksuz sanıkların bir kısmı salonda hazır bulundu; bazıları ise SEGBİS ile duruşmaya bağlandı.
DURUŞMAYI TAKİP EDENLER
Ayrıca duruşmaya, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, KKTC İzmir Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, taraf avukatları ile aileler katıldı. Duruşmada, savcılık makamını İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necati Kayaközü, temsil etti. İkinci oturuma AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ve MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin de katılarak celseyi izledi.
Mahkeme başkanı, iddianameyi ve suçlamayı söyledikten sonra sanıklara söz verdi. İlk söz verilen tutuklu sanık olan sorumlu şirketin teknik şef olarak çalışan Ahmet Orhan Kaygısız, "Olay yerinde 2015 yılında yürütülen çalışmadan haberim yok. 9 Ocak'taki çalışmalardan haberim yoktu, benim birimime ihbarlar gelmez. Arıza onarımda hiç bulunmadım. Yetki ve sorumluluk alanım farklı. Saha ekipleri bana bağlı değil" diye savunma yaptı.
"9 YILDIR SORUNSUZ İŞLEYEN TESİSİN İNŞASINDAN SUÇLANIYORUM"
Tutuklu sanıklardan sorumlu şirketin Arıza Onarım Müdürü Ali Külak da savunmasında, "Yaşanan acı olaydan dolayı çok üzgünüm. Hayatını kaybedenlere başsağlığı diliyorum. Bir acı başka acıyla törpülenmez. İddianameyi okuyunca çok şaşırdım. 9 yıldır sorunsuz işleyen bir tesisin inşasından suçlanıyorum. Sorun dış etkenlerdir. Kablo derinliği olması gerektiği gibidir. Ben idare kısmındayım. Ben sorumluluğumun olmadığını düşündüğüm şeyler nedeniyle tutukluyum. Suçlamayı kabul etmiyorum" açıklamasında bulundu.
Tutuklu sanık, İZSU'nun ihalesini alan özel bir firma sahibi Arif Kapuş, "Ben sahada yer almadım. Uzman bir ekip kurdum. Teknik şartnameye göre uygun malzeme kullandık. Bilirkişi raporuna göre uygun malzeme kullanmadığım gerekçesiyle buradayım. Nasıl tespit edilmiş, gözlemle. Ben uygun malzemeyi laboratuvarda test ettirdim. Bilir kişi raporu sayesinde buradayız. Rapora itiraz ediyorum. Sorumluluğumun olmadığı konulardan buradayım. Tahliye ve beraat talep ediyorum" dedi.
"KRONİK BİR SORUN"
İZSU'da Kanalizasyon Daire Başkanı tutuklu sanık Barış Koç, "3 şube müdürü 450 personelle İzmir genelinde hizmet veriyoruz. 2 vatandaşım yaşamını yitirdiği vahim olay sonrası alelacele bilirkişi raporu hazırlandı. Elektrik kablolarının yüksekliği konusunda da kamuoyunda yanlış bir algı var. 21 Aralık 2023 tarihinde bir esnaf, yol üzerinde açık bir kablo olduğunu sorumlu şirkete bildiriyor. 9 Ocak 2024 tarihinde bir vatandaş, yerden dumanlar çıktığını ihbar ediyor. Sorumlu şirket müdahale ediyor. 1 hafta sonra aynı yerden duman çıkıyor. Bu süreçte kimse İZSU'yu arayıp ihbarda bulunmamıştır. Kronik bir sorun. Bölgedeki esnaf, sorunu en iyi bilendir. Sorumlu şirket burada geçici veya hiçbir işlem yapmamıştır. Biz 4 Ocak'ta oraya mazgalı koymasaydık yine de bu yaşanabilirdi. Tahliye ve tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum" dedi.
