Akkuş, TİP’in seçim çalışmalarını anlattı

Türkiye tarihi bir seçime hazırlanıyor. 14 Mayıs Pazar günü hem cumhurbaşkanlığı seçimleri hem de 28. Dönem...

Akkuş, TİP’in seçim çalışmalarını anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye tarihi bir seçime hazırlanıyor. 14 Mayıs Pazar günü hem cumhurbaşkanlığı seçimleri hem de 28. Dönem Milletvekili seçimleri için son 8 gün. Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) seçim çalışmalarına, İzmir’deki oy oranına ve daha birçok konuya dair açıklamalarda bulundu.

Yeni İzmir Gazetesi’nden Özlem Kara’ya konuşan, TİP İzmir İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Akkuş, “TİP tek adam rejimini devirmeye yönelik tarihi sorumluluğunu yerine getirdikten sonra, ana muhalefet partisi olma yolunda önemli mevziler kazanma ve emekçi sınıfların çıkarlarını korumak ve sosyal hakların gelişimini sağlamak için mücadele edeceğinden İzmir halkı TİP’e oy vermeli” dedi.

– Türkiye İşçi Partisinin seçim çalışmalarından bahseder misiniz?

Türkiye İşçi Partisi’ni (TİP) diğer partilerden ayıran temel özelliklerden birinin, siyasi çalışmasında halkı özne kılmanın yollarını açması diyebilirim. Seçim kampanyasında da bu ilkeden hareket edilerek “Halkın Kampanyasını” örgütlüyoruz. “Emek ve Özgürlük İttifakı” çatısı altında gireceğimiz seçime yönelik olarak öncelikle, İl ve İlçe yönetimleri genişletilerek seçim koordinasyonları oluşturuldu. Bu koordinasyonların içinde propaganda, basın ve medya sorumluları, saha sorumluları, iletişim sorumluları, milletvekili adayları, hukukçular ve güvenlik ekipleri yer aldı. Parti üyelerimiz ve gönüllülerden lojistik desteği alındı. Bunun yanı sıra Partimize henüz üye olmayan ama seçim sürecinde bizimle birlikte çalışmak isteyen arkadaşlardan oluşan büyük bir gönüllü ordusu oluşturuldu. Bütün ilçelerin etkinlik takvimleri haftanın her gününü kapsayacak biçimde ve aynı gün içinde birkaç çalışmanın organize edileceği eylem planı hazırlanarak bu planlar çerçevesinde çalışmalar koordineli bir şekilde yürütülüyor. İzmir özelinden bahsetmek gerekirse, bilindiği gibi İzmir’de 2. Bölgede “Emek ve Özgürlük İttifakı” çatısı altında kendi adımız ile seçime giriyoruz. İttifakın çıkarı uğruna çekildiğimiz İzmir Birinci Bölge’deki güçlerimizi ise hem ittifakın gücünü artırmak hem de 2. Bölgeye yakın ilçelere kanalize etmek suretiyle çalışmalarımızı organize ediyoruz. Her ilçenin ayrı ayrı eylemliliklerinin yanı sıra bazı ilçeleri birleştirmek suretiyle haftanın bazı günlerinde daha kitlesel ortak çalışmalar yürütüyoruz.

Çalışmalarımız sadece bildiri dağıtımı, stant açma ev ve kahve gezileri gibi klasik seçim etkinliklerinden oluşmuyor. Gündeme acil müdahale edilmesi gereken noktalarda da vekil adaylarımız ile birlikte hareket ederek gündelik aktivitemizi seçim odaklı bir çerçeveye oturtuyoruz. Örneğin; geçen hafta vekil adaylarımız İrfan Değirmencioğlu, Eser Atak ve Adalet Kul ile birlikte “Çiğli Büyük Gül Parkı”nın rant alanına dönüştürülmesi için saray tarafından verilen kararı protesto için ilgili yerde basın açıklamamızı gerçekleştirildi. 26 Nisan Çarşamba günü Bostanlı’da ilkini gerçekleştireceğimiz “Halkın Adayları Halkı Dinliyor” etkinliğimiz olacak. Vekil adaylarımız ile birlikte yapacağımız çalışma; halkımızın çıkıp sorunlarını ve özlemlerini anlatacağı “Gezi Direnişi” sürecindeki forum tarzı bir çerçevede yapılacak. Bu arada İlçe örgütü ve seçim irtibat bürosu açılışları da vekil adaylarımızın katılımı ile hızlı bir şekilde sürmekte ve açılışlar da minik bir halk buluşması etkinliğine dönüşmektedir.

Haber

-Seçim çalışmaları esnasında gördüğünüz ilgiden memnun musunuz?

