Aslında haber biziz de kimsenin haberi yok… TGS bu iftira bize yapışmaz!
Gazetecilerin mesleki ve sosyal hakları gibi sorunları iyileştirme sorumluluğunda olan Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi'nin bir...
Gazetecilerin mesleki ve sosyal hakları gibi sorunları iyileştirme sorumluluğunda olan Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi'nin bir yönetici, 'AKIL TUTULMASI', 'DELİ SAÇMASI' bir iftirayı ciddiye alıp biri ulusal, diğeri yerel bir gazetenin muhabiriyle iletişim kurup, gazetemize çamur atma peşine düşmüş.
Sendikada yetkili olup ve yerel bir gazetede görevli olan şahsın, biri ulusal, diğeri de başka bir yerel gazetede görevli muhabirleri 'KULLANDIĞINA' mı yanalım, işi gazetecilik olması gereken sözde 'GAZETECİLERİN' hafiye gibi telefonla bilgi toplamasına mı?
'Böyle bir iftira atılmış. Türkiye Gazeteciler Sendikası da buna alet olmuş. Bilgin var mı?' diye sorduğumuz, olayı önce inkar edip sonra da ortaya çıktığında dürüst ve dik durmayan, olayı saptırmaya çalışan TGS yöneticisine mi? Bu yöneticinin olayın ortaya çıkmasından sonra 'Bana bilgi İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nden geldi. Ona da bu şahıs söylemiş' diyerek hedef göstermesine mi yanalım?
Olayı kısaca özetlemek gerekirse;
Biri ulusal, diğeri yerel bir gazetede çalışan iki kadın gazeteci ki; bu iki arkadaş gazetemizde bir dönem çalışmış adeta hafiyeliğe soyunup, 'Sizin tuvaletler kilitleniyormuş? Doğru mu?' gibi aslı astarı olmayan ve asla da olması mümkün olmayacak bir iftira için araştırmaya girişmişler. 'Böyle bir şey olması mümkün mü?' demek yerine telefonlara sarılıp, arkadaşımızla irtibata geçmişler.
Gereken cevabı da almışlar. Sendika yöneticisi tatmin olmamış olmalı ki yerel bir gazetedeki bir çalışanı daha arayıp, 'olayı araştır talimatı' vermiş. O kızcağız da gazetemizdeki bir arkadaşımızla irtibat kurup, 'Sizin tuvaletleri kapatıyorlar mı?' diye sormuş.
Bel altı sayılacak iftiralar üzerine Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Sonerhan Önal, söz konusu sendikanın İzmir Şube Başkanı Nil Kahramanoğlu ile irtibat kurup, konuyla ilgili bilgi verdi.
Ardından da yardımcısıyla aynı konu üzerinde fikir alışverişinde bulundu. Temsil ettiği kurumun ve çalışanların gazetecilikten başka bir işi ve düşüncesi olmadığını ifade eden Önal, böyle bir iftiranın araştırılmasının bile kendisi ve kurumu adına üzücü olduğunu ifade etti. Sendika yöneticileri ve üyelerinin böyle 'ipe sapa' gelmeyecek konularla uğraşmasının, sendikacılık anlayışına yakışmayacağını belirtti.
Söz konusu sendika yetkilisi Genel Yayın Yönetmeniz Önal'a 'Asla böyle bir şey yok. Olması mümkün değil. Olsa önce ben önüne set gerer, gerekeni yaparım' demesinden yaklaşık yarım saat sonra, 'olayı araştır dediği' gazeteci kızın itirafıyla, konuyu araştırtan kişinin yukarıdaki sözleri sarf eden şahıs olduğu ortaya çıktı.
Önal, konunun aydınlanmasının ardından önce TGS İzmir Şube Başkanı başta olmak üzere, sendika temsilcisi abisinin lafıyla ne işi yaptığından bihaber gazeteci kızın çalıştığı gazetenin sahibi ile sendika yetkilisinin görevli olduğu yerel gazetenin temsilcisiyle görüştü. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş'u da arayan yöneticimiz, konuyla ilgili bilgi verdi, 'Bunları gazeteciliğin geleceği açısından haberleştireceğiz' dedi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS İzmir Şube Başkanı Nil Kahramanoğlu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ve iki yerel gazetenin imtiyaz sahipleri de olaya hassasiyet gösterip, yaşananların şık olmadığını, gerekenin yapılacağını ifade etti.
Gördük ki; sendika yönetici arkadaş ile birkaç sendika üyesi, meslektaşlarına destek olmak yerine gazetemize çamur atmak peşinde.
Her ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da sendika yöneticisi ve üyelerinin bel altından gazetemize yönelik iftira ve karalama çabaları bizi derinden üzdü.
Sendikacıların, adlarına yakışır şekilde çalışmalarını, gazetecilerin sorunlarına çözüm bulmalarını bekliyoruz, yoksa gazeteye yönelik 'ajan, hafiye' yönlendirip, dedikodu üzerine yorum yapmak ne gazetecilikle ne de insanlıkla bağdaşır.
Bu bağlamda, gazetemize, iftira atanların en kısa sürede, kendi kurumları tarafından gerekenin yapılmasını bekliyoruz.
SON OLARAK;
Atılan ya da atılacak iftira ve iftiralar ne KURUMUMUZA ne de KURUM ÇALIŞANLARIMIZA YAPIŞMAZ.
SİZE YAPIŞAN BU KİR ise BİZİ BAĞLAMAZ…
SİZİNLE İŞİMİZ de olmaz…
(SÖZ KONUSU OLAYLA İLGİLİ HER TÜRLÜ BELGE ve BİLGİYE SAHİP OLDUĞUMUZU İFADE EDEREK, İSİMLERİ KODLAYARAK DA OLSA YAZMAYI KURUMUMUZA YAKIŞTIRMIYOR ve MESLEK ETİĞİNE UYGUN BULMUYORUZ. ŞAHISLAR KENDİLERİNİ BİLİYOR, BU DA BİZE YETİYOR.)