Duruşmaya verilen aranın ardından tutuklu sanıkların savunmaları devam etti. Sanıklardan Barış Sevgili, mazgal ihalesini alan firmada işçi olduğunu belirterek, "Talimatlar doğrultusunda hareket etti. Uygulama esnasında sahada çalıştım. Kabloyu oynatmadık. Askıda sabit tuttuk. Kablolara zarar vermedim. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
"BİLİRKİŞİ RAPORU HATALIDIR"
İZSU'nun ihaleyi verdiği taşeron firmada mühendis olan tutuklu sanık Doğan Kılıç, "Çalıştığım firma, İZSU ihalesi almıştır. Şantiye şefi olarak görev yaptı. Bize yer gösterilir. Bizde çalışırız. Bilirkişi raporu hatalıdır. Hiçbir zarar vermedik. Kabloya zarar verdiğimiz söyleniyor. 3-4 Ocak çalışma görüntülerimiz mevcut. Zarar vermediğimiz görülebilir. Zaten zarar verseydik bizim arkadaşlarımızı elektrik çarpacaktı. Bizden sonra İZSU ve sorumlu firma, çalışma yapmış orada. Neden sadece bizim zarar verdiğimiz söyleniyor? Bizim oraya attığımız beton 9 Ocak'ta sorumlu firma çalışmaları sırasında kırılmıştır. Kablolar o nedenle araya sıkışmıştır. Kaldı ki hatamız olsa İZSU işimizi onaylamaz. Bilirkişi raporu hatalıdır. Yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep ediyorum" savunmasında bulundu.
Sorumlu firmada arıza onarım ekibinde işçi olarak çalışan tutuklu sanık Fırat Akbay, "9 Ocak'ta esnaf durdurdu. Mesaim bitmesine rağmen arıza kaydı açıp çalışmaya başladık. Enerjiyi kesip müdahale ettik. Çalışmayı tamamladık. Kapadık" dedi. Akbay'ın vekili müvekkilinin olaya neden olan patlak kabloda değil, arızalı başka bir kabloyu onardığı ve sorumluluğu bulunmadığını söyledi.
Sorumlu firmada arıza onarımın bölge yöneticisi olarak çalışan Mehmet Fatih Tosun, sahada uzman ekipleri çalıştığını "Olaya konu olan yerdeki arıza ve onarım çalışmalardan bilgim yoktur. Detayları, gözaltında öğrendim. 7/24 süren bir organizasyonda yapılan çalışmaları ve riskleri bilmem mümkün değildir. İddianamedeki suçlamaları kabul etmiyorum. Sorumluluğum olduğunu kabul etmiyorum" sözlerine yer verdi.
Bir sanık avukatı, Mehmet Fatih Tosun'a, bir TV kanalına verdiği röportajda İZSU'nun 4 Ocak 2024'te bölgede yaptığı çalışmalarda kablolara zarar verdiğine ilişkin ifadelerini sordu. Tosun, "4 Ocak'ta İZSU'nun orada çalışma yaptıktan sonra kablonun mazgala sıkıştığını bilirkişi raporunda gördük. Röportajda gösterdiğim kablo o kablo. O kablo benim elime nasıl geçti? Bilirkişiyle alandayken o kabloyu alıp almayacaklarını sordum. Almayacaklarını söylediler. Ben de ekip arkadaşlarıma ileride kanıt olabileceği düşüncesiyle almalarını söyledim" dedi. Bunun üzerine soruyu soran avukat, davaya müdahil olan İzmir Barosuna çağrı yapıp, "delillerin karartılması" noktasında işlem başlatılmasını, ayrıca kablonun getirilip yeni bir bilirkişi tarafından incelenmesini istiyorum" dedi.
İZSU MÜDÜRÜ BERAATINI İSTEDİ
İZSU Kanalizasyon Daire Başkanlığında şube müdürü tutuklu sanık Ömer Karabilgin, "Yaptığım araştırmalar neticesinde burada 4 Ocak tarihinde bir imalat yapıldığı bilgisi var. Daha sonra sorumlu firma tarafından bir işlem görünmektedir. 14 Temmuz'da gözaltına alındım. Sonrasından itibaren mağdur durumdayım. Beraatımı talep ediyorum" dedi.
Sorumlu firmanın arıza birimi çalışanlarından tutuklu sanık Yavuz Üner, "Günlük gelen mailleri yanıtlarım. Gelen arıza taleplerini incelerim. Ekip arıza kayıtlarını bize bildirir. Biz 08.00'de işbaşı yaparız. 07.00'da gelen arkadaşlar arıza taleplerini iletirler. Biz de taleplerin yönlendirmesini yaparız. Bizim çağrı merkezine gelen günlük arızalarımız var. Olay yerinin olduğu yerden sürekli değil, 2019 ve 9 Ocak tarihinde ihbar geldi" dedi.
Tutuklu sanıkların savunmalarının alındığı duruşma tam 11 saat sürerken, mahkeme başkanı ara verip davayı ertesi güne erteledi.