Akdeniz fokları tehlike altında!
Akdeniz Fokları, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın koruma altına aldığı nadir deniz memelilerinden biri. Peki, sayılarının giderek azalmasının arkasında hangi tehlikeler bulunuyor?
İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Uzman Veteriner Hekim Sinan Okçuoğlu, TV9 İzmir ekranlarında yayımlanan Hayatın Sesi programında Akdeniz Foku’nu anlattı. Okçuoğlu, Akdeniz Foku’nun tarihinden popülasyonunun azalmasına kadar pek çok önemli konuya değindi.
AKDENİZ FOKUNUN ÖNEMİ VE FAYDALARI
Sinan Okçuoğlu, Akdeniz Fokları'nın dünya çapında nadir bulunan ve korunması gereken memeli türleri olduğunu belirtti. Akdeniz Foku’nun, bilinenin aksine balina ya da balık değil, tıpkı insanlar, aslanlar ve köpekler gibi akciğer solunumu yapan memeliler olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin özellikle Ege kıyılarında sayılarının giderek azalmasına karşın, bu nadide türün varlığı, yerel ekosistem için büyük önem taşıyor. Okçuoğlu, şu anda yalnızca 700-800 birey olduğu tahmin edilen Akdeniz Foku'nun sayılarının, çeşitli coğrafyalarda 100 ile 400 arasında değişen popülasyonlar oluşturduğunu söyledi.
İzmir'in kıyılarında 20 ila 40 arasında bir birey bulunduğunu belirten Okçuoğlu, Akdeniz Foku'nun habitatı hakkında şu bilgileri verdi: "Ege Adaları ve Türkiye'nin kıyılarında yoğunlaşan popülasyon, İtalya, Kıbrıs ve Cebelitarık gibi bölgelerde de görülebiliyor. Ancak geçmişte Marmara ve Karadeniz’de de bulunmuşlardır."
POPÜLASYON AZALMASININ SEBEPLERİ
Akdeniz Fokları’nın sayılarının azalmasının başlıca nedenleri arasında insan faaliyetleri ve çevresel tehditler yer alıyor. Okçuoğlu, fokların yaşam alanlarının insan etkinlikleriyle tehdit altında olduğunu belirtti. "Bu canlılar, deniz kirliliği, inşaat faaliyetleri ve aşırı turizm nedeniyle yaşam alanlarını terk ediyorlar. Özellikle fokların yavrulama alanlarına yapılan tekne turları, onları rahatsız ederek yavrularını terk etmelerine neden olabiliyor," dedi.
Okçuoğlu, ayrıca kıyıdaki inşaat faaliyetlerinin fokların besin kaynaklarına ulaşmalarını engellediğini ve bu durumun hayvanların açlıkla mücadele etmelerine yol açtığını ifade etti. Özellikle, yoğun balıkçılık faaliyetleri ve deniz kirliliği, Akdeniz Foku’nun yaşamını zorlaştıran diğer faktörler arasında yer alıyor.
AKDENİZ FOKU'NUN TARİHİ VE MİTOLOJİK ÖĞLELERİ
Akdeniz Foku’nun tarihsel kökenleri de oldukça ilginç. "Akdeniz Foku, Latince ‘monachus monachus’ olarak bilinir ve bu isim ‘keşiş’ anlamına gelir. Bunun nedeni, fokların yan yana yatarak birbirlerine benzemeleridir. Ayrıca, fok kelimesinin kökeni Sanskritçe’de ‘şişmek’ anlamına gelen ‘fokus’ kelimesine dayanıyor," dedi Okçuoğlu. Mitolojik anlamda da Akdeniz Foku, eski Yunan ve Tevrat’ta yer alır. Fok, Yunanistan'da kurulan bir şehrin adını almıştır ve Tevrat’a göre, firavunun askerleri denizde boğulduklarında foklara dönüşmüşlerdir.
DENİZ KİRLİLİĞİ VE AKDENİZ FOKLARI
Deniz kirliliği, Akdeniz Fokları için en büyük tehditlerden biridir. Okçuoğlu, denize atılan çöp ve kimyasalların deniz ekosistemine zarar verdiğini ve bu durumun foklar için ölümcül olabileceğini belirtti. "Sokaklarda yere atılan her izmarit, tarlalarda kullanılan kimyasallar, nehirlerle denize dökülüyor. Sanayi atıkları ve gemi kazaları da deniz kirliliğine neden oluyor," dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Körfez'deki arıtma tesislerinin bu konuda önemli bir adım olduğunu ancak çevresel sorunların hala devam ettiğini vurguladı.
FARKINDALIK ÇALIŞMALARI
Akdeniz Foku'nun korunması için farkındalık oluşturma çabaları da sürdürülüyor. Okçuoğlu, bu nadir canlıları tanıtmak için metal paralara ve pullara basıldığını söyledi: "Bu bir farkındalık yaratma çabası. Ülkemizde 1 liralık metal paralarda Akdeniz Foku’nun resimleri bulunuyor. Bu tür çalışmalar, bu canlıların korunmasına dair toplumsal bir bilinç yaratmayı hedefliyor."
Akdeniz Fokları, dünya çapında sayıları hızla azalan ve korunması gereken hayvanlar arasında yer alıyor. İzmir gibi kıyı şehirlerinde yaşam alanları tehdit altındayken, çevresel faktörlerin yanı sıra insan faaliyetleri de bu nadide türü daha da zor durumda bırakıyor. Ancak, farkındalık ve korunma çabaları, bu türün yaşamasını sürdürebilmesi için kritik öneme sahip.