Seçim çalışmaları esnasında gördüğümüz ilgiden çok memnunuz. Coşkulu, heyecanlı yoğun katılımlı bir süreç işliyor. Sevgi gösterileri sadece alkışlar, vekil adayları ile fotoğraf çektirmek, sarılmak, kucaklamak şeklinde olmuyor. Hiç de azımsanmayacak ölçüde yurttaşın yanımıza gelip halen sağ partilerin üyesi veya seçmeni olduğunu ve bundan böyle TİP’i destekleyeceğini ifade etmelerine de şahit oluyoruz. Seçime yönelik çalışma örgütlenmeyi de gönüllü çalışmayı da beraberinde getiriyor. Söz konusu çalışmalar hız kazandığından bu yana gerek üye sayısında gerekse de gönüllü sayısında çok önemli artışlar görüyoruz. 15 Nisan İzmir Bostanlı Suat Taşer Açık Hava Tiyatrosu’nda Partimizin Genel Başkanı Erkan Baş ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyemiz Can Soyer’in yanı sıra bütün İzmir adaylarını temsilen İzmir 2. Bölge birinci sıra adayımız gazeteci İrfan Değirmencioğlu’nun coşkulu konuşmalarına halkımızın verdiği duygu dolu ve hararetli destek, uzattığımız elin geri çekilmediğini, hatta fazlasıyla karşılık bulduğunu gösterdi. Salonun içini ve dışını tıklım tıklım dolduran yaklaşık 5.000 İzmir’li yurttaş, aday tanıtımı etkinliğini adeta bir karnavala dönüştürdü. Konuştuğumuz pek çok yurttaş TİP’in büyük bir güven duygusu yarattığını, hedeflerini samimi bir dille anlattığını ve ilk defa içlerine sinen bir partiye oy vereceklerini söylediler.

Edindiğim genel izlenim TİP’in başta vekil yoldaşlarımızın mecliste ve meclis dışında gösterdiği güvenilir ve dirençli muhalefet toplum nezdinde karşılığını fazlasıyla buluyor. Saray rejiminden ve bu çürümüş düzenden artık kurtulmak isteyen toplum kesimleri kendisini samimi olarak dinleyen ve sosyal hakların genişletilmesi mücadelesinde kendisine yakın bulduğu TİP’i büyük bir teveccüh ile karşılıyor. Temennimiz bu durumun hem oya tahvil edilmesi hem de seçim sonrasında da sürecek olan eşitlik ve özgürlük mücadelesinde toplumsal muhalefetin büyütülmesine katkı sağlamasıdır. Toplumun çok farklı sınıf ve kesimlerinden insanlar TİP’i destekleyeceğini söylüyor. Ancak, gönüllerin TİP’te olduğu ama barajı geçemeyeceğimiz için oylarının boşa gideceğini söyleyen yurttaşlara da rastlıyoruz hala. “Emek ve Özgürlük İttifakı” içinde seçime gireceğimiz için ittifakın barajı geçmesi halinde ittifak üyelerinin tamamının barajı geçmiş sayılacağını, dolayısıyla TİP’in baraj engeli olmadığını anlatıyoruz ve sandık gününe kadar da anlatmaya devam edeceğiz.

  • İzmir’deki oy oranınız nedir? Meclise kaç vekille gitmeyi planlıyorsunuz?

İzmir’deki oy oranımız hakkında bir şey söylemek çok güç. Ama şunu söyleyebilirim: Ülke genelinde % 3 oy alma gibi bir hedefimiz vardı. Söz konusu oy hedefinde 1965 seçimlerinde TİP’in aldığı yüzde 2,9’luk oy ile birlikte mecliste grup kuracak vekil sayısı dikkate alınmıştı. Sosyal medya ve sokak çalışmalarının yanı sıra, kişisel gözlemlerim ile sahadaki arkadaşlarımızdan edindiğim izlenime göre bu oy hedefinin güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Partimize gösterilen yoğun ilgi ve teveccühün lehimize tahmin edilenden daha yüksek bir sonuçla döneceğini biliyorum.

Arzu ederiz ki bu dip dalgası İzmir’de en az üç milletvekilini meclise gönderecek düzeyde oluşur. Ben bir milletvekilini kesin olarak görüyorum. İkinci milletvekilini çok büyük ihtimal, üç ve dördüncü vekilin ise mümkün olduğunu düşünüyorum. Kısıtlı imkânlar ile çalışıyoruz. Bilindiği gibi Hazine yardımından sadece mecliste grubu bulunan partiler yararlanıyor. Bütün gelirlerimiz, üyelerimizin gönülleri ve bütçeleri çerçevesinde verdiği aylık aidatlar ile halkımızın bağışlarından oluşuyor. Şartları zorlayarak mümkün olduğunca fazla sayıda yurttaşa ulaşıp onları dinlemeyi ve kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Tarihi sorumluluğun şartlarını en iyi bir şekilde taşıdığımızı ve bu çabaların meyvelerinin alınacağını düşünüyorum. Mümkün durumların en iyisini hep birlikte yaratacağız.

