Ben, Sen, O
“Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında, ikisinin arasında insanoğulları yaratılmış” Orhon Yazıtları Kültürümüzün mihenk taşlarından...
'Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında, ikisinin arasında insanoğulları yaratılmış' Orhon Yazıtları
Kültürümüzün mihenk taşlarından birisi olarak kabul edilen Orhon Yazıtları, Türk dilinin edebî değere sahip ilk yazılı metinleridir. Yazıtları derinlemesine inceleyen Prof. Dr. Talat Tekin, dilimize de ışık tutmuştur. Hepimizin de bildiği gibi dil yaşayan bir varlıktır. Zamanın ve toplumun gereksinimleriyle diller sosyal ihtiyacı doyurmak için gelişmiş ancak zamanla değişime uğrar. Her fırsatta dilimizin zenginliğinden ve canlılığından bahsederken, kuralları da hatırlatmak gerek diye düşünüyorum. Türk diline ve edebiyatına hizmet eden her kim varsa; değerli öğretmenlerimizden, sanat ve şiir dünyasına kadar tüm yazar ve şairlerimize hürmetlerimi de iletiyorum. Naçizane ben de kıymetli hocalarımdan öğrendiğim bilgiler doğrultusunda şahıs eklerini paylaşacağım. Diğer bir deyişle fiil çekimlerinde şahsa bağlayan ekler: m, -im, -n, -in, -sin, -k, -iz, -niz, -iniz, -siniz, -ler ve -sinler olarak ifade edilir.
Bütün varlıklar sonsuz zaman ve mekanı kullanırlar. Bu dünyadaki herhangi bir bilgiyi özel hale getirmek için veya aramızda kullanabilmek için; bu bilgiyi bize has bir şekilde zaman ve mekana taşımak gerekir. Bu bir nevi daraltmadır.
Eğer arkamızda bir iz bırakmışsak mutlaka bunun bir mekanı ve zamanı olmalıdır. Kelimeleri bizim için anlam kazanması, onların zaman ve mekan açısından sınırlandırılmalarıyla mümkündür. İsimler zaten zihnimizde onları birbirinden ayırabilmemizi sağlayan sınırları çizilmiş kavramları karşılar: an+la—m kelimesi bu faaliyetin isimlendirmesidir. Hareketleri ise zaman ve mekan açısından sınırlandırarak anlamlı hale getiririz. Böylelikle zamanda ve mekanda bitimlilik-tanımlık yapmış oluruz.
ben : konuşan kişidir. Ben konuşanı ve konuşanın yerini temsil eder. İnsan ilk iş olarak ben diyerek kendini belirtir.
sen : konuşanın karşısındaki kişidir: muhatap.
o : konuşanın ve konuşanın karşısındakinin uzağındakidir: gayb.
Bu üç kişinin dışında bir dördüncünün olmaması ona ihtiyaç olmadığını göstermektedir. Belki de dördüncü bir kişiyi tanımladığımızda mekanı da genişletme zorunda kalacağımızdan sözü anlaşılır bir mekanla ilişkilendirmekte zorluk yaşayacaktık.
Mekanı, dili cümleye aktardığımızda tayin ediyoruz. Sözü mekana taşıyoruz. Bunu üç şekilde yapabiliyoruz ama üç ayrı mekana değil tek mekana taşıyoruz.
1 cümlede 1 şahıs eki bulunabilir. Bu mekan noktasının tekrarı da yoktur. Yani 1 cümlede (fiil çekiminde) 2 şahıs eki bulunamaz. Bu ekler (şahıs ekleri) kendi aralarında yerdeş karşıtlığa sahiptir. 3 şahıs eki birbirinin yerini alabilir ancak aynı ekleşme düzeninde aynı anda bulunamazlar.
Şahıs Eki: Dili, şahıs vasıtasıyla mekana aktaran ektir.
Şahıs ekleri içinde 'o' eke dönüştüğünde hep damga oluyor. Neden 3. şahıs? Çünkü 'o' içlerinde en belirsiz olandır. Bu işaret zamirlerine de yansır.
Ben — bu : benim yanımda, benim yerimi paylaşan.
Sen — şu : senin yanında, senin yerini paylaşan.
O — o : dile ayrı bir kelimeyle aksetmiyor. Çünkü o, x gibi belirsiz bir şahıs ekidir. O yüzden hemen damga olur.
Mekanda sınırlama yaptığımız gibi zamanda da sınırlamaya ihtiyaç duyarız. Eğer varlık varsa bir yere ve bir mekana bağlılık söz konusudur. Mekanların birleşmesi veya aynı anda iki mekanda birden varlık söz konusu olmadığı gibi zamanların da birleşmesi mümkün değildir (Birleşik zaman meselesi).
Gramerde zaman iki türlüdür:
- Süreç halinde zaman : bitimsiz : süreklilik bildiren (time)
- Nokta halinde zaman : bitimlilik bildiren (tense)
Bütün dillerde cümlenin zamanı 2 tanedir: geçmiş zaman ve geniş zaman. Zaman dilbilgisi konusu olduğunda sonsuz akışı temsil eden soyut kavramdan ayrı değerlendirilmelidir. O soyut zaman mutlak zamanı gösterirken bu mutlak zamanın gramere dayalı algısı dilbilgisi zamanını ifade eder.
Mutlak zaman: Şimdinin geçmiş olmasına yol açan kesintisiz değişme, hareket; geçmiş, şimdi veya gelecek gibi zaman dilimlerinin, parçaları olduğu sürekli bütün.
Bu tanımda görüldüğü üzere zaman hareket/olay ile ilişkili görülmüş; hareketin izleri, insana zamanın öncesi (geçmiş) ve sonrası (gelecek) olan bir akış olduğunu hissettirmiştir. İşte bu geçmiş, şimdi ve gelecek ilişkisinin dışında, müdahale edilemeyen akış algısına mutlak zaman diyoruz.
Dil Bilgisi zamanı: Mutlak zamanı, dil bilgisinin içerdiği kanunlar ve dil unsurlarının birbirleriyle oluşturdukları ilişki düzeninin elverdiği ölçüde, fiil üzerinden zamanda dairevi veya nokta halinde bitimli ya da bitimsiz kılınmadır.
Bu haftanın kitabına gelelim
Şair-yazar Rıza Aslan, Akdoğan Yayınevi'nden 'Kadın' isimli kitabıyla okurlarına sesleniyor.