Ahlat hasadı çocuk neşesiyle harmanlanıyor
Muş'un Bilek köyü, asırlardır devam eden geleneksel armut hasadına bu yıl da ev sahipliği yapıyor.
Yöreye özgü lezzetiyle bilinen ve doğal olarak yetişen bu armutlar, 110 bin Ahlat ağacından büyük bir emekle toplanıyor. Köyün dört bir yanını saran bu ağaçlar, adeta bölgenin doğal mirası gibi korunmayı beklerken, köy halkı her yıl olduğu gibi bu yıl da coşkuyla hasada başladı.
Hasat, Köy Çocuklarının Neşesiyle Başladı
Armut toplama süreci, köyün çocuklarıyla başladı. Doğanın armağanı bu ağaçlardan toplanan meyveler, hem sağlıklı hem de lezzetli. Her ağacın meyvesinin tadı farklı ve benzersiz. Köy sakinlerinden Şabettin Çiçek, armutların doğal olarak yetiştiğine dikkat çekerek, "Bu armutlar tamamen doğanın elinden çıkan, katkısız meyveler. Bilek köyümüzde 1980’li yıllarda 130 bin Ahlat ağacı sayılmıştı. Ancak bakımsızlıktan bu sayı 110 bine kadar düştü," diyerek, bu eşsiz bölgenin korunması gerektiğini vurguladı.
Köyün Sessiz Hazinesi: Ahlat Ağaçları
Şabettin Çiçek’in ifadesine göre, köydeki bu ağaçların değeri sadece köylüler için değil, çevre illerde yaşayan insanlar için de büyük. İstanbul, Bursa, Ankara, Malatya, Bingöl ve Elâzığ’dan insanlar her yıl hasada katılmak için Bilek köyüne geliyor. "Bu ağaçlar yalnızca bize değil, tüm Türkiye’ye ait bir zenginlik," diyen Çiçek, köylülerin yıllarca bu ağaçları korumak için bekçi tuttuklarını ancak artık devlet desteği olmadan bunu sürdürmenin zorlaştığını belirtti.
"Turizme Kazandırılsın, Tüm Türkiye Bu Güzelliği Görsün"
Köylüler, bu eşsiz doğa mirasının koruma altına alınarak turizme kazandırılmasını istiyor. "Burası Türkiye’nin başka hiçbir yerinde bulunmayan bir yer. Herkes gelsin, bu güzelliği görsün ve dilediği kadar armut toplasın," diyerek bölgeyi ziyaretçilere davet eden Çiçek, bölgedeki ağaçların yakacak ihtiyacı nedeniyle zarar gördüğünü ve bu durumun önüne geçilmesi için yetkililere çağrıda bulundu.
110 bin Ahlat ağacı, sadece birer meyve ağacı olmanın ötesinde, bölgenin kültürel ve doğal zenginliğinin bir parçası. Köylülerin özveriyle koruduğu bu ağaçların turizme kazandırılması, hem doğayı koruyacak hem de bölgeye yeni bir hayat verecek.