• Haberler
  • Gündem
  • Akşener’den sert ‘Gezi’ çıkışı: Hukuk bir kez daha koltuklara hizmet etmiştir

Akşener’den sert ‘Gezi’ çıkışı: Hukuk bir kez daha koltuklara hizmet etmiştir

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nda...

Akşener’den sert ‘Gezi’ çıkışı: Hukuk bir kez daha koltuklara hizmet etmiştir
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nda partisinin ilk grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

Konuşmasında, 1 Ekim Pazar günü Ankara’daki bombalı saldırı girişimine değinen ve son dönemdeki operasyonlar sebebiyle İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı tebrik eden Akşener, Yerlikaya’nın Süleyman Soylu’ya yakın hesaplar ve iktidardaki bazı isimler tarafından hedef alınmasına dikkat çekti.

Kürsüden Hakan Fidan’i işaret eden Akşener, “Artık kendi kendini tüketen, bir cadı kazanına dönüşen AK Parti bünyesinde dün Sayın Mehmet Şimşek’i, bugün Sayın Ali Yerlikaya’yı hedef alanlar; acaba yarın kime odaklanacak? Sıradaki şanslı yarışmacı, acaba kim olacak? Yoksa Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan mı?” diye konuştu.

Akşener açıklamalarında şunları söyledi:

  • Millet iradesinin tecelligâhı, Gazi Meclisimizin çatısı altında, yine birlikteyiz, yine bir aradayız! Hakikat güneşinin gölgesini, yurt görenlere, milletini, özünden çok sevenlere, selam olsun! Gayret cevherini, gönülde elmas bilenlere, vazifeyi menfaatten, hakkı nefisten, üstün görenlere, selam olsun! Haksızlıklar çağına, hak mührünü, vurmaya gelenlere, fazilet kavgasına, hürriyet davasına, omuz verenlere selam olsun!
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 28’inci döneminin, 2’nci yasama yılının, milletimiz ve memleketimiz için, hayırlı olmasını diliyorum. Bizi, yeniden milletimizle buluşturan, Yüce Allah’a hamd-ü senalar olsun.

“BU CİNAYETİN PEŞİNDE OLACAĞIZ”

  • Başkent’in göbeğinde; bir evlada, bir babaya, bir eşe, bir kardeşe, Sinan Ateş’e kıyılmasının üzerinden, tam 278 gün geçti. Onlar, ilk günden beri, Sinan Başkan’ı unutturmaya çalıştı; ama Bengisu, onu unutmadı! Banuçiçek, unutmadı! Ayşe Hanım, unutmadı! Ve bizler, Sinan Ateş’i unutmadık! Şunu herkes çok iyi bilsin ki; kimsenin unutmasına da, unutturmasına da asla izin vermeyeceğiz! Arsızlar, güçlü diye, haklı olmayacak! Katiller, güçlü diye, özgür kalmayacak! Alçaklar, güçlü diye, bu ahın altından kalkamayacak! And olsun, şart olsun ki; çevrilmek istenen dümenleri, kabullenmeyeceğiz! Katillerin, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz! Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız! Sinan Ateş’in katilleri yakalanana kadar, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!
  • Millî şuur, bir milletin var olma iradesidir. Birliğinden güç aldığı, en kuvvetli silahıdır. Bir milletin, kendini duyma, bilme ve anlatma şeklidir. Nitekim; dinlemeyi değil, susturmayı, öğrenmeyi değil, dayatmayı, anlamayı değil, saptırmayı, kendine yol belleyen, Ak Parti iktidarı; millî şuurdan, her daim, fevkalade rahatsız olmuştur. Çünkü AK Parti, bugüne kadarki siyasi varlığını, her koşulda mutlaka, “ötekiler” yaratarak korumuştur. Toplumu, iki ayrı kutup arasına sıkıştırıp, birbirine düşmanlaştırarak; bölünmüş bir millet üzerinden, konforlu bir siyaset düzeni kurmuştur. Siyaset sahnesine, mağdurların sesi olma iddiasıyla girmesine rağmen yıllar içinde; bir tarafta, yeni mağdurlar üretmiş, diğer tarafta da, kendi mağrurlarını türetmiştir. Siyaseti, birilerini ötekileştirdikçe yükseldiği, haksız bir tahterevalliye indirgemiştir.
  • Kendine düşmanlar bularak, varlığını korumakla yetinmemiş, milleti de, birbirinin karşısına dikmiştir. Ez cümle, millî şuur birliğini yıkmak için, elinden geleni, ardına koymamıştır. İşte bu yüzden, 27 Mayıs 2013 tarihi, AK Parti için bir travmadır! Diliyle, diniyle, hayat tercihleriyle, siyasi görüşleriyle, bölüp, paramparça ettikleri bir milletin, ağaçlarına sahip çıkmak için, Gezi Parkı’nda birleştiğini görmek, onlar için bir travmadır! Hayallerini, heveslerini, umutlarını tükettikleri, Türk gençlerinin, millî şuuru ayağa kaldırdığı, Gezi ruhunu karşılarında görmek, onlar için bir travmadır! Ülkücüsünden solcusuna, muhafazakarından sekülerine, kadınından erkeğine, gençlerimizin, o dönem, yaklaşık 10’uncu yılında olan, bir müstemleke rejimine karşı sergilediği bu asil duruşu; her ne kadar, türlü müdahalelerle, rayından çıkartmış olsalar da, türlü provokasyonlarla, kirletmiş olsalar da, türlü ayak oyunlarıyla, karalamış olsalar da, bir türlü hazmedemediler, hazmedemeyecekler.

