Afet bölgesinde UYUZ TEHDİDİ!
TTB Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, deprem bölgelerinde uyuz görülmeye başlandığını belirterek, ilaçlara erişim noktasında sorun yaşandığını aktardı.
6 Şubat tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli yıkıcı iki depremin etkileri devam ediyor. TTB Etik Kurulu Başkanı, TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu Üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Feride Aksu Tanık deprem bölgesindeki sağlık riskleri ile ilgili uyardı. Bölgede uyuz vakalarının görülmeye başlandığının altını çizen Tanık, uyuz ilaçlarına erişim ile ilgili sorunla yaşandığını dile getirdi. Deprem bölgelerinde uyuz tedavisinin gerektirdiği imkanlardan yoksun olunduğunu vurgulayan Feride Aksu Tanık, 'Uyuz tedavisinde insanların yıkanabilmeleri giysilerini değiştirebilmeleri ve yıkanan giysilerin sıcak ütü ile ütüleyebilmeleri gerekir' dedi.
'Kirlilik sağlığı etkiliyor'
Sadece moloz değil deprem bölgesinde birçok sağlık riski olduğunu dile getiren Prof. Tanık, 'Molozların en önemli yönü toz nedeniyle solunum yolu hastalıkları açısından risk oluşturuyor. Örneğin, Antakya'da Narlıca Arıtma Tesisi'nin hasar görmüş olması Asi Nehri'ne atık suların deşarjına neden oluyor. Bu da bölgede kirliliğe neden oluyor. Kirlilik oluşturduğu gibi hastalık riskine de neden oluyor' dedi.
Tanık, bölgede altyapı yani kanalizasyon, su şebekesi ve artırma sistemleri ile ilgili hasarın çok büyük olduğuna dikkat çekerek, 'Bu hasar özellikle sağlıklı suya erişimi olanaksız kılıyor. Su ve besinler ile bulaşan hastalıkların riskini arttırıyor. Kanalizasyonun ve su şebekesinin hasar görmüş olması şebeke suyunun kirlenmesine yol açıyor. Yani bu durumda şebeke suyu kullanılması olanaksız. Şişe su sağlanıyor ama insanların kullanabileceği tuvaletler il 8–10 gün neredeyse yoktu ve bu da ciddi bir hijyen sorununa yol açtı. Ayrıca tuvaletten sonra el yıkayabilme ve bedensel temizlik çok kısıtlı' diye konuştu.
'Asbest riski var'
Soğuk nedeniyle çok ciddi solunum yoluyla bulaşan hastalıklara ilişkin risklerin olduğunu belirten Feride Aksu Tanık, 'Deprem, Kovid–19 mevsimsel gribin ve RSV'nin risk oluşturduğu dönemde meydana geldi. Hasta bir kişinin ayrı bir odada izole edilmesinin olanaksız olduğu koşullarda bulaşma riski çok yüksek. Yıkılan kaynaklanan toz özellikle Koah'ı olan nüfusta tetiklenmeye yol açabiliyor. Ayrıca eski binalardan yıkım sırasında oluşan tozda asbest riski var. Tozun olduğu bölgedeki herkesin ama özellikle enkaz çalışmalarına katılan işçilerin n95 maske kullanması gerekiyor. Su ve besinler ile bulaşan hastalıklar ishal seyrediyor. İshalli hastalıklarda ağızdan sıvı ve elektrolit verilen paketler vardır. Bunların dağıtımı ile ilgili sıkıntılar olduğunu duyuyoruz' ifadelerini kullandı.
'Sistem hasar gördü'
Prof. Tanık, bölgede sağlık sisteminin çok ciddi hasar gördüğünü belirtti. Hatay'da neredeyse hastane kalmadığına ve Aile Sağlık Merkezleri'nin ise hasar gördüğüne dikkat çeken Tanık,'Çok sayıda depremzede sağlık çalışanı var. Ne kadarının hayatta kaldığı ve sistemin nasıl işleyeceği ile ilgili sorunlar var. Depremzede sağlık çalışanlarının çalışmaya zorlanması ayrıca travma oluşturuyor. Barınma sorununun hızla çözümlenmesi, altyapı onarımlarının tamamlanması çok önemli. İnsanların insanca yaşayabilecekleri yıkanabilecekleri imkanlar hızla sağlanmalı. Aşevlerinin sağladığı gıdaların iyi ve nitelikli olduğu bilgisi geliyor. Ama düzensiz çadır alanlarının olduğu yerlerde özellikle kırsal bölgelerde sağlıklı gıdaya ulaşmanın çok önemli olduğunu belirtmek gerekir' açıklamasını yaptı.
Son olarak aşılama çalışmalarının zaman yitirmeden başlatılması gerektiğini dile getiren Tanık, 'Aşıyla korunulabilen hastalıklar örneğin kızamık, difteri gibi riskler oluşturabilir. Hepatit A ve paraziter hastalıklar da su ve besinlerle bulaşan ve risk oluşturan sorunlardır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin zaman yitirmeden işler kılınması gerekli' dedi.
Haber: Sıla Arabacıoğlu