  •    Sizin bakış açınıza göre, İzmir halkı neden TİP’e oy vermeli?

TİP bilindiği üzere mecliste 4 milletvekili ile kısıtlı imkânları zorlayarak dirençli, tutarlı umut ve heyecan verici bir mücadele yürütüyor. “TİP gibi muhalefet yapmak” ibaresi siyasi literatürde yaygınlık kazandı. Vekillerimizin mücadelesi sadece parlamento ile de sınırlı değil. Nerede bir grev ve direniş varsa milletvekillerimiz desteğe gittiler. Toplumun bütün mağdur kesimleri, mücadelesinde TİP’i yanında buldu. Bu destek ve dayanışma sadece milletvekillerinin çabası ile de sınırlı değil. TİP üyeleri çevre, kadın hareketi, işyeri direnişleri, hak ve hukuk mücadelesi gibi toplumun pek çok alanına ilişkin eylemliliklerde hazır bulundular. TİP tek adam rejimini devirmeye yönelik tarihi sorumluluğunu yerine getirdikten sonra, ana muhalefet partisi olma yolunda önemli mevziler kazanma ve emekçi sınıfların çıkarlarını korumak ve sosyal hakların gelişimini sağlamak için mücadele edeceğinden İzmir halkı TİP’e oy vermeli. İzmir halkı ve Türkiye halkları hırsızlığın, yolsuzluğun, katliamların hesabını sorma, emekçi kesimlerin yaşam düzeyini geliştirecek politikaları birlikte üretmek, kadına şiddetin önüne geçmek, gençlerin hayallerini yıkan ve tek seçenek olarak yurt dışına gitmeyi düşünen gençlerin ülkemizde kalmasını, işsizliğin ve yoksulluğun azaltılması, yönetilmesi değil yok edilmesini istiyorsa TİP’e oy vermelidir.

Özetle; Türkiye’de insanca bir yaşam kurma mücadelesine bir katkı koymak istiyorsa, yani sosyalist Türkiye tahayyülünü geliştirmek istiyorsa TİP’e oy vermelidir. TİP’in Cumhuriyet’in değerlerini korunması, laiklik, adalet, özgürlük ve kamusallığın geliştirilmesi, çevreye ve tüm canlıların yaşam hakkını gözeten bir ekonomik yapıya dayalı eylem kılavuzunu hayata geçirme mücadelesini büyütmek TİP’e verilecek destekle ve bu süreçte örgütlenmeyi güçlendirmekle mümkün. Bütün bu söylediklerimizi kapsayan husus ise düzeni değiştirme mücadelesinde halkın kendisini özne kılma yolunda TİP’in gösterdiği irade nedeniyle sadece İzmir halkı için değil yurt çapında “oylar TİP’e halk meclise” diyoruz.

  •  Son olarak 14 Mayıs seçimleri sizin için neden önemli?

Şu an tarihi bir dönüm noktasındayız. Ülkede büyük bir ekonomi tahribat ve ahlaki çöküntü var. İktidarın halka vaat edeceği bir şey kalmadı artık. Ekonomik kriz ile birlikte yönetim krizi de yaşanıyor. AKP politikalarının etkisiyle toplumun yüzde birlik kesimi refahını artırırken, emeği ile geçinen toplumun büyük kesiminin yaşam koşulları giderek daha da bozuluyor. Ekonomik cenderenin bunalttığı kitleler dini baskı ve yönlendirme ile manipüle edilmeye çalışılıyor. Cumhuriyet’in kazanımları yok edilmeye çalışılıyor. Tam bu aşamada yurttaşlar şöyle bir kararın eşiğindedir: Ya sermaye kesimini palazlandıran ve Cumhuriyeti değersizleştiren politikalara evet diyerek bu baskıcı ve mutsuz edici düzeni devam ettirecekler ya da halkın büyük bölümünün refahını artırmaya ve Cumhuriyeti koruyup geliştirmeye yönelik politikalara evet diyerek kendilerinin söz sahibi olacağı özgür bir Türkiye’nin yollarını açacaklar. Bir eşiğe gelmiş bulunuyoruz ve bu eşiği aşmak zorundayız. Önce hep birlikte tek adam rejiminden kurtulacağız, sonra emekçi kesimlerle yepyeni güzel bir ülke kurmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bakmadan Geçme