Açıkta satılan çaylarda sağlık riski!

Çay bitkisinin işlenmemiş yaprakları olan yeşil çayın kimyasal yapısı siyah çaya benziyor ama antioksidan etki gösteren...

Çay bitkisinin işlenmemiş yaprakları olan yeşil çayın kimyasal yapısı siyah çaya benziyor ama antioksidan etki gösteren maddeler 4-5 katı kadar daha fazla. Eczacılık Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ekrem Sezik, günde 3-4 kupa yeşil çay içilmesinin uygun miktarlarda antioksidan madde alınması için yeterli olduğunu belirterek, “Diğer taraftan, rahat uyuma, rahatlama amacıyla tek bitkili veya değişik bitkilerin karışımı olan bitkisel çayların tercih edilmesinde yarar vardır. Melisa, papatya ve ıhlamur gibi bitkileri bu amaçlar için tavsiye ederiz. Nane, tarçın çayları da hafif mide rahatsızlıklarında kullanılabilir” dedi.

“Bitki çaylarının kaliteli olmak şartıyla sağlığa yararlı” olduğunu belirten Prof. Dr. Sezik, bitki çaylarını satın alırken dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.

Prof. Dr. Sezik, “Halkımız bu hususu ihmal ediyor ve açıkta satılan, bazı analizleri yapılmamış olan bitkileri değişik yerlerden satın alıp çay olarak içmekte. Gelin, kaliteli olmayı ana hatlarıyla açıklığa kavuşturalım. Çay üretiminde kullanılan bitkiler ya tarım yoluyla veya tabiattan elde edilir” dedi.

Kaliteli bitkinin inceliklerini de anlatan Sezik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabiattan uygun bölgelerden toplanmalı veya iyi tarım uygulamaları elde edilmeli. Hasat, parçalama ve depolama için uygun ve standart şartlar sağlanmalı. Toprak, toz, kir, böcek, böcek larvaları ve diğer hayvan kirliliklerini taşımamalı. Ağır metal, pestisit, herbisit, mikrobik bulaşma miktarları gıda kodeksleri tarafından kabul edilebilir miktarları aşmamalı.

Gerekiyorsa bitki kısımlarında, mikrofungusların üremesi sonucu meydana gelen, aflatoksin, okratoksin, pirozolidin alkaloitleri gibi karaciğer zehiri olan maddelerin ve radyoaktif bulaşma tayinleri yapılmış olmalı. Belirttiğim analizler, çay hazırlamada kullanılan bitki kısmının yapısındaki etkili maddelerin miktarlarının uygun olmasından daha önemlidir. İstenmeyen maddelerin miktarları uygun değilse, tüketici çay içerken devamlı bu zararlı maddeleri de alacak ve zamanla bu maddelerin zararlı etkilerini görmesi kaçınılmaz olacaktır.”

Aktar gibi dükkânlarda, açıkta veya paketli satılan bitkilerin sağlığa zararlı maddeler taşıyabileceği hususunu unutmamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Sezik, bu ürünlerin kullanılmasını doğru bulmadıklarını belirtti ve şöyle devam etti: “Aktar gibi dükkânlardan satın alınacak ürünlerin kalitesini, son kullanım tarihini, elde ediliş, nakil ve bekleme sırasında hangi zararlı maddelerin bulaştığı, üzerinde hangi böcek, kemirici ve hayvanların gezdiği bilinmemektedir. Yani çoğunda gerekli analizler yapılmamıştır.”

Poşet çay yapımında kullanılan kâğıtlara da değinen Sezik, “Abaka denen bir muz türünün yapraklarından elde edilen liflerden üretilmektedir. Beyazlatma işleminde ozon kullanıldığı için zararlı olabilecek herhangi bir madde taşımaz. Ayrıca demleme sırasında suya herhangi bir lif veya madde vermez. Bu husus analizlerle de gösterilmiştir. Kısacası zararlı değildir. Poşet çaylarda dikkat edilmesi gereken en önemli husus poşetin içinde bulunan bitkilerin kalitesi ve üretildiği tesislerdir. Eğer poşet çaylar, kalitesi düşük, gerekli analizler yapılmamış bitkiler kullanılarak veya hijyenik şartlara sahip olmayan tesislerde üretilmiş ise, yarar yerine zarar verecektir. Bunun çözümü de bilinen firmaların poşet çaylarını kullanmaktır” dedi.

Prof. Dr. Ekrem Sezik, farklı bir lezzet için içilen ıhlamur, adaçayı, kuşburnu, melisa, papatya, nane, tarçın ve yeşil çayın kaliteli olanlarını tüketmek şartıyla sağlığa değerli faydaları olduğunun da altını çizdi.

HABER MERKEZİ 

Bakmadan Geçme