29 Ekim'den 10 ay önce ne oldu | Atatürk'ün basın toplantısı neden 2 gün sürdü?
29 Ekim 1923'ten sonraki en önemli tarih Atatürk'ün 'Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz' dediği 28 Ekim olmayabilir. Atatürk'ün annesinin vefat haberini aldığı halde terk etmediği ve 2 gün süren o basın toplantısının detaylarını çok az kişi biliyor. Basın toplantısı neden 2 gün sürdü, Atatürk ne anlattı. Onu yıkan habere neden hemen tepki vermedi?
29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilmeden aylar önce Atatürk bir yönetim şekli olarak ilk kez Cumhuriyet'ten söz etti. O çok az bilinen basın toplantısında Atatürk'ün söylediği Cumhuriyet'in 10 ay sonra 29 Ekim'de devletin yönetim şekline dönüşeceğini de o gün çok az kişi tahmin edebilmişti.
Buyurun genç Türkiye Cumhuriyeti'nin o kilometre taşına daha yakından bakalım… Atatürk, Cumhuriyet fikrini ilk kez açıkça ifade ettiği tarih olarak bilinen olay, 16-17 Ocak 1923'te İzmit'te düzenlenen basın toplantısıdır. Atatürk burada, Cumhuriyet'in ilanının gerekliliğini vurgulayan konuşmalar yaptı ve Osmanlı yönetiminin artık ülkeye fayda sağlayamayacağını belirtti. İzmit'teki bu konuşma, Cumhuriyetin ilan edileceğinin açık bir sinyali olarak tarihe geçti.
Atatürk, Cumhuriyetin resmi ilanına ilişkin en net ifadesini ise 28 Ekim 1923 gecesi yaptı. O akşam, Çankaya Köşkü'nde yakın çalışma arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde, “Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz” diyerek Cumhuriyet fikrini açıkça beyan etti. 29 Ekim 1923'te ise Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan oturumla Cumhuriyet resmen ilan edildi.
O GECE NELER YAŞANDI?
Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923 gecesi, Türkiye'nin yeni bir döneme adım attığı oldukça önemli bir andı. Osmanlı İmparatorluğu'nun sona erdiği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu bu süreçte, Meclis'te ve halk arasında büyük bir heyecan ve coşku yaşandı.
Cumhuriyetin ilanı fikri, Mustafa Kemal Atatürk ve yakın çevresi tarafından uzun zamandır düşünülüyordu. 28 Ekim 1923 akşamı, Mustafa Kemal Atatürk yakın arkadaşlarıyla Çankaya Köşkü'nde bir araya gelerek, “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” dedi. Bu kararın ardından gece boyunca hazırlıklar yapıldı ve Anayasa'da gerekli değişikliklerin yapılması için öneri hazırlandı.
29 Ekim günü Meclis toplandı ve Anayasa değişikliği için görüşmelere başlandı. Yeni bir yönetim biçimi olan Cumhuriyetin ilanı ve Mustafa Kemal'in ilk cumhurbaşkanı olarak seçilmesi gündeme alındı. Görüşmelerin ardından Meclis, oy birliği ile Cumhuriyetin ilanını kabul etti. Bu karar Türkiye'nin yönetim şeklinin "Cumhuriyet" olacağını resmen duyurdu.
Cumhuriyetin ilanının ardından ilk Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı ve Mustafa Kemal Atatürk oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk, Meclis kürsüsünden kısa bir konuşma yaparak Cumhuriyetin önemine ve yeni dönemin hedeflerine dair mesajlar verdi.
Cumhuriyetin ilanı halk arasında büyük bir coşku yarattı. Kararın duyulmasıyla birlikte Ankara'da ve yurdun dört bir yanında kutlamalar başladı. Şehir merkezlerinde halk toplanarak meşalelerle yürüyüşler düzenledi. Top atışları yapıldı, marşlar söylendi, bayraklar dalgalandı. Özellikle gençler ve öğrenciler bu coşkuyu en yoğun yaşayan kesimlerdi.
Cumhuriyetin ilanı, Osmanlı'nın saltanat yönetimine son vererek ulusal egemenliği tesis etti. Atatürk ve arkadaşları, bu yeni yönetim şekli ile çağdaş ve ilerici bir devlet yapısı kurmayı hedeflediler. Bu dönemde “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi, Cumhuriyetin temel taşı olarak kabul edildi ve Türkiye'nin gelişimine yön verdi.
Cumhuriyetin ilan edildiği o gece, Türkiye'nin modernleşme yolunda attığı en büyük adım oldu ve o günden sonra 29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı olarak coşkuyla kutlanmaya başlandı. Bu, yalnızca bir yönetim değişikliği değil, aynı zamanda Türkiye'nin çağdaşlaşma hedeflerinin de başlangıcı olarak tarih sayfalarına geçti.
16-17 OCAK 1923 – İZMİT BASIN TOPLANTISI
İzmit Basın Toplantısı Mustafa Kemal Atatürk'ün 16 Ocak 1923'ü, 17 Ocak 1923'e bağlayan gece, İzmit'te İstanbul kökenli gazetelerin yazarlarıyla yapmış olduğu basın toplantısıdır. Kurtuluş Savaşı'nın askerî aşamasının sona erip İtilaf Devletleri'yle Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmış olduğu ve oldukça uzun ve tartışmalı geçeceği anlaşılan Lozan Barış Görüşmeleri'nin başladığı kritik bir tarihe denk gelmektedir. Söz konusu toplantının daveti, ilgili gazetecilere Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nin İstanbul Temsilcisi Dr. Adnan Bey (Adıvar) ve eşi Halide Edip Hanım (Adıvar) aracılığıyla ulaştırılmıştır. Vakit başyazarı Ahmet Emin Bey (Yalman), Tevhid-i Efkâr başyazarı Velid Bey (Ebüzziya), İleri başyazarı Suphi Nuri Bey (İleri), İkdam yazarı Yakup Kadri Bey (Karaosmanoğlu), Tanin yazarı İsmâil Müştak Bey (Mayokan), Akşam yazarı Falih Rıfkı Bey (Atay), Yenigün başyazarı Yunus Nadi (Abalıoğlu) ve Kızılay Başkanı Hamit Bey' İstanbul'dan gelip toplantıya katılanlar arasındadır. Ayrıca İleri gazetesinin İzmit muhabiri Kılınçzade Hakkı Bey (Kılıç) de İzmit kökenli bir gazeteci olarak toplantıda hazır bulunmuş dört kişilik bir ekip de görüşmeleri not etmiştir.
ANNESİNİN VEFAT HABERİ GELDİ
İzmit Kasrı'nın alt katındaki büyük salonda saat 21.30'da başlayan ve neredeyse sabaha kadar, yaklaşık altı saat süren toplantıya Atatürk, annesinin İzmir'de vefat ettiğine ilişkin haberi almasına karşın, programını bozmayarak katılmıştır. Toplantıda Atatürk önce gazetecilerin sorularını almış, bu sorular doğrultusunda konuşulacak konuları tespit etmiş, daha sonra da ana başlıklar altında bazı konuları ayrıntılarıyla ele almıştır. Misak-ı Millî'ye göre Batı Trakya'nın konumu, barış ve Lozan Konferansı, hükûmet merkezinin neresi olacağı, TBMM'nin içyapısı ve işleyişi, kadınların milletvekili olup olamayacaklarıyla nüfus ve göç sorunları, Kürt sorunu, Türk dış politikasına ilişkin bazı sorunlar söz konusu ana başlıklar arasında sayılabilir. Bu arada Atatürk'ün yönlendirmesiyle hilafet ve saltanat sorunları da gündeme alınmıştır. Söz konusu basın toplantısında gündeme gelen konular ve Atatürk'ün yaptığı açıklamalar, Türkiye'nin kısa süre sonra yaşayacağı önemli dönüşümlerin habercisi olmuştur. Hükûmet merkezinin İstanbul değil de Ankara olacak olması, bu anlamda, ciddi bir örnek teşkil eder. Atatürk, İzmit Basın Toplantısı'nda şartların ve savaşımın zaten Ankara'yı merkez kıldığını ve Ankara'nın imarıyla ilgili çalışmaların başlatıldığını belirtmiş ve İstanbul'un merkez olamayacağını açıkça ifade etmiştir. Bu anlamda bir başka önemli örnek de hilafet makamının geleceği çerçevesinde olgunlaşmıştır. Atatürk, toplantıda yaptığı açıklamalarla, TBMM içindeki ikinci grubun muhalefetinin kişisel yanını başkumandanlık tartışmalarıyla açıklamış ancak bu grubun muhalefetini temelde hilafet hakkındaki görüşleriyle ilişkilendirmiştir. Bu kapsamda hilafete ilişkin uzun açıklamalarda bulunan Atatürk, hilafetin kısa bir gelecekte kaldırılacağına ilişkin güçlü sinyaller vermiştir. Toplantıya katılan basın mensupları, toplantı sırasında edindikleri bilgileri tüm ayrıntılarıyla gazetelerinde günlerce yazmışlardır. İzmit Basın Toplantısı, Atatürk'ün 14 Ocak 1923 tarihinde başlayan ve 35 gün süren bir yurt gezisinin ilk parçası olarak da anlam taşımaktadır. Basın toplantısında, basın mensupları aracılığıyla geleceğe ilişkin çok önemli mesajlar veren Atatürk, aynı mesajları doğrudan halkla da paylamış; böylece çok kritik bir dönemde “liderin kamuoyu yaratması”na ilişkin seçkin örneklerden birini vermiştir.