“YARGI REZALETİ ARTIK SERİ HALİNE GELDİ”

  • Bakın, üzerinden, 10 yıl geçse bile yetmiyor. Gezi, AK Parti için, öyle bir travma ki, hâlâ intikam almaya çalışıyorlar. Peki kimden? Tutuklulardan mı? Hayır. Bizatihi milletten intikam almaya çalışıyorlar. Yargı sopasını, dilediklerince savurarak, millete göz dağı vermeye çalışıyorlar. “Sakın ola, bir kez daha birleşmeyin.” demeye çalışıyorlar. Büyük bir gayrimeşruluğun, arkasına sığınıp; bu büyük travmayı, bastırmaya çalışıyorlar.
  • O yüzden geçtiğimiz hafta, Gezi Parkı davasından çıkan sonuç da; AK Parti’nin yaşadığı, travma sonrası stres bozukluğunun, bir neticesidir. Ne yazık ki, ülkemizde bir kez daha vicdan, ihtiraslara tercih edilmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha hukuk, koltuklara hizmet etmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha vesayet, milletin üzerine çökmüştür. Ülkemizdeki yargı rezaletleri, artık bir seri haline geldi. Yargının, siyasallaşması kadar, bir dayatma ve bastırma aracı hâline gelmesinin de, bedelini ödüyoruz. Üstelik bu bedelin, en ağırını da, Türk gençlerine ödetiyorlar.

“YARGIYI APARAT HALİNE GETİREMEZSİNİZ”

  • Biliyorsunuz gazeteci gençlerimiz, tam 12 gündür tutuklu. Neden? Sığınmacılarla ilgili, haber yaptıkları için. Şu rezalete bakar mısınız? Sığınmacıların, ülkemizi içine soktuğu, toplumsal ve güvenlik krizinin, boyutları ortadayken; sorunu çözmek yerine, sorunu dile getirenlerden, “işine gelenleri tutuklamak” tam da, AK Parti’nin zihniyetine yakışır bir tutum. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, böyle bir ciddiyetsizliği, daha fazla kaldıramaz. böyle bir rezilliği, daha fazla taşıyamaz. böyle bir basiretsizliğe, daha fazla maruz kalamaz.

  • Muhteremler; kendi beceriksizliğinizin üzerini örtmek için, yargıyı aparat haline getiremezsiniz! Kendi çıkarlarınızı, bir millî ideolojiymiş gibi Türkiye’ye dayatamazsınız! Kendi ellerinizle sebep olduğunuz krizin bedelini, hiçbir Türk evladına ödetemezsiniz! Türk milletinin hiçbir ferdine, öz yurdunda garip, öz vatanında parya gibi davranamazsınız! Bu konuyla ilgili, geçtiğimiz günlerde, yeni bir şey daha öğrendik. Gençlerimiz, aileleri üzülmesin diye saklamışlar ama; Tutuklandıkları ilk gün, “rutin uygulama” denilerek, saçları kazınmış… Olay duyulunca, apar topar soruşturma açıldı ama; kepazelik ortada duruyor… Rutin uygulamaymış… Bu kime yapılır? Teröriste yapılır. Yuh olsun, yazıklar olsun! Bir yanda, hiçbir suçu olmadığı hâlde, evlatlarımız, terörist muamelesi görüyor.
  • Diğer yanda ise, ODTÜ gibi, kıymetli bir üniversitemizin içerisinde, terör sempatizanları, yine bir Türk evladına saldırabiliyor. Hani, nerede sizin milliyetçiliğiniz? Türk gençlerine, müstemleke tebaası muamelesi yapamazsınız. Meydanlardan bağırarak olmaz. İcraat lazım icraat!

“HİÇ Mİ UTANMIYORSUNUZ”

  • Sığınmacıların oluşturduğu tehditlere, tepki gösterenler; ırkçı olacak, tutuklanacak… Ama haysiyetsizin biri çıkacak, rahat rahat; Hatay’da, depremde şehit olan vatandaşlarımızın, cesetlerinin koktuğunu, ama bir Suriyelinin, “naaşının”, mis gibi koktuğunu söyleyecek, öyle mi? Türk olmaktan gurur duyanlar, saldırılara hedef olacak… Ama Türk milletine, alenen hakaret eden bir ahlaksıza, hakkında, “dostlar alışverişte görsün” misali, başlatılan bir inceleme dışında, hiçbir şey olmayacak, öyle mi? Allah aşkına, hiç mi utanmıyorsunuz?
  • Herkesin, kendi iktidar sahasında, halinden gayet de memnun olduğu, statüko siyasetini reddediyoruz. Ceketlerin, kola kutularının, millete seçenek olarak sunulduğu, dayatma siyasetini reddediyoruz. Her türlü öfkeyi, kini, kutuplaşmayı besleyen, popülist siyaseti reddediyoruz.
  • Toplum vicdanının yaralarını, merhem elindeyken, kaşıyıp kanatmayı seçen, çıkarcı siyaseti reddediyoruz. Her daim siyaset esnafının kazanıp, milletin kaybettiği, basiretsiz siyaseti, reddediyoruz. Ez cümle milletten değil, pazarlıktan medet uman, ittifak siyasetini reddediyoruz.”

81 İLDE ADAY ÇIKARMA KARARI

  • Zengin güçlü bir ülke nasıl inşa edilirmiş göstermeye geliyoruz. En iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edeceğiz. Sokak sokak kapı kapı gezip milletimizin ayağına gideceğiz. Kayıkçı kavgalarını suni gündemleri değil milletin gerçek gündemini konuşacağız. 7 yıl evveli hatırlayın nasıl bir sessizlik vardı, bugün de milletin sesini yine tek başımıza duyuracağız. Nasıl baskıları tek başımıza göğüslediysek tek başımıza olacağız. Önümüzdeki seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla aziz milletimizin huzuruna çıkacağız.

ALİ YERLİKAYA’YI TEBRİK ETTİ

  • Ali Yerlikaya’yı tebrik ediyorum. Başarılı operasyonlar sayın bakanın kararlı duruşu olduğunu gösteriyor.
  •  Ali Yerlikaya’yı tebrik ediyorum. Başarılı operasyonlar sayın bakanın kararlı duruşu olduğunu gösteriyor. Artık kendi kendini tüketen, bir cadı kazanına dönüşen AK Parti bünyesinde dün Sayın Mehmet Şimşek’i, bugün Sayın Ali Yerlikaya’yı hedef alanlar; acaba yarın kime odaklanacak? Sıradaki şanslı yarışmacı, acaba kim olacak? Yoksa Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan mı? Bakcez, görcez…

“ÇOCUKLARIMIZ SAĞLIKLI GELİŞEMİYOR”

  • Gıda fiyatlarının yüksekliği sebebiyle bugün kaliteli gıdaya erişim sıkıntısı yaşıyoruz. Bu, çocuklarımız beslenemiyor sağlıklı gelişemiyor demek. Bugün bir asgari ücretli 4 kat kazansa bile yoksulluk sınırında kalıyor. İlginçtir ortada böyle bir acı tablo olmasına rağmen iktidar 6 ayda yaptığı zammı anlatmaktan gocunmuyor. Tablo çok net hepimiz görüyoruz yaşıyoruz. Milletimizi sorumsuzca içine düşürdükleri bu beladan nasıl kurtaracaklarını bilmiyorlar.”

“RANT DÜZENİ SORUNLARI ÇÖZMEYE İZİN VERMİYOR”

  • Eğitimi ticarete indirgeyen garip bir anlayışla yönetiliyoruz. Barınma krizi tüm şiddetiyle devam ediyor. Önceden ev almak zor derdik, ev kiralamak bile imkansızlaştı. Her hafta bir cinayet haberi duyuyoruz. Ne ev sahipleri memnun ne kiracılar. Ülkemizde konut fiyat artışı dünyada ilk sırada. Yükselen faizlerle birlikte birçok ülkede konut fiyatları düşmeye başladı, bizde ise artmaya devam ediyor. İktidar sahipleri sadece çözeceğiz diyor ama nasıl çözecekler bilen yok. Rant düzeni çözmelerine izin vermiyor. Sığınmacı politikaları elleri kollarını bağlıyor. İktidarın bu basiretsiz tutumu açısından çağrımı yineliyorum. Yabancılara konut satışını durdurun. İnşaatı bitmiş, yönetmeliğe bitmiş konulara ek vergi getirin